19 Ocak 2010 00:00
ALBATROS
Cumartesi günü İstiklal Caddesindeydik; Hrantı seven, özleyen ve aramızda olmayışını hâlâ kabullenemeyen dostları olarak
Cumartesi günü İstiklal Caddesindeydik; Hrantı seven, özleyen ve aramızda olmayışını hâlâ kabullenemeyen dostları olarak
Aşağıda metni olan çağrıyı, caddede, aşağıdan yukarı doğru gelen insan nehrinde dağıtırken; bir yandan acaba akıntıya kürek mi çekiyoruz diye düşünürken, bir yandan da Hrantın bu ülkeye ne kadar güvendiğini düşünüyordum. Biz farklı mıydık sanki?
Bu kadarı olmaz! Bu kadarını da yapamazlar, diye düşünüyorduk. 40 yıldır, her darbenin etkisini etinde kemiğinde hissetmiş olan bizler bile, son dönemde ifşa olunan planlar karşısında şaşkınlık içindeyiz. Çürümenin, cinayet özgürlüğünün aldığı boyut karşısında tüm toplum dehşet içinde olmalı aslında.
Mozaiğin parçaları birleşti. 1915, 1925, 1930, 1938, 1945, 1955, 1964, 1974, 1978 ve 1980, 1991-95 bir aygıtın tutarlı işleyişinden başka neydi ki?.. Kürt illerinde olanları on yıllarca kimse görmek, duymak, konuşmak istemedi. Bir daha asla demeden tarihin tekerrürünü önlemek mümkün değil. Kafes planları ile soğukkanlı bir hunharlık ile farklı dine ve dile sahip diye insanların hedef alınışını, peş peşe gelen cinayetleri, nefret söylemlerini, linçleri ne kadar soğukkanlı bir biçimde planlayan insanların; herkesin güvenmek, bir yerde de çatısı altına sığınmak istediği devlet içinde yapılandığını görünce, on yıllardır bu gerçekleri toplumumuza anlatmaya çalışan biz insan hakları savucuları bile hayretler içinde kalıyorsak, siz gerisini hesap edin.
Hrant da, saygıdeğer barış insanı Patrik Barthelameos gibi Buradayız, gitmeyeceğiz demişti sonunda. Her şeye, önsezilerine karşın, bu ülkeye güvenmeyi tercih etmişti. Ve onun öldürülüşüne izin verilmesi ile ona atılan kurşun geri sekti ve insanlık dışı, ittihat artığı rejimi de vurdu. Maske indi, kan emiciliğin iğrenç yüzünü ifşa ederek. Masumun kanı, aslında sistemin ana dayanağını altından çekti. Arınma sürecini dayattı.
Hrant masumdu, çünkü bu ülkeye inanıyor ve güveniyordu. Onca acı deneyime karşın... Ve atalarının yolundan yürüyerek, o, son kurban oldu. Büyük Felaketin son kurbanı Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz.
***
ÜÇ YIL OLDU / KOVUN DİYENE İLİŞİLMEDİ / VURUN DİYENE İLİŞİLMEDİ / KATİLİ KAHRAMAN YAPTILAR / YAPANA İLİŞİLMEDİ / HÂLÂ GÖREV BAŞINDALAR / EMİR VERİYORLAR, MANŞET YAPIYORLAR / AYIBI ÖRTMEYE DEVLET SEFERBER / MAHKEME ÖNÜNDE BİRKAÇ ÇAPULCU / GÜYA NAMUS DAVASI / NAMUS ORTADA KALDI / VİCDANI ADALET TEMİZLER / ADALET ORTADA KALDI / BİZ VAZGEÇMEYECEĞİZ / ADALETİN PEŞİNDEYİZ / 19 0CAKTA YİNE O SAATTE / ONU ÖLDÜRDÜKLERİ YERDE
KATİLİ TANIYORUZ ADALET İSTİYORUZ
Hrant Dink katledileli üç yıl oldu ve onu öldürtenler hâlâ elini kolunu sallayarak dolaşıyor.
Ayak işlerini gördürdükleri üç-beş adamı mahkemenin önüne attılar. Görevlilerinin doğru dürüst soruşturulmasını önlemek için devlet valisiyle, komutanıyla, siyasetçisiyle, yargıcı ve savcısıyla seferber oldu. Attıkları manşetlerle cinayete zemin hazırlayanlar, pişman olacakları yerde pişkin pişkin görevlerini sürdürdü. Cinayete yol açan veya göz yumanlar; katilleri yetiştiren, onlara resmi görevler verenler, katili bayrağın önüne koyup kahramanlık görüntüleri çeken ve dağıtanlar... Hepsi korundu, kollandı ve hepsi hâlâ devlet görevlisi.
Hrant için adaleti çok gören devlet onlara yeni rütbeler, terfiler bile verebilir.
Bütün bunlara bakarak soralım:
Hrantın katili kimdir?
Ve cevap verelim:
Hrantı kolektif bir resmi irade öldürdü.
Bu iradenin sahipleri gaddar, korkak ve hilebazdır. Ortaya çıkamaz, kendilerini gösteremezler. Derin devletin dehlizlerinde ele geçirilen Kafes planını hatırlayın. Hrantın katledilmesinden operasyon diye söz edildiğini hatırlayın. Onlar bizi de; Hrantın arkadaşlarını, sevenlerini, adalet arayanları da kendi karanlıklarına çekmeye çalışıyorlar. Mahkemelerin tozlu dosyaları arasında tıknefes olalım, duruşmalara gidip gelmekten usanalım, adalet aramaktan umudu keselim istiyorlar. Kesmeyeceğiz. Kesemeyiz!..
Çünkü Hrant Dink cinayetinin arkasındaki devlet eli, tereddüde yer vermeyecek şekilde yargı önüne çıkarılmadıkça; katillere yardım eden, göz yuman, raporları hasıraltı eden, katile kahraman muamelesi yapan polis amirlerinden, jandarma komutanlarından, valilerden, soruşturmaları engelleyen yargı üyelerinden hesap sorulmadıkça; hiçbirimizin geleceğinin güvence altında olmadığını biliyoruz.
Hrant bize her şeyden önce onurlu bir kardeşlik ideali bıraktı.
Onurlu ve güvenli bir kardeşlik için,
Hrant için adalet için,
19 Ocakta onun öldürüldüğü yerde buluşacağız.
Adaletin, kardeşliğin hüküm sürdüğü
onurlu bir hayat istiyorsanız, bizimle olun!
19 OCAKTA HRANT İÇİN ADALET İÇİN / 14.30 - Agos gazetesi önü
RAGIP ZARAKOLU