08 Ocak 2010 00:00
Halkların kardeşliği kök boyası gibidir
... Söyleyin geldi sırası, Kürdü, Türkü ne Çerkezi hep ademin oğlu, kızı, beraberce şehit, gazi yanlış var mı ve neresi.
... Söyleyin geldi sırası, Kürdü, Türkü ne Çerkezi hep ademin oğlu, kızı, beraberce şehit, gazi yanlış var mı ve neresi. Kurana bak, İncile bak, dört kitabın dördü hak hakir görüp ırk ayırmak hakikatte yüz karası... demiş büyük ozanımız Aşık Veysel.
Kürt açılımı, Demokratik açılım sözleriyle başlatılıp, İzmirde konvoy taşlama, ülkenin çeşitli illerinde linç girişimlerine gelip dayanan süreç, halklar arasında bugüne kadar başarılamamış(!) olan kardeş kavgasını körükler duruma geldi.
Makine Mühendisleri Odasının önceki akşam düzenlediği etkinlik tam da bu dönemde, halkların ne kadar barışçıl ve kültürlerin ne kadar ortak olduğunu bir kez daha göstermesi açısından anlamlıydı.
Çeşitli meslek grubundan 40 kişiden oluşan ve Halk Müziği Sanatçısı Vildan Turan yönetimindeki Makine Mühendisleri Odası Hak Müziği Korosu, bir süredir sürdürdüğü çalışmalarını dün ikinci kez sergiledi.
Etkinliğin açılışında konuşan Makine Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Mehmet Özsakarya,
bu dönemde barış ve kardeşliğe daha çok ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, Anadoluda binlerce yıldır üretilen ve paylaşılan halk kültürünü türkülerimizle yaşatmak zengin kültür varlığını gelecek kuşaklara aktarmak hedefimiz. Sevinç ve üzüntüde bizi bize anlatan, pek çok dilde söylemek bizi birbirimize bağlayan en güçlü bağlardan biridir. Bugün dirsek dirseğe, el ele olmak en büyük ihtiyacımızdır dedi.
KÜRTÇE, RUMCA VE ERMENİCE TÜRKÜLER
Anadolunun kültürel zenginliğine vurgu yapan Anadolunun Renkli Taşları konseri, talep üzerine ikincisi kez gerçekleştirilirken, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Çingene, Rum ve Ermeni giysileri giyerek sahneye çıkan topluluk söylediği ezgilerle kardeşliğin, barışın hazzını doruğa çıkardı.
Sahne tasarımından koristlerin giysilerine kadar özenli bir renkliliğin fışkırdığı etkinlikte, aynı ezgiler üzerine söylenmiş Türkçe, Rumca, Ermenice sözler Anadolunun ve İzmirin geçmişine götürdü salondakileri.
Etkinlik öncesi dağıtılan broşürlerde, konserde seslendirilen İzmirin Kavakları, İndim Havuz Başına, Sarı Gelin, Ayağında Kundura gibi türkülerin Kürtçe, Rumca ve Ermenice sözlerinin yazılı olması ve ne anlama geldiğinin belirtilmesi türkülerin hangi duygularla ortaya çıktığını anlatmak açısından önemli bir çalışmaydı.
Türküler söylenirken fonda yer alan, Kayaköydeki bir Rum Düğünü, Konyadaki bir Ermeni Okulunun öğrencileri, Dersimli Ozan Ahmet Dedenin evinin önünde saz çalarkenki görüntüsü, 1930lardaki Erzurum ve daha pek çok fotoğraf etkinliğe bir görsel güzellik kattı.
Yılların Halk Müziği Sanatçısı Makbule Kaya da yine Büyük Ozan Özay Gönlümden okuduğu mektup ve söylediği türkülerle Ege şivesini geceye taşıdı.
Makine Mühendisleri Odası Perküsyon Grubunun gösterisi ve Çağdaş Akıncının yönetimindeki orkestra, gecenin gerçekleşmesinde emeği büyük olanlardandı.
Salonu yer kalmamacasına hınca hınç dolduran İzmirliler, etkinliği ayakta alkışlayarak, Özsakaryanın belirttiği gibi, halkların kardeşliğinin kök boyası gibi olduğunu kimsenin silemeyeceğini ve bozamayacağını gösterdi.
(İzmir/EVRENSEL)