14 Ocak 2010 00:00
Kriz fırsatçılığının böylesi
Otomotiv Sanayicileri Derneğinin son raporu, ÖTV ve diğer muafiyetlerden yararlanan sektörün kendisini korurken krizin kamburunu işçilere yüklediğini ortaya koydu.
Otomotiv Sanayicileri Derneğinin son raporu, ÖTV ve diğer muafiyetlerden yararlanan sektörün kendisini korurken krizin kamburunu işçilere yüklediğini ortaya koydu. Daha krizin adı duyulur duyulmaz, başta TOFAŞ olmak üzere işçilere ücretsiz izin ve işten çıkarma gibi uygulamaları dayatanlar, şimdi yaptıkları açıklamalarla krizi işçilere karşı kullandıklarını adeta itiraf ediyorlar.
Raporda, ÖTV indirimi ve çeşitli kampanyalarla 2009 Mart-Eylül ayları arasında talep artışının sağlanarak, bu dönemde fazladan 150 bin aracın satıldığı ve sonuçta bir önceki yıla göre satışın yüzde 23 arttığı belirtiliyor. Sektör 2009 yılını 557 bin 126 adetlik satışla kapattı.
Ayrıca otomotiv sektöründe 2000 yılına göre ihracatın beş kat arttığı, otomotiv sanayinin Türkiye ihracat sıralamasında yedinci sıradan birinci sıraya yükseldiği de belirtiliyor.
TOFAŞIN DEVASA KÂRI
TOFAŞın yılın üçüncü çeyreğindeki konsolide net kârı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 771 arttı. TOFAŞ 126.6 milyon lira kâr elde etti.
Hyundai adına açıklama yapan Başkan Kwang-Heum Um, Hükümetin sağladığı ÖTV indirimleriyle otomotiv pazarının payının yüzde 25 artmasının yanı sıra Hyundai olarak 2009 yılının ilk on ayında satışlarını yüzde 60 artırdıklarını belirtti.
Kriz söylemleri arasında 2009 yılını ciddi bir yara almadan, hatta bazı önemli atılımlar yaparak kapatan otomotiv sektöründe çalışanlar cephesinde ise her şey tam tersi bir görünüm arz ediyor.
Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, şu değerlendirmede bulunudu:
Otomotiv sektöründeki bu gelişmeler ülke ekonomisi adına sevindirici olabilir, ancak genel bütçeden yapılan teşvikler ile sermaye kârlarını katlarken bu gelişmenin anlamlı olabilmesi için emekçiler ve halkın da bu gelişmeden yararlanması gerekir. Oysa, binlerce işçinin işten çıkartılması, geriye kalanların ise ücretsiz izin ve daha sonra kısa süreli çalışmalarla istihdam edilmesi, işverenlerin üzerindeki yükün tamamen hafifleyerek sömürünün artmasına neden olmuştur. Reel ücretler TÜİK rakamlarına göre 2008 yılının ilk 6 ayına oranla yüzde 18.8 erimiştir. Veriler objektif, rakamlar son derece çarpıcı, tablo ise gerçekten vahimdir. İşsizliğin yıl içinde yüzde 16lara çıktığı, en son ise yüzde 13.4lerde seyrettiği bir dönemde, işsizlik tehdidiyle gerçek ücretleri sürekli gerileyen işçiler, kelimenin tam anlamıyla krize kurban edilmişlerdir.
(İstanbul/EVRENSEL)
RENOYA ÜLTİMATOM: TÜRKİYEDE ÜRETME
Fransada istihdamı korumaya çalışan hükümet, ülkenin ikinci büyük otomobil üreticisi Renaultnun yeni Clio modelinin Fransa dışında, muhtemelen Türkiyede üretilmesini engellemeye çalışıyor.
Fransa Sanayi Bakanı Christian Estrosi parlamentoda yaptığı açıklamada, Clio 4ün Türkiyede üretilmesine izin vermeyeceğiz. Renaultnun bu otomobili Fransada üretilecek ve Fransada satılacak. Bunu Başbakan ve hükümet adına söylüyorum, Fransa pazarında satılacak bir Fransız arabası, Fransada üretilmek zorundadır dedi.
Fransız devleti, Renaultda yüzde 15.01 pay sahibi. Clio 4ün Türkiyede üretilmesi fikrine yatkın olan Renault, Parisin kuzeyindeki Flins fabrikasında da 2012 yılından itibaren elektrikli otomobil üretilmesi olasılığını değerlendiriyor.