19 Ocak 2010 00:00

Turabdin Süryanileri Diyarbakır’da

DİYARBAKIR Sanat Merkezi, 2010 yılının ilk sergisini Hüsamettin Bahçe’nin “Turabdin Süryanileri” başlıklı fotoğraf sergisi ile gerçekleştirdi.

Paylaş

DİYARBAKIR Sanat Merkezi, 2010 yılının ilk sergisini Hüsamettin Bahçe’nin “Turabdin Süryanileri” başlıklı fotoğraf sergisi ile gerçekleştirdi. Yaklaşık 150 kişinin katıldığı serginin açılışına, fotoğraf çalışmalarına konu olan Süryani cemaatinin yanı sıra Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ve çok sayıda kitle örgütü ve kültür sanat kurumu temsilcileri de katıldı. Açılış öncesinde Şırnak Üniversitesi Din Felsefesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Nesim Doru ve Dicle Üniversitesi Antropoloji Bölüm Başkanı Abdurrahim Özmen’in konuşmacı olarak yer aldığı bir söyleşi gerçekleştirildi. “Turabdin Süryanileri Üzerine” başlığında gerçekleştirilen söyleşide Süryanilerin hem tarihteki yerleri hem de gündelik ve geleneksel yaşamdaki yerleri tartışıldı. Söyleşinin ardından gerçekleştirilen açılışta, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir Süryani cemaati ileri gelenleri ile sergiyi gezdi.
TURABDİN HAFIZASINI YİTİRİYOR
İlginin büyük olduğu sergi, Süryanilerin geleneksel ve kültürel değerlerinin yanı sıra gündelik yaşamlarını da konu alıyor. Çok sayıda fotoğraf çalışmasının yer aldığı sergi, bir bütün olarak Süryanilerin sıkışma, sindirme, hapsetme, gözetme kavramları içinde yaşadıklarını ortaya koyuyor. Söyleşide Abdurrahim Özmen’in belirttiği gibi “Süryaniler bir müzelik nesne olarak” algılanıyor. Özmen karikatür krizi sırasında Midyat’ta Sünni Müslümanların atlara binerek kılıç kuşanarak sarıklarıyla Süryanilere saldırdığını ve bunun basında yer almadığını dile getirdi. Başka bir Süryani yaşlısı da, Avrupa’ya göç edenler için, “Çocuklarının gelecekleri için gittiler ama kaybettiler” diyor. Süryaniler, Avrupa’da Müslüman olarak dışlanırken, Türkiye’de, kendi topraklarında da “gavur” olarak algılanıyor.
Süryani dinsel hayatında önemli bir yere sahip olan monastisizmin ilk mekanı olması nedeniyle Süryaniler için kutsal bir özelliğe de sahip olan Tur Abdin. büyük nüfus değişikliklerine sahne olmasına rağmen, yine de günümüzde Türkiye’de en çok Süryani nüfus barındıran bölge durumunda. Aynı zamanda Süryaniler için büyük önem teşkil eden Manastır ve Kiliseler de yine burada bulunuyor.
İSTAYFO KONUŞUYOR
Bağ bozumunda gelen İstayfo isimli genç, birazdan üzümleri ezecek, bir yorgunluk çayı içecek tüm ailesiyle. Akşam olduğunda ineklerini sağacak belki de. Günlerden Paskalya’nın ilk pazartesi olduğunda, Nisane Teyze o gün, mezarları ziyaret edecek. Ama fotoğraflarda anlaşıldığı kadarıyla garip bir yalnızlık kendisini hissettiriyor. İnce bir ürküntü, biraz güvensizlik belki de… Özellikle Avrupa’dan köylerine birkaç günlüğüne gezmeye gelen gençlerde bu duyguyu yüzlerde görmek mümkün. Bunun nedenlerini kendisiyle ayak üstü sohbet ettiğimiz İstayfo’ya soruyoruz; “bilemiyorum” diyor, cümlelerinde dile getirdiği birkaç sözcük aslında her şeyi özetliyor. “Göç” diyor, “Kimse kalmadı” diyor ve ekliyor” Herkes kendi doğduğu yerde mutludur. Şimdi insanlar rahat olsalar da doğduğu yer başkadır.”
Özmen, azınlıklar şahsında Turabdin Süryanileri’nin de “ misafir” olarak algılandıklarını ve kendilerini hep istenmeyen insanlar olarak hissettiklerine dikkat çekiyor. Oysa tarih boyunca Süryaniler, Nesim Doru’nun dile getirdiği gibi uygarlık tarihine hem kültürel hem de dil açıdan büyük katkıları olmuştu. Vaktiyle birçok uygarlığı etkileyen değiştiren’Arami’ydiler. Dili, nüfusu, kimliği ve kültürleriyle bu toprakların ortaklarından olmalarına rağmen şimdi soyları tükenen varlıklar gibi araştırma nesnesi olarak görülüyor.
İNWADO KÖYÜNDE SON SAHNELER
Hüsamettin Bahçe, bu fotoğraf sergisini hazırlarken, hem Süryanilerin hikayelerine tanık oluyor hem de bölgedeki Süryanilerin günümüze kadar nasıl yok edildiğinin fotoğrafını sunuyor. Örneğin bir zamanlar İnwardo köyünde 400 Süryani yaşarmış, şimdi 10 Süryani 25 Kürt yaşıyor. Yine Mardin Ömerli’de Süryanilerde demircilik yapan Akdemir ailesi kalmış, onların nüfusu ise sadece sekiz. Demirci Daniel Akdemir, demirciliği, ata geleneğini bırakmayı düşünüyor. Oysa Daniel, demirdeki tılsımı bu coğrafyadan, bu topraklardan alıyordu.
Turabdin Süryanileri, bugün neredeyse meçhule durmuş dilleri, kültürleri inançlarıyla hâlâ ayakta durmaya çalışıyor. Hüsamettin Bahçe’nin yakaladığı her kare, onların diline, dini hayatına, geleneklerine, dahası, tanrılarına, doğasına, toprağına, hatta mutfağına, bahçesine, çiçeklerine, ruhlarına kadar iniyor…
Sergi 28 Şubat’a kadar Diyarbakır Sanat Merkezi Sergi Salonu’nda görülebilir.
(Diyarbakır/EVRENSEL)

HÜSAMETTİN BAHÇE KİMDİR

2000 yılında İnönü Üniversitesi İ.İ.B.F İşletme Bölümü’nden mezun oldu. 1998 yılında fotoğrafa başladı. 2003 yılında göçer Kürtler’in yaylalardaki günlük hayatını ele alan Koçer’ler röportajını gerçekleştirdi. 2005 yılında NarPhotos Fotoğraf Ajansı’nın düzenlediği Belgesel Fotoğraf Atölyesi’nin ardından aynı ajansa katıldı.
2006 yılında çoğunlukla Irak’ın Federal Kürdistan Bölgesinde yaşayan Êzîdî toplumunu anlatan röportajı gerçekleştirdi.
Halen Diyarbakır’da yaşıyor Dicle Fırat Kültür Sanat Merkezi bünyesinde ve Diyarbakır Fotoğraf Amatörleri Kulübü’nde çalışmalarını sürdürüyor.
ÖNCEKİ HABER

Agirê Jiyan’dan Tatlıses’e ‘çalıntı eser’ davası

SONRAKİ HABER

Avatar, ödüllenmeye başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...