20 Aralık 2009 00:00

FOTOĞRAFÇILARA

Hobi olarak fotoğrafa başlayan bir çok arkadaş, bir zaman sonra bırakıp gidiyor. Kalanlar ise ne yapacaklarını düşünüyor.

Paylaş
Hobi olarak fotoğrafa başlayan bir çok arkadaş, bir zaman sonra bırakıp gidiyor. Kalanlar ise ne yapacaklarını düşünüyor. Onları fotoğrafa yönlendiren çeşitli nedenleri konuştuğumuzda şu yanıtları alıyorum. Güzel manzaraları çekmek, hele gün batımını. Sevdiklerinin özellikle çocuklarının fotoğraflarını güzel çekmek. Yazılı ve görsel reklamlarda fotoğraf çekmenin çok kolay olduğundan etkilenip kendilerinin de güzel fotoğraf çekmek istedikleri için hangi makineleri almaları gerektiğini öğrenmek. Yaptıkları işlerin fotoğraflarını çekip boşuna fotoğrafçıya para vermeden bu işi halletmek mesela. Okulda, işyerinde ya da çevrelerinde gördükleri olumsuzlukları çekmek ve toplumla paylaşmak. Fotoğrafı sevdikleri, çiçekleri, hayvanları çekmek için. Ya da makro çekmek için, belki düşündüklerini hayallerini görsellikle dile getirmek. Kurum olarak yaptıkları eylem ve etkinlikleri güzel bir açıdan çekip haber yapmak için. Kimi de sanat yapmak için fotoğraf çekmek istediğini yada çektiğini söylüyor.Bu niyet ve amaçları, belgesel, deneysel, reklam, vb. fotoğraf dalları arasında gruplandırabiliriz. Genel olarak hepsi de fotoğraf çekmenin çok kolay olduğu ve zanaat boyutuyla düşündükleri için hızlı başlayıp çabuk yoruluyorlar. Bu noktada söyleyeceklerim kalanlara. Fotoğraf düşünen bir beyin, hayata karşı bir duruş, İdeolojik bir bilinç, sosyolojik ve psikolojik bir yaklaşım, estetik bir bakış gerektiriyor. Fotoğrafın hangi alanında olursa olsun bu sayılanlar o fotoğrafın yapılması için gerekli olan alt yapıdır…Makinenin modeli, cinsi kullanımının öğrenilmesi işin en kolay yanıdır. Yani işin zanaat yanı yeterli değildir. Bırakıp gidenlerin çoğu teknik olarak öğrenmeye başlayan ve bir bakış açısı kazanamayanlar olmaktadır. Katı ön yargılardan uzak olarak fotoğrafı biçimsel ve içeriksel olarak iki bölüme ayırabiliriz. Biçim: Fotoğrafın teknik özelliklerinin kullanımıdır. Nesnel gerçeğin makine aracılığı ile aktarımıdır. Bu aktarımda fotoğrafı çekici yapan estetik özellikler önem kazanır. Kompozisyon ve kadraj bu estetik dozun verilmesinde önemli bir yer tutar. Sonuç; hayattan bir karenin saptanmasıdır. Fotoğrafın içerik yanı ise; önümüzden akıp giden bir görüntüyü biçimsel gereklerini yerine getirirken düşünerek çekmemizdir. Neden bir metre daha ilerden veya geriden değil? Neden bir bütünden bir parçayı sabitlerken o parça olduğunun sorulmasıdır. Bir fotoğraf bu iki parçanın birleştirilmesiyle fotoğraf olur. Bunlardan birinin eksikliği anlatımı veya görüntüyü bulanık yada anlaşılmaz kılar. Bazı arkadaşların fotoğraflarını tartışırken soruyorum, niye böyle çektin? Diye. Cevap: hocam mendil satan çocuk beni etkiledi. Peki o mendil satan çocuk beni etkiliyor mu? Hayır. O zaman bu fotoğraf olmamış. Yada “hocam manzara çok güzeldi”. Peki ben o güzelliği paylaşabiliyor muyum? Hayır. Ya da niye bu çiçeği çektin? “Hocam çok güzeldi.” Peki bu fotoğraftaki çiçek çok mu güzel? Hayır. Böyle diyaloglar gidiyor.Çektiğimiz bir fotoğrafa tekrar baktığımızda aynı duyguları ne kadar yaşıyoruz? Peki bu fotoğrafa bakarak o duyguları kağıda birkaç cümle ile aktarabiliyor muyuz.? Geçen hafta buna başarılı bir örnek, bir çalışma Semra arkadaşımızdan geldi. Yazı arasında kendisini kutluyorum. Önceki hafta da Sevil arkadaşımızın bir fotoğrafını yayınlamıştık. Gökyüzü ikiye ayrılmış. Dikenli teller ve ağaçlarla bir kompozisyondu. Demek ki yapılabiliniyormuş.On gün sonra yılbaşı. Dünya ve üzerinde yaşayan canlılar bir yaş daha eskiyecekler. Kimi milyonları su gibi harcayıp lüks eğlence yerlerinde bu yaşlanmayı kutlayacak. Kimi sokaklarda arkadaşlarıyla dağıtacak. Kimi mütevazı yaşamlarından herhangi bir gün gibi televizyonların sunduğu ucuz eğlence programlarıyla yeni yıla girecek. Kimi mesaide üç kuruş daha fazla kazanmak için çalışıyor olacak. Sokaklarda renkli görüntüleriyle işportacılar iyi bir iş yapma derdinde bağırıp çığırıyor olacaklar. Yani öyle veya böyle herkes bir şekilde bir yılı daha geride bırakacak.Peki fotoğrafçılar bu gün ve geceyi belgelese nasıl olur? Her fotoğrafçı olduğu ve paylaştığı ortamı belgelese. Ya da makineleri alıp yılbaşı için hazırlanmış sokakların sahteliğini, bu sahteliğin sarhoşluğu ile içip eğlendiğini sananları belgelese. Gecekondularında diğer günlerden farklı olarak kuruyemiş yerlerken, ertesi gün bir dilim ekmeği nasıl kazanacaklarını düşünmelerini fotoğraflayabilsek. Yaşanan adaletsizliklerin farklı kesimlerce nasıl algılandığını fotoğraflayabilsek. O sırada doğum yapan bir anneyi, yeni doğan bir bebeği, acile kaldırılan bir hastanın durumunu, ona şifa vermeye çalışan doktoru, hemşireyi fotoğraflayabilsek, Yalnızca şehirler değil tabii ki, köylerde kasabalarda yaşamda bir gün de olsa nasıl bir farklılık oluyor fotoğraflayabilsek. Ne dersiniz yılda bir kez yaşanan bu çelişkileri yeni yıla girerken diye belgelesek. Evet fotoğrafçılar iş başına. İşte size bir konu. Belli mi olur belki de redfotoğraf çağrı yapar ve bir demokratik kitle örgütünün desteğiyle de sergileriz. Ya da önümüzdeki günler de Evrensel’in bu sayfalarında yayınlarız. Yeni bir yıla girerken biliyoruz ki aydınlığa ve özgürlüğe bir parça daha yaklaşıyoruz. Gelecek günlere olan inançla sevgiler…
Özcan Yaman
ÖNCEKİ HABER

Şekerci kız

SONRAKİ HABER

Böyle açılım mı olur uleynnnnn!!!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...