17 Ocak 2010 00:00

Hoşgeldiniz kültürün başkentine

İstanbul 2010 yılı başından beri “Avrupa Kültür Başkenti” unvanını taşımaya başladı. Ama Avrupa’nın tek kültür başkenti değil, Almanya’nın Essen ve Macaristan’ın Pech (Peç) şehirleriyle birlikte

Paylaş
İstanbul 2010 yılı başından beri “Avrupa Kültür Başkenti” unvanını taşımaya başladı. Ama Avrupa’nın tek kültür başkenti değil, Almanya’nın Essen ve Macaristan’ın Pech (Peç) şehirleriyle birlikte Olayın nedeni sanırım Avrupa Birliği üyesi olmayışımızda. Anımsayacaksınız 1999 yılında, Avrupa Birliği, Avrupa Kültür Başkenti projesini AB’nin tam üyesi olmayan ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletme kararı alınca bir grup sivil toplum gönüllüsü, İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti adayı olması için gerekli adımları atacak Girişim Grubu’nu kurmuş, 4 Mart 2006 günü, Avrupa’da kültür ve sanat alanında uzman yedi kişiden oluşan seçici kurulun önünde başarılı bir sunum gerçekleştirilmişti. 11 Nisan 2006’da İstanbul, Macaristan’ın Peç ve Almanya’nın Essen kentleriyle birlikte 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazır bulundu. Girişim Grubu işi başardı ama durum kritik. Anlaşılan İstanbul’u yani bizi hem Almanya hem Macaristan ile maça sokup hangimizin şehrinin daha iyi başkent olduğunu ölçecekler Ben bu işte bize bir oyun edildiğinin farkındaydım zaten. Şimdiye kadar böyle üç başkent söz konusu değildi. Geçen yıl Linz (Avusturya) ile Vinus (Litvanya) başkentti. Hem Almanya daha önce de girdi listeye: 1988 Berlin, 1999 Weimar. Buna ne hakları var? Avrupalı değiller mi, mutlaka bir hakem hilesi yapacaklar. Görürsünüz Erovizyon’daki gibi biz sonuncu olacağız. Eh o zamanda “Bu Haçlı Zihniyeti” diye yazmayanlar utansın.Neyse biz de tek başkentiz diye bir hazırlandık bir hazırlandık.... Kalanıyla tüm İstanbul varoşlarının iftar edeceği, meyhanelerinin bayram edeceği kokteyller bir yandan... “Yeterli bütçe olmadığından” tartışılmadan geri çevrilen projeler öte yandan. Kimi sokakların onarımının, müzelerin camilerin bakımının da 2010 bütçesinden ödendiği daha doğrusu “altyapı çalışmaları” diye anılan bölümlerin tercümesinin bu olduğu dedikodusunun günahı yapanların boynuna. İstifaları, tartışmaları anmıyorum bile.Herkesler bir çalıştı bir çalıştı. Bağcılar belediyesi bile sempozyumlar düzenledi. Bu arada Türkiye’nin ender örnek işlerinden Lepra Hastanesi’nin arazisi çok değerlendiğinden kapatılması için ön hazırlıklar yapıldı, o sıra Elazığ’da bir kişi cüzzamdan öldü iki de yeni hasta saptandı. Kısacası yeni olaylar görünmeye başlandı. Lepra Hastanesi’nin Kültür Başkenti ile ilişkisini sorarsanız, İstanbul’un geçmişinde bir “Miskinler Tekkesi” vardır, cüzzamlıları tecrit için. Herhalde bu modern Lepra Hastanesini Bakırköy’den o mahalleye taşıyacaklar ki eski kültürümüz canlandırılsın. Ardından sıra Ruh ve Sinir Hastanesi’ne gelsin. O koca arazi hastalara bırakılır mı? Yazık günah...Bir de Gurebayı Müslimin sizin anlayacağınız yoksul Müslümanlar ya da Vakıf Gureba Hastanesi olayı var. Onun özelleşmesi gündemde değil mi ya. Özelleşsin ki güzelleşsin bu ata yadigarı. İstiklal Caddesi’ndeki Olgunlaşma Enstitüsü’nün de kapatılıp bina satışının bu günlere gelişi bu Kültür Başkenti Festivali etkinlikleri arasında. Siz bu satırları okurken (elbet okursanız) 16 Ocak’ta resmi açılış yapılmış olacak. Eski bir mezbaha olan Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak resmi tören ve Taksim, Kadıköy, Sultanahmet, Beylikdüzü, Pendik ile Bağcılar’da devam edecek açılış kutlamalarının ardından İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri devam edecek. Yıl boyunca 182 kültür sanat etkinliği gerçekleşecek İstanbul Valiliği’nin duyurduğuna göre açılış günü (16 Ocak) Kıraç’ın konser vereceği Pendik’te, Mor ve Ötesi’nin konser vereceği Kadıköy’de, Zara’nın konser vereceği Bağcılar’da kimi yollarda 17.00-22.30 saatleri arasında araç geçişine izin verilmeyecekti. Tarkan’ın sahne alacağı Taksim’de ise 16.00-22.30 arası, Taksim Meydanı ve bağlantı yollarında trafik akışı kontrollü sağlanacak ve zaman zaman yollar araç trafiğine kapatılacaktı. Herhalde bütün bunlar yapıldı ve korkarım halkımız kültürden konserlerle payını alırken yaya ve şoförlerimiz bu kültürün yolları kapatacak, trafiği kesecek bir yetkili olduğunu iyice anladılar. Ben 14 Ocak günü Taksim’den geçerken işçiler harıl harıl Taksim’in orta yerine dev bir sahne kuruyorlardı. “Kolay gelsin , ne hazırlığı bu? Ne oluyor?” dedim. “Konser teyze” dediler. “Ne konseri?” “Tarkan geliyor Tarkan!!!” “Ne zaman?” “Birbirlerine bakıp cahilliğime güldüler “16 Ocak’ta” Sonra borularına, penselerine döndüler. İstanbul’un Avrupa’nın Kültür Başkenti olması, bir kültür başkentinde yaşamak umurlarında değildi. Yoksa onu da söylerlerdi. Tiyatroya gidebildiklerini sanmadığım işçi neden umursasın bu unvanı? Payına kültür etkinliği olarak bir pop yıldızı düşüyorsa... Bir de şunu düşünün bu delikanlı nerede yaşıyor? Kıraç gibi rant alanları yaratılırken sağlık ocağı gibi hayati önemi olan gereksinmeleri bile düşünülmeyen, betonlaşmanın çağdaşlaşmayı yakalayamadığı bir mahallede mi, Tuzla gibi bir faciada mı? Buralarda ve benzerlerinde yaşamak o bölgedeki derme çatma işyerlerinde çalışmak kadar yıpratır insanı. Üstelik o bölgelerin eski durumunu örneğin Tuzla’nın 1980’e kadar bir yazlık kasaba olduğunu öğrendiğinde yaşayacağı şok ayrı...Ne dersiniz Avrupa Kültür Başkenti İstanbul 2010’u Almanya ve Macaristan’a yenilmeden bitirebilecek mi?
Sennur Sezer
ÖNCEKİ HABER

Mona Lisa domuz gribi miydi

SONRAKİ HABER

İşten atılan işçiler haklarını arıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...