21 Ocak 2010 00:00
Vatandaş ne yapsın?
Bu sözler, İstanbul Arnavutköye bağlı Taşoluktaki gecekondusu yıkılan Fevzi Marala ait.
Bu sözler, İstanbul Arnavutköye bağlı Taşoluktaki gecekondusu yıkılan Fevzi Marala ait.
Emekçinin, yoksulun evini başına yıkmakta kararlı olan belediyelerin son mağdurlarından biri. Başına gelmeyen kalmamış son iki ay içinde Maralın. 4 aydır çamur içinde yaşıyor 7 çocuğuyla birlikte...
HEM YIKIM HEM SALDIRI
Tapulu gecekondusu savaş görüntüleri eşliğinde yıkılan Maral, yaşadıklarına isyan ediyor. Hemen yanı başlarında bulunan TOKİ evlerine, Tankçılar Kooperatifine, Samanyolu evlerine dokunulmadığını, ancak kendi gecekondusunun yıkıldığını söylüyor öfkeyle. Bunu rüşvet vermemiş olmasına bağlıyor. Üstelik bir de yıkım masrafları için 3 bin 200 TL istenmiş. Maral, atılan gaz bombalarını ve plastik mermileri hâlâ sakladığını anlatıyor.
3 AYLIK ÇOCUĞA GAZ BOMBASI
Yıkımın sanki bir düşmana saldırır gibi gaz, sis bombaları ve plastik mermiler eşliğinde yapıldığını söyleyen Maral, 3 aylık çocuğu ve eşi içerideyken içeri bombalar ve mermiler atıldığını ve eşinin yaralandığını anlatıyor.
Emniyet güçleri, sis bombaları, gaz bombalarıyla evimizi yıktılar diyen Maral, daha önce de yıkım gördüğünü ama böylesine ilk kez tanık olduğunu söyledi. Haraççıda ya da Taşolukun birçok yerinde yıkım yapılmaya gelindiğinde sadece evin bir duvarını yıkıp çekip gidiyorlar. Ama benim evimin hali ortada. Bir duvar bile bırakmadılar diye konuşan Maral, İçeri gaz bombası ve plastik mermi attıklarında biz evin içindeydik diyor. Maral, şöyle sürdürüyor başlarına geleni anlatmayı: İçeride 3 aylık çocuğum vardı. 10 tane plastik mermi eşime isabet etti. Adli Tıp Kurumundan eşim rapor aldı.
Bu sırada Maralın ortanca kızı evden çıkarak, Bize coplarla saldırdılar, arkadan bir tanesi de mermi attı diyerek, babasının söylediklerini destekliyor.
PARASI OLAN EVİNİ YAPIYOR
Tapularını ve emlak vergi beyannamesini gösteren Fevzi Maral, Parası olan evini yapıyor. Parası olana özel tapu da veriliyor, özel ifraz da veriliyor. Buralarını birilerine peşkeş çekecekler dedi.
Biz konuşurken çocukları çıkıyor evden. Onlara bakarak daha da kızıyor kendisine ve devlete. Fevzi Maral, çocuklarını göstererek, birisinin 2. sınıfa, ikisinin 5. sınıfa, diğerinin de 8. sınıfa gitmesi gerektiğini anlatıyor. Çocuklarımın okula gitmesini istiyorum. Ben okumadım ve benim gibi yaşamalarını istemiyorum. Çocuklarımın sonunun ne olacağını bilmiyorum diye konuşan Maral, Çocuklarım mağdur. Kaymakamlığa müracaat ettim. Kaymakamdan çocuklarımı yatılı okullara almalarını istedim. Bana mazeret olarak ranzamız yok dediler dedi.
NE GELEN VAR NE SORAN
Maral, devlet yetkililerinin kendisini arayıp sormamasından da şikayetçi. Gelip ne yiyorsun ne içiyorsun diye soran olmadı diyen Maral, şöyle sürdürüyor sözlerini: Seçimlerde her akşam kapımı çalıp kömür yardımı yapıyorlardı. Şimdi soğuk, üşüyoruz, kömürüm yok, bana kömür vermeleri için gittim. Sürekli Tamam geleceğiz deyip beni oyalıyorlar. Zaten bir ay sonra kış bitiyor. AKPli olan, ak sakallı, 5 katlı binası olanlara veriyorlar. Ben AKPli olmadığım için bana vermiyorlar; ben öyle düşünüyorum dedi.
YETİMİN HAKKINI KENDİLERİ YİYOR
Maral, evi yıkıldıktan sonra tüm yetkili yerleri dolaşmış derdine çare bulmak için. 6-7 defa belediye başkanına gittim, kendi kayıtlarında da var ama benimle görüşmek istemedi ya da görüştürmediler. Başkan yardımcı ile görüştüm diye konuşan Maral, kendisiyle dalga geçer gibi Git kirada otur yanıtının verildiğini söylüyor.
Maral, her geçen gün artan borçlarıyla nasıl başa çıkacağını kara kara düşünüyor. Yetimin hakkını kimseye yedirmiyorlar, çünkü kendileri yiyor diye konuşan Maral, En büyük çocuğum 18 yaşında, sara hastası. Birilerinin 18-20 yaşında çocuklarının gemicikleri var. Birileri 800 milyara kendilerine özel yatlar, makam araçları alıyor, ceylan derisi koltuklarda oturuyorlar diyerek tamamlıyor sözlerini. (İstanbul/EVRENSEL)
KURU EKMEK BULAMIYORUZ
Söyleşimiz sırasında tek kelime söylemeden eşini dinledi Perinaz Maral. Dayanamayıp o da konuşmaya başlıyor: Bir şey kalmadı elimizde. 7 çocuğumla dışarıda kaldım. Ben ne yapayım? Kuru ekmek bulamıyoruz. Ne su ne yiyecek var. Mecburum, tapulu yerim var, burayı bırakıp nereye gideceğim?.
Eşinin sözünün bitmesi üzerine Fevzi Maral başlıyor: Bize yaptıklarını yaptılar, daha ne yapacaklar? Kar da yağsa burada kalacağım, yağmur da yağsa buradayım. Zaten çamur içindeyiz, bu çileyi çekiyorum.
İlhan Kaplan - Murat Güçlü