16 Ocak 2010 00:00

BAŞYAZI

Türkiye’nin işçilerinin, emekçilerinin, TEKEL işçilerini desteklemek ve kendi taleplerini haykırmak için gerçekleştirecekleri miting, pazar günü (yarın) Ankara’da yapılacak.

Paylaş

Türkiye’nin işçilerinin, emekçilerinin, TEKEL işçilerini desteklemek ve kendi taleplerini haykırmak için gerçekleştirecekleri miting, pazar günü (yarın) Ankara’da yapılacak.
Türkiye’nin her yanından binlerce TEKEL işçisi ve aileleri de dünden itibaren Ankara’ya gelmeye başladı.
TEKEL işçilerinin önemli bir bölümü, bir ayı aşkın bir zamandan beri Ankara’dalar ve Ankara’nın emekçileri, sendikaları, emek örgütleri, büyük bir konukseverlik ve dayanışma ile onları desteklediler. Türkiye’nin her yerinden her konfederasyon ve her sektörden sendikalar ve emek örgütleri, bu eyleme destek vermenin kendi taleplerine destek vermek olduğunu söyleyip TEKEL işçilerine destek bildirdiler. Bu destek, sözü ve ziyareti aşarak, iş bırakmalar, yürüyüşler yapılarak ete kemiğe de büründürüldü.
Olup biteni yakından izleyenler biliyor ki, eğer sendikalar biraz daha yakın ve etkin destek verseydi, alanlar ve caddeler emekçi selini almayacak; iş bırakmalar, şimdiye çoktan tüm ülkeye yayılacaktı.
Kuşkusuz Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun, önceki tutumlarının tersine bu sefer emek örgütlerine, sendikalara vurgulu destek çağrıları da yapması, işçi hareketi için önemliydi. Ama TEKEL mücadelesinin geldiği boyut, işçilerin ve tüm emeği ile geçinenlerin taleplerinin bu ölçüde aciliyet kazanması, hareketin ilerlemesi için sendikaların rolünü artırmıştır ve daha ileri adım atılması için, Türk-İş başta olmak üzere tüm konfederasyon ve emek örgütlerinin daha mücadeleci bir çizgiye geçmesini gerektirmektedir. Aksi halde bulunduğu yerde kalmanın, kararları böyle ucundan kıyısından uygulamanın mücadeleyi geriye düşüreceği apaçıktır.
Elbette burada sorumluluk, bütün konfederasyonlara, emek örgütlerine, emekten yana siyasi partilere düşmektedir. Onların her birinin bu sorumlulukla davranmaları; sendikacı, emek örgütü yöneticisi, emekten yana olmanın gereğidir.
Ancak Türk-İş burada daha belirleyici ve merkezi önemde bir sorumluluk taşımaktadır.
En başta da Türk-İş’in Başkanlar Kurulu ve Türk-İş Merkez Yönetim Kurulu’nun üyeleri, bu sorumlulukla yükümlüdür. Çünkü onlar, bütün bu eylemlere sendikaları ve emek örgütlerini çağırırken, aynı zamanda kendi ellerini de taşın altına koyacaklarını ilan etmişlerdir.
Ancak son günlerde giderek daha açıkça görülmektedir ki, Türk-İş’e bağlı sendikaların bazı yöneticileri, sanki bu kararların arkasında imzaları yokmuş gibi davranmakta ya da biri ötekinin geri çekilmesini bahane ederek ayak sürtmektedir.
Ne olmaktadır sendikaların üst makamlarında?
İşe Rufailer mi karışmaktadır?
Türk-İş bugüne kadar birçok Ankara eylemi yapmış, yüz binleri Ankara’da toplamıştır. Bunu yaparken de başlıca işçi merkezlerinden işçileri Ankara’ya taşımış, bunun için otobüsler tutmuş, sendikacılar da işçilerle Ankara’ya gitmiştir. Ancak bu sefer Türk-İş mitingi “bölgesel miting” diyerek daraltmak istemiştir. Oysa Ankara’da bir miting ne kadar güçlü olursa, hükümete de o kadar güçlü bir mesaj verilmiş olacaktı. Türk-İş mitingi bölgeselleştirerek, böyle çok güçlü bir mesaj verme fırsatını kaçırmaktadır.
Açıktır ki pazar günü yapılacak Ankara mitingi; bütün “bölgeselleştirilerek” daraltılmış olmasına, sendikaların üst kademelerinden gelen ayak sürtmelere karşın, etkin ve hükümete gerekli mesajı vermek için güçlü bir miting olabilir. Burada yerel platformlar ve Ankara’ya yakın illerdeki sendika şubeleri ve platformlar, emekten yana partiler yeterince gayret gösterirse ve Ankaralı sendika ve emek örgütleri, halkın, işçilerin, TEKEL işçilerine bugüne kadar gösterdikleri duyarlılığı alanlara taşıyabilirse; Ankara, milyonlarca işçinin ve emekçinin sesini, hükümete ve patronların duymayan kulaklarına duyuran bir kürsü olabilir.
Aslında Ankara mitingi ve sonrası alınacak tavır, Türk-İş ve onun yöneticileri için de artık bir sınava dönüşmüştür. Bu sınavdan geçip geçemeyeceklerini de önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz.
İHSAN ÇARALAN
ÖNCEKİ HABER

Kadın işçiler Sanko patronunun kölesi mi?

SONRAKİ HABER

‘Linç suçu ve cezası tanımlanmalı’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa