13 Ocak 2010 00:00

zama zingo


* Kapalıçarşı’da Nejat İşler’in okuduğu kitap neydi: Bir Gün Tek Başına. Bir bölüm sonra diziden ayrılacak olan bir oyuncu için gayet anlamlı buldum, şahsen.
* Aşk ve Ceza dizisine doyamıyorum. Hem töre möre işlerini, hem yasadışı birtakım dolapları, hem de “aile şirketini” aynı diziye koyuyorlar ya, işte gelenekselden moderne başarısı orada gizli. Şaka şaka, ne başarısı, reyting avcılığı işte bildiğiniz. Düşündüm, böyle bir sentez daha önce yapılmış mıydı diye. Asmalı Konak gibi örnekler var ama Aşk ve Ceza’daki töre boyutu, kan davası, berdel gibi bayağı sert gidiyor. Biraz geleneksel soslar, biraz patronluk gösterişleri, hop bir de bakmışsın reyting nereye gitmiş!
* “Aile şirketi”ne de bayılıyorum. Türkiye’de zaten kaç tane aile şirketi var, toplasan dizilerdeki aile şirketlerinden daha az. Yurtdışında okuyup şirketin başına geçen ve bir anda bütün şirketin rotasını değiştirmeye çalışan patron, bütün senarist kadınların rüyalarını mı süslüyor arkadaş?
* Peki, Bodrum’da bir bar görüyoruz. Barmen bir vatandaş var. Bir süre sonra İstanbul’da bir bar görüyoruz. Barmen yine aynı adam. Bu nasıl oldu, sayın Aşk ve Ceza? Hayır olmayacak şey değil belki, ama nasıl oldu, onu bize bir söyle değil mi?
ÇAĞDAŞ GÜNERBÜYÜK

Evrensel'i Takip Et