18 Ocak 2010 00:00
İZLENİM
Ankarada dün gerçekleştirilen mitinge İstanbuldan 13 otobüs ile hareket eden Yol-İş 1 Nolu Şubeye üye karayolu işçileriyle birlikte geldik.
Ankarada dün gerçekleştirilen mitinge İstanbuldan 13 otobüs ile hareket eden Yol-İş 1 Nolu Şubeye üye karayolu işçileriyle birlikte geldik. Karayollarında çalışan işçiler arasında orta yaş ve üstünün çoğunlukta olduğunu söyleyebiliriz. Bulunduğumuz otobüste, aralarında 30 yıldır karayollarında çalışanların da olduğu işçiler var. Hükümet deviren büyük işçi mitinglerine katılmış deneyimli bir kuşak bu.
İstanbuldan çıkarken Çamlıca gişelerinde otobüsümüz polis tarafından durdurularak kimlik kontrolü yapılıyor. İstanbuldan diğer illere yolcu taşıyan onlarca otobüsün geçtiği bu güzergahta kimlik kontrolünün mitinge giden işçi otobüsüne denk gelmesi işçiler tarafından bir tesadüf sayılmıyor. Ancak bu tür durumların daha abeslerini yaşamış olan işçiler, aralarındaki konuşmalarda tepki gösterdikleri bu uygulamanın çok da üstünde durmuyorlar.
Kısa bir süre sonra mitingin sıcaklığına bir ucundan giriliyor. Bir işyeri temsilcisi otobüsteki işçilere sesleniyor: Arkadaşlar, miting boyunca bana bağlı hareket edeceksiniz. Endişe edecek bir durum yok. Ankaraya girdiğimizde ajitasyonlu sloganlarımızla, sıcak ve coşkulu bir biçimde TEKEL işçisi arkadaşlarımıza destek vereceğiz. TEKEL işçilerine AKP Hükümeti tarafından dayatılan 4-c uygulaması hakkında da bilgi veren işyeri temsilcisi, bu mitingle hükümete güçlü bir mesaj vermenin önemine vurgu yapıyor. Bu arada, gazetemizin karikatüristi Sefer Selvinin 4-c uygulamasını C 4e benzeten karikatürünün de, işçilerin beğenisiyle karşılandığını, aralarında bu konuda yapılan esprilerden anlıyoruz. İşçiler konuşma bittikten sonra, Yaşasın sınıf dayanışması, Ölmek var, dönmek yok, TEKEL işçisi yalnız değildir sloganları atıyorlar.
Ve türküler başlıyor. Özellikle otobüsün arka tarafındaki örgütçü işçiler söyledikleri türküler ve attıkları sloganlarla otobüsle bulunan işçileri havaya sokuyorlar. Hrant Dinkin çok sevdiği bilinen Sarı gelin de söylenen türküler arasında. Mola verildiğinde, farklı bölgelerden gelen ve böylesi miting zamanlarında birbirini gören işçiler hasret gideriyorlar.
Ankaraya geldiğimizde hava durumuna karşı bir tedbir olarak işçilere yağmurluk dağıtılıyor. Araçlardan iner inmez, üzerinde sloganlar yazılı önlükler giyiliyor ve pankartlar çıkarılarak kortej oluşturulmaya başlanıyor.
Türk-İşe bağlı sendikalar arasında Tes-İş ile Yol-İş yoğun katılımlarıyla dikkati çekiyor. Belediye-İş de zayıf değil.
Ankara tren garının önünde toplanan işçiler arasında en dikkati çeken özelliklerden birisi yaygınlık. Erzurum, Sivas, Samsun, Diyarbakır, Trakya, İstanbul, Aydın gibi farklı bölgelere ait illerin adının yazılı olduğu sendika şubelerinin pankartlarıyla kortej oluşturan işçilere rastlıyoruz.
Türk-İşin ses aracının üzerinden, Türk-İşin 500 otobüsle Ankaraya geldiğinin duyurusu yapılıyor. Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucaka katılım hakkındaki görüşünü soruyoruz, Biz Türk-İş olarak sadece İstanbuldan 180 otobüs geldik. Mitinge DİSK ve KESK ile sivil toplum örgütleri de destek veriyor. Bu eylem sendikaları aşıp halka mal olmuştur diyor. Miting alanına yürürken bir işçi ile sohbet ediyoruz. Türk Harb-İş Kayseri Şubesine üye olan Nizamettin Gökduman, Bugüne kadar böyle mitingler sonucunda hükümetler değişti. Bu mitingin de böyle bir sonucu olabilir değerlendirmesi yapıyor. İşyeri temsilciliği görevi de yapmış deneyimli bir işçi olan Yol-İş İstanbul 1 Nolu Şube üyesi Hamdi Gökdeniz de, işçilerin katılımı ve hükümete karşı ortaya koyduğu tepkiye dikkat çekerken, bundan sonrasının önemli olduğuna da özel bir vurgu yapıyor. Konfederasyon yönetimlerinin bu mitingi, Ankara mitinglerinin tipik bir gerçeği olan deşarj olma, hava boşaltmaya dönüştürmemesi için arkasının bir genel eylemle getirilmesi gerektiğine dikkati çekiyor Gökdeniz.
Sıhhiyedeki miting alanında Türk-İş Başkanı Kumlu konuşurken, işçilerin yoğun olarak Genel grev, genel direniş sloganı atmış olması da işçilerin, konfederasyonlarından kendi kararlılıklarına uygun bir kararlılık beklediklerinin açık bir göstergesiydi.
On binlerce işçinin katıldığı ve bunun yanında siyasi parti ve gruplarca da katılarak destek verilen miting hükümete karşı önemli bir mesaj veriyor.
Ve işçilerin, üç saat denildiği halde bazı yerlerde bir saat iş bırakılmasından tutun da, bazı şubeler de mitinge katılım için işçilerin bilgilendirilmediğine kadar, bu süreci ciddi biçimde takibe aldığını da söyleyebiliriz.
AKP Hükümeti nasıl ki, TEKEL işçilerinin, bir sınıf dayanışmasıyla desteklenen eylemleri karşısında taviz verirse, bundan sonraki ekonomik politikalarını hayata geçirmekte zorlanacağını düşünüyor ve kendi sermaye yanlısı programının arkasında sımsıkı duruyorsa, işçiler de TEKEL işçilerinin eyleminin zaferle değil de, yenilgiyle sonuçlanması halinde, bunun kendilerine karşı saldırıları cesaretlendireceğinin farkındalar.
İşçiler, Ankaradan başarılı bir sınıf dayanışması örneği göstermiş olmanın coşkusu ve özgüveni ile ayrılıyorlar.
Fatih Polat