14 Ocak 2010 00:00
HAYATIN İÇİNDEN
Yer Gaziantep.
Yer Gaziantep.
Türkiyenin altıncı büyük kenti. 6 sanayi bölgesi ile üretim devi. Ülkenin en büyük kuruluşları burada. Tekstilde, plastikte, halıda, makarna, un üretiminde lider. Teşvik: Yok.
İşler: Çok şükür.
Peki işçiler cephesinde durum aynı mı?
Kriz var. Masraflar azalacak. İlk göze batan, işçi ücretleri.
Fabrika sahipleri kendi örgütlerine üyeler. Kimi işveren sendikalarına da üye. Sendikaya üye olan patrona ne polis saldırıyor, ne işçiler...
Peki işçiler?..
İşçi sendikalarına üye olsalar, kendi haklarını hep bir ağızdan söyleseler... İnsanca yaşamak için gereken ücretleri konuşarak, anlaşarak belirleseler...
Olmaz. Sendika yasak. Sigorta bile şüpheli. Sigortası olan şükretsin.
Ne demişti çalışma bakanı?
- Sokakta bu kadar işsiz varken susup oturun.
Tehditler işe yaramıyor. Ücretleri düşürülen Çemen Tekstil işçileri sendikaya üye oluyor. Yetki alıyor. Anlaşma yolları tıkanınca, grev!..
Sonrası beklendiği gibi... Önce patronun uykuları kaçıyor. İlk önlem fazladan işçi alıp yetkiyi kırma çabası.
Bu yöntem tutmuyor. İşçilerin yürekli olanları, grev kırıcısı damgası yememek için arkadaşlarına destek oluyor.
Devreye kolluk kuvvetleri giriyor.
Sanki 1900lü yılları tekrar yaşıyoruz. Toplusözleşme, sendika hakkını tekrar tekrar almak için yine itiş kakış, yine zorluk, yine saldırı... İnsan düşünmeden edemiyor. Adalet, kolluk kuvveti, polis, haklıdan yana mı, paraca güçlüden yana mı?
TEKEL işçilerinin gözüne gaz sıkan, görüp de Başbakanın morali bozulmasın diye işçileri çoluk çocuk coplayarak parti binasından uzaklaştıran, itfaiyecilere su sıkan kimin kolluk kuvveti?
Hırsıza hırsız, haksıza haksız diyemezsek, akşam evde çocuklarımızın yüzüne nasıl bakacağız?
Çok bir şey değil, çocuklarının geleceği için insanca yaşayabilmek için kölelik çalışma şartlarına bile razı olarak ekmek parası isteyen işçilerin yanında olacağız. Onların duymak istediği çok bir şey değil. Hep birlikte, güçlü bir sesle, Üreten sizsiniz. Ne hırsızlık yaptınız, ne avanta istediniz. Yalnız değilsiniz, sizinle birlikteyiz dememiz yeter.
ARİF NACAROĞLU