20 Ocak 2010 00:00

İZLENİM

Önce analar, babalar, yarlar gibi ağladı yağmur. Sonra evlatlar gibi indi kar. Beyaz.

Paylaş

Önce analar, babalar, yarlar gibi ağladı yağmur. Sonra evlatlar gibi indi kar. Beyaz. Toprağa. Kara. Nereye bu gidiş? Nereye bu geliş? Bu sakin yürüyüş?
Hrant’ın arkadaşları, yoldaşları, hemşehrileri geliyorlar, geldiler yine o kaldırıma, böyle kanlı bir tarihte nerede doğdukları, nerede biriktikleri meçhul. Doğum yerleri: Dünya. Ebeleri: İnsanlık kültürü. Onuru.
Nasıl zarif herkes, hepsi, nasıl zarifiz hepimiz, nasıl incelikli bu kabalığın, bu acımasızlığın ortasında. Nasıl da böyleyiz.
Uyandırmaktan korktuğumuzdan değil şu uyuyan, bekleyen şiddeti. Bundan değil bu zarafet, bu özen her sözde, her harekette. Bundan hiç korkmuyoruz. Artık. Sloganlarımız yırtıyor hançerelerimizi. Bu dikkat birbirimize. Bu özen, bu zarafet birimiz kırılır diye. Birimizden biri. Öyle çok kırıldık ki çünkü. Bize bunu öğretti Hrant. Öğretmişti. Hatırlatmıştı. Bir aile olduğumuzu. Bugün burada, bu kaldırımda, onun anısıyla bir aileyiz yine. Selamlaşmalarımız, ayak üstü hal hatır sormalarımız, sigara verişlerimiz birbirimize, hepsi beyaz kar taneleri gibi sakin yerleşiyor ilişkilerimizin, tanışıklıklarımızın, dostluklarımızın, ortak belleğimizin haznesine.
Biz bir aileyiz bugün burada. Bir gerçek. Bir ülkenin gerçeği. Bu ülkenin. Resmi tarihin yalanlarının, devlet sırlarının, ideolojik manipülasyonların, günübirlik propagandaların, açık ve gizli şiddetin gerdiği perde yırtıldığında bizim gerçeğimiz olacak görünen. Ayyuka çıkacak Türkiye Halkları’nın gerçeği. Hrant’ın her anması bu gerçeğin, bu tarihsel gerçeğin inadı, kararlılığıdır aynı zamanda.
“Hrant için, adalet için” diye haykırıyoruz ya bu kaldırımda her sene, sonra mahkeme kapılarında, gerçeği istiyoruz da ondan. Hrant için, adalet için gerçeği istiyoruz. Çünkü inanıyoruz ki saklananların, gizlenenlerin hepsi ortaya döküldüğünde başkaları da anlayacak artık bu onların gerçekleriyle, gerçekte yaptıklarıyla olunamayacağını, olamayacağını. Bu kabalık bu ülkedeki, şiddete, lince katılımdaki bu heves ancak gerçekle kırılır. Ve bir ülke kendine başka bir gerçek ister o zaman. O zaman da biz burada, bu aynı kaldırımda olacağız. Zarafetle karşılayacağız gelenleri. Biz burada bu ülkenin, bu ülkenin halklarının gerçekliğiyiz. Gerçeğin zarif inatçıları.
AHMET TULGAR
ÖNCEKİ HABER

BAŞYAZI

SONRAKİ HABER

BU DAVA NE ZAMAN BASLAYACAK?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa