10 Ocak 2010 00:00

KİRVEME MEKTUPLAR

Kirvem,Bundan bir müddet önce, Cumhurumuzun Başkanı Sayın Gül’ün, “memlekette iyi şeyler olacak” babında verdiği “demeç”in ardından, bu ülkenin “vatandaş”ları olarak tabii ki hep beraber sevindik…

Paylaş

Kirvem,
Bundan bir müddet önce, Cumhurumuzun Başkanı Sayın Gül’ün, “memlekette iyi şeyler olacak” babında verdiği “demeç”in ardından, bu ülkenin “vatandaş”ları olarak tabii ki hep beraber sevindik…
Sevindik, çünkü “iyi şeyler”in müjdesini veren zatı muhterem, hani nasıl derler “sıradan”, “lalettayin” biri değildi ki!
Yani?..
Yani yakim sokakta işiz güçsüz dolaşan; çarşıda pazarda elindeki filesini en ucuz yolla doldurmak için gezinen; elektrik, su, doğal gaz faturalarını yatırmak için kuyrukta bekleyen; emekli maaşını bir an önce alabilmek için aybaşını iple çeken; ödeyemediği kredi kartları yüzünden feleğini şaşıran; kiracı-mal sahibi sarmalında mahkeme kapılarında sürünen; tersanelerde, kömür ocaklarında iş güvenliğinden yoksun koşullarda çalışırken her an “öte tarafa” gitmeye ister istemez “namzet” olan; veya “irfan ordusu” lakabıyla, “canım öğretmenim” tekerlemesiyle yere göğe sığdırılmazken, beri yandan öğrencilerin karşısına eprimiş pantolonuyla, dirseği aşınmış ceketiyle, yıllarca düğümü çözülmemiş yağlı kravatı eşliğinde “milli eğitim” aşılayıp sonra da “mesai” dışında kaldırım kenarlarında otobüs bileti satan, ya da ne bileyim işte kısacası “sözde” değil, tam aksine her anlamda “özde” ve “gözde” bir vatandaşımızdı…
Üstelik memleketin en “yüce” koltuğunda oturan “ekselans” hazretlerinin ağzından bal damlası misali damlayan, “iyi şeyler” lafını duyunca sadece sevinmekle yetinmeyip, keza mutluluğumuzu kanıtlarcasına taklacı güvercinler misali havada döne döne takla atmayıp başka ne yapabilirdik ki!
Nitekim “Umut fakirin ekmeği, ye memet ye!” düsturuyla gözlerimizi “iyi”, “güzel” şeylerin geleceği ufuklara odaklarken aynı zamanda da hayallerimizi lavaşlarımıza sarıp sarmalayıp böylece yaptığımız “dürüm”lerle oyalandık ama, nafile!
Nafile, zira “iyi şeyler”in kapımızın eşiğinde gezindiğini, üç vakte kadar milletçe rahata kavuşacağımızı haber verip, bunu da önceden okuyup üfleyen baş “fütürist”in, Çankaya’da kim bilir hangi kalburüstü misafirlerini, ya da hangi ünlü “monşer”leri ağırlarken, özel olarak memleketi Kayseri’den getirttiği “kuşgönü” pastırmanın yanı sıra, keza yine o yörenin değişmez lezzetlerinden biri olan “mantı”yı fazlasıyla kaçırıp, ardından da köşkün balkonunda hafif yollu “volta”larla yediklerini sindirmeye çalışırken, öte taraftan belki de mehtaba dalarak hayalinde canlandırdığı o “iyi şeyler”den hani kazara da olsa haberi olanlar varsa, beri gelsin!
Neyin nesi, kimin fesi olduğu “meçhul”, ne zaman, nerede karşımıza hangi kılıkta, hangi “kalıp”ta çıkacağı “muğlak” olan bu “iyi şeyler” bilmecesini çözmeyi düşlerken, öte taraftan özellikle şu son zamanlarda memleketin şarkında, garbında, cenubunda ve de şimalinde birbirinin peşi sıra ortaya saçılan tatsız-tuzsuz olaylara, bu olaylar karşısında “yetkili ağızlar”ın her defasında aynı minvalde yumurtladıkları yavan laflara bakılırsa, anlaşılan o ki, “iyi şeyler” falcılığı bu ülkede daha uzun yıllar maalesef sürüp gidecek Kirvem!
MIGIRDİÇ MARGOSYAN
ÖNCEKİ HABER

Marmara Denizi’nde kirlilik canlıların DNA’sını bozdu

SONRAKİ HABER

KÜLT-ABLASI

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...