09 Ocak 2010 00:00
İşte demokrasi!
Kürt halkı üzerinde yazılan senaryolarla sahnelenen gerçek aynı değil.
Kürt halkı üzerinde yazılan senaryolarla sahnelenen gerçek aynı değil. Başbakan, demokrasilerde partilerin kapatılamayacağını, parti kapatmaların çağımıza yakışmayan bir durum olduğunu, o bilindik hırçınlığıyla ifade ederken, herhalde kendi partisinin kapatılacağını düşünmüş olmalı ki DTPnin kapatılmasına gıkı bile çıkmamıştır. İşte AKPye destek veren Kürtlerin, bu demokrasi naralarını alkışlarlarken; Başbakanın DTPnin kapatılmasına seyirci kalmasını görerek, bir kez daha kendilerini sınamaları gerekmektedir. AKPnin sessizliği, DTPnin kapatılmasıyla, Kürt oylarına yönelik yeni senaryolarla ortaya çıkmıştır.
Çözüm parti kapatmaksa Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte gelinen sürece kadar onlarca kez partiler kapatıldı. Ama şu bir gerçek ki, partilerin kapatılmasına sebep olan sorunlar çözülemedi. Kürt sorunu Türkiyenin sorunu olarak orta yerde dururken, devlet açısından sorunun çözümü noktasında muhatap almayı düşündüğü taraf yok. Kürt halkının yasalar karşısında bütün sorumluluklarını verdiği seçmenleri mevcutken, bu vekilleri devre dışı bırakarak, Kürt sorununda kendi bildiklerini okumak istemektedirler. AKP ile özdeşleştirilerek bahsedilen açılım, içeriğiyle neyin nesi olduğu belli olmayan bir beklenti yaratmıştır.
AKPnin Kürt açılımı söylemi, bugün Kürtlerin uğrunda mücadele ettiği değerleri kapsamıyor ve bu değerlerin Anayasa tarafından güvence altına alınması sağlanmıyorsa, açılım sadece lafazanlık olur ki, bu da yeni bir sürecin başlamasına hizmet eder. İçi boş açılım söylemleriyle, Kürt halkının geleceğinin sisteme yedeklenmesinin hesapları yapılmaktadır. Bugüne kadar halkın oylarıyla seçilerek TBMMde yerini alan Kürt partileri, Türkiye halkının çıkarlarını temsil etmiştir. Kürt sorununun sahiplenilmesi Türkiyenin sorunlarının çözümü için harcanan çabadır. Bugün DTP dışında Meclisteki partilerden biri, çıkıp Kürt sorunu Kürt halkının Meclisteki temsilcileri muhatap alınarak çözülmelidir deme yürekliliğine sahip olabilseydi, yaşananlar daha başka bir ciddiyet kazanırdı. Ayrıca Kürt halkının talepleri zor, yerine getirilemeyecek talepler değil. Bu uğurda yıllardır ödenen ağır bedeller mi, yoksa sorunun çözülmüş olması mı yanlış; Kürt sorunu kimilerine rant kapısı olmuşken, kimilerine de hüzün, acı ve gözyaşı olmuştur. Kürt sorununun çözümsüzlüğü bugüne kadar rant kapılarına hizmet etmiş olmasındandır. Bu çözümsüzlük, ülkenin demokratikleşmesine yönelik bir saldırıdır da. Mevcut sorunların çözüm yeri TBMMdir söylemi, bugün senaryonun arka yüzüdür. TBMMde bulunan partilere bakıldığında, Kürt sorununun çözümünün yine Kürt halkının mücadelesinin eseri olacağı görülmektedir. CHPnin ırkçı, şoven, milliyetçi tutumu, Türkiyede demokrasinin bir arpa boyu bile ilerlemediğini göstermiştir. CHPye biçilen rol ise provokatörlükten başka bir şey değil. Bu tutum mu Kürt sorununun çözümüne katkı sunacak? CHPnin bu tutumu, Türk ve Kürt halklarının bir arada kardeşçe yaşama isteklerini baltalamaktadır. Türkiyenin demokratikleşmesi için halkların iradesinin sürece yansıması gerekmektedir.
Serdar Dönertaş (Tunceli)