12 Ocak 2010 00:00
Barış için elinden geleni yapmalısın Türkiye!
Aptallığa oldukça benzeyen bir suskunlukiçindeydik... Eduardo Galeano
Aptallığa oldukça
benzeyen bir suskunluk
içindeydik...
Eduardo Galeano
12 Eylül 1980 faşist darbesiyle ülkemize karşı saldırıya geçildi. Saldırı tüm ülkemize ve tüm halkımıza karşıydı. İşçi sınıfı başta, aydınlara, ilerici, demokratlara, sıradan namuslu yurttaşa; herkese karşıydı 12 Eylül Faşizmi.
Darbeci olanları sadece askerlerden ibaret sanmak büyük yanılgıdır. Bırakın karşı çıkılmasını; üniversiteler başta olmak üzere, sivil kesimden de istediği desteği aldı faşizm. Faşizm bu kez 12 Mart gibi hazırlıksız değildi. O zaman 9 Mart askersel darbesini önleyebilmek için, aceleciydi. Ama 12 Eylülde çok iyi planlanmış ve örgütlenmiş bir faşist diktatorya söz konusuydu. Bilmem ABD desteğini söylememe gerek var mı? Tıpkı Kahraman Başkan Salvatore Allendenin Şilisinde olduğu gibiydi; hazırlıklar ve yaşatılanlar
Orada bakırdı mesele. Burada enerji koridorları, enerji kaynakları, ülkemizin varlıkları, yaşam kaynakları.
Bir ülkeyi çökertmenin en iyi yolunun, halklarını birbirine kırdırmak olduğunu biliyordu sömürgeciler. Dünya deneyimine sahiptiler bu konuda. Ruandada böyle yapmışlardı. Unutulur mu hiç Hutular ile Tutsilerin birbirlerine kıymaları? Yedi milyon nüfuslu Ruandada, üç ay gibi kısacık zamanda 800 bin kişi sömürgecilerin çıkarı için öldürüldü. Elmaslar Fransanın oldu ve unutulamaz travmalar, acılar Ruandaya kaldı.
ABD malı 12 Eylül Faşizmi de tüm halka karşıydı. Ama özellikle kardeşimiz, komşumuz, hısımımız Kürtlere karşı özel bir kıyım uyguladı. Vicdanlar Diyarbakır Ceza Evinde yapılanları hiçbir zaman unutmayacaktır. Kayıplar, faili hiç te meçhul olmayan cinayetler, tecavüzler, yakılan ve boşaltılan köyler
Bölgesel bir savaş vardı. Bu da ülkemizin diğer bölgelerine terör olarak yansıyordu.
Sömürgeciler ve işbirlikçileri ülkemizin dört bir yanında toplumsal laboratuvarlarını kurmuşlar ve kışkırtıcı deneylerini yapıyorlardı. Halkın hem tepkisi ölçülüyor hem de psikolojik olarak, yaygınlaştırılacak savaşıma hazırlanıyordu.
Tüm kitle iletişim araçları ellerindeydi; TVler, radyolar, gazete ve dergiler Bunları da yanlarına almış ve yönetebiliyor olmanın rahatlığıyla, planlarını sinsice uyguluyorlardı. Değişik bölgeler, değişik toplumsal yapılar sınanıyordu, kışkırtılıyordu.
Milyonluk Cumhuriyet Mitingi gerçekleştiriliyordu İzmirde ve Seferihisar, Bağyurdu da deney alanları olmuştu. İzmirin Üçyol Semtinde hain, ırkçı pusular kurulmuştu. Trabzonda, Çanakkalede kışkırtmalar had safhadaydı.
Artık terör değil, savaştı istenen bu bölgelerde de
Türkiye, elinden geleni yapmalısın! Bu oyunu bozmalısın! Sen sömürgecilere ve işbirlikçisi faşistlere terk edilecek bir ülke değilsin!
Çocuklarımızın yaşam hakkını koru Türkiye. Dövüşmelerine izin verme, kaynaştır onları canım Türkiyem! Dur! de! Dur, faşizm. Durun kan içiciler. Ben varım. Ben Türkiye; izin vermem sizlere! de.
De artık Türkiyem. Barış de. Kardeşlik de. Bir arada yaşıyorduk. Size rağmen yaşarız yine de de Türkiyem.
Canım İzmirim, sen de öncülük et, boz bu pis oyunu.
Barışa bir ses ver, bir soluk, imbatın gibi
Senin çağrını bekliyorum canım İzmirim; üniversitelerindeki akademisyenlerinin, sanatçılarının, aydınlarının, barış severlerinin cesur yüreklerinden haykıracakları, İnsan, sadece insan olarak barış istiyoruz ve hemen şimdi çocuklarımız için!!! diye seslenişlerini sabırsızlıkla bekliyorum İzmirim.
Sömürgecilere ilk kurşunu sen attın, barış için de ilk adım senden olsun İzmirim.
Vakit geç olmadan Vakit geç olma Vakit geç
Elele Hareketi Dönem Sözcüsü, Kimya Müh.