17 Ocak 2010 00:00
KİRVEME MEKTUPLAR
Kirvem,Yıllardan beri sana postaladığım mektuplarımda şu ya da bu meseleyi parmağıma dolayıp, ardından da irili ufaklı bu meselelerin çözümüyle ilgili aklım sıra hayli dil döktüm ama, dönüp geriye baktığımda şaşı gözümle görebildiğim kadarıyla çözümden yana kendimce önerdiğim, üstelik her birinin bir diğerinden kat be kat üstün olduğunu sandığım parlak fikirlerimin nerdeyse tümü, birer fasa-fisoymuş meğer!
Kirvem,
Yıllardan beri sana postaladığım mektuplarımda şu ya da bu meseleyi parmağıma dolayıp, ardından da irili ufaklı bu meselelerin çözümüyle ilgili aklım sıra hayli dil döktüm ama, dönüp geriye baktığımda şaşı gözümle görebildiğim kadarıyla çözümden yana kendimce önerdiğim, üstelik her birinin bir diğerinden kat be kat üstün olduğunu sandığım parlak fikirlerimin nerdeyse tümü, birer fasa-fisoymuş meğer!
Fasa fisoymuş, zira parmağıma doladığım meseleleri güya çözeyim derken, bu arada farkında olmadan parmaklarım sadece dolama olmakla kalmamış, aynı zamanda da şişip zonklayan parmaklarımın acısını da boşuna çekmişim!
Nitekim meseleleri çözme babında her duvara tosladığımda bundan kendi payıma ders çıkarmam gerektiğini düşünüp, dolayısıyla elimi eteğimi bu tür alengirli işlerden çekeceğime, tam aksine her defasında aklımın yettiği veya yetmediği konulara balıklama dalıp, üstelik illa da çözüm bulacağım diye yırtındığıma bakılırsa, anlaşılan o ki, bende akıl makıl külliyen mafiş!
Ama olsun! Bütün bunlara rağmen, bu ülkenin bir vatandaşı olarak taa çocukluğumdan itibaren, daha ilkokul sıralarından başlayıp mademki Ülküm yükselmek ileri gitmektir, deyip, sonra da Varlığım Türk varlığına armağan olsun! deyu hem söz verip hem de yemin ettiğime göre, o zaman vatandaşlık bilinciyle, üzerime düşen görevleri yerine getirmek bittabi ki boynumun borcudur
İşte bu ahval ve şerait doğrultusunda ve sarsılmaz bu imanla yola koyulup, memleketimin sorunlarına elimden geldiğince, karınca kararınca da olsa çözüm babında acaba ne yapabilirim, hangi yükün altına girip nasıl yardımcı olabilirim, veya ülkemin nimetlerinden faydalanırken, beri taraftan üzerime düşen görevlerimden kaçmayıp, hatta kaçmak, yan çizmek, görmezlikten gelmek, kulak ardı etmek ne kelime, tam aksine maddi-manevi çabalarımla olumlu yönde ne tür katkıda bulunabilirim diye düşünüp dururken, keza meg parmak daha da ileri gidip klasik deyimiyle Elimi hangi taşın altına koyarsam ülkemin sorunlarına derman olabilirim diye düşünüp, böylece olmayan aklımca mektup üstüne mektup, name üstüne name karalayıp her hafta en yakındaki postanenin yolunu tutuyorum ama, hikaye!
Hikaye! Çünkü kendi payıma gerek aç, gerekse tok karnına memleket meselelerine belki de ilaç olur deyip çırpınışlarımı bir tarafa dehlersek, beri yandan yine görebildiğim kadarıyla yavan deyimiyle de olsa bilumum yetkililer tarafından zırt pırt dillendirilen şu Aynı gemideyiz, batarsak hep beraber ayvayı yeriz! türünden lafların da modasının geçtiğine, miadını çoktan doldurduğuna inanıyorum!
Yani?..
Yani, gemi, vapur, kayık laforizmarıyla geldiğimiz noktada millet olarak tökezlediğimiz ayan beyan meydanda olduğuna göre, demek ki rotamızı düzeltmemiz şart!
Nasıl mı?...
Bunu da haftaya konuşalım Kirvem!
MIGIRDİÇ MARGOSYAN