25 Ocak 2010 00:00

EVRİM/DEVRİM

Eskiden Aydınlık gazetesi ya da dergisi yayınlardı böyle “içeriden” haberleri. Öznelerin devlet kademelerinden “görevliler” olduğu bilgiler, onun aracılığıyla sızdırılırdı.

Paylaş

Eskiden Aydınlık gazetesi ya da dergisi yayınlardı böyle “içeriden” haberleri. Öznelerin devlet kademelerinden “görevliler” olduğu bilgiler, onun aracılığıyla sızdırılırdı. Bazı büyük gazetelerin belirli muhabirleri de vardı, askeri ve sivil bürokrasiden kendisine haber sızdırılan. Şimdi Taraf gazetesi var bir süredir. “En içeriden” gelişmeleri, olguları haberleştiriyor. Ancak üç-beş kişinin bilebileceklerini... Son olay, bu açıdan Taraf için “leblebi-çekirdek” sayılır. İstanbul Emekli Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın “darbe” hazırlamış ve uygulamaya koymuş olduğundan haberdar olanlar, “seminer” denilen olayın katılımcıları, yüzden fazla üst rütbeli subay. Taraf, tabii ki bu kadar çok sayıda kişinin bildiğini kolaylıkla bulup çıkarıp haberleştirecektir! Nitekim beş bin sayfalık dokümanı ortaya koyuvermiş, üstelik kolluk kuvvetlerinin ele geçiremediği kanıtları CD’ler halinde savcıya da iletmiştir.
Başarılı bir gazetecilik örneği midir? Eskiden de Aydınlık için bu soru sorulurdu. Bugün başyazarı ve sair yöneticileri, neredeyse tümüyle Ergenekon davasından yargılanıyorlar. Ve Organize Suçlar biriminin başındaki emniyet eski müdürü sorgusundan sonra tahliye edilirken, bu baylar içeride tutulmaya devam ediyorlar.
Eskiden Aydınlık’ın yayınladığı sansasyonel haberlere nasıl ulaştığını bilenler biliyordu, ama bugün herkes anlamış bulunuyor. Bir “taraf”tandı ve o “taraf”, sıradan muhabirlerin erişme olanağı bulunmayan “haberleri”, ister psikolojik savaş” ister “dezenformasyon” densin, isterse başka bir ad takılsın, gerekli gördükçe bu yayın aracılığıyla yazar/yazdırırdı.
Şimdi benzer şey oluyor. Tek fark, “taraf”ın ve yayının adının değişmesinde. Eskiden askeri yönlü bilgilendirme önem taşırdı. Türkiye bayağı değişti, artık darbe karşıtı bilgiler önem taşıyor ve sızıyor ya da sızdırılıyor. On yıllardır “en güvenilir kurum” sayılan ordu, tabii ki Genelkurmay, görülüyor ki kendi güvenliğini sağlayamıyor. Sonra, “Aman yıpratmayalım” deniyor! Eskinin güveniyle yapılan gümbür gümbür bir açıklamanın iki-üç gün sonra tersinin ortaya çıkması yıpratmaz mı? Artık güvenilirliğin fazla yitirilmemesi için temkinlilik çıkar yol sayılıyor. Çare yok! Eski koruyucu zırh kalmadı ya da delik deşik... En mahrem bilgiler sızıveriyor. En mahrem yerler aranıyor. “İçeriden” sızıyor, eskisi gibi. “Islak imza”yı bir “köstebek” gönderiyor, ardı sıra başka bilgiler de yolluyor. Beş bin sayfalık “darbe hazırlığı” başka nereden sızabilir, “içeriden” sızmasa?
Aydınlık sızdırmaları, alışıldıktı. Gladio ya da kontrgerilla, alıştığımız askerin ağırlığı koşullarında, bu cenahtan gelirdi. Zaten devletin kirli ve gizli işlerinin, düzenlendiği organlar kaynaklı olduğu bilinir, tahmin edilirdi. Peki şimdi?.. Pek demokrat olan ve durmaksızın demokrasi savunması yapan, “demokrat” olduğu için AKP’yi övüp destekleyen “Taraf”, nereden buluyor bu haberleri? Şimdi zamanın kontrgerillasının bile mahremiyetine kim girebilir dersiniz? Ordu komutanlarını kim dinleyebilir? “Ortam dinlemesi” bu kadar mı ayağa düştü? En azından ciddi bir örgütlenme gerektir bu işleri yapabilmek için. Ve olanak... Ve üstelik ordunun güvenliğini aşacak yetenek... Sadece “içeriden” bir “köstebek” de yetmez. “İçeride” bir örgüt ya da “içeri”yi avcunun içi gibi bilen, ondan büyük bir örgüt! Bunu bir gazetenin tek başına yapabileceği düşünülemez. Aydınlık da kendi başına yapmamıştı!
Kim yapabilir? Yerli mi yabancı mı?
Peki; Aydınlık, JİTEM kurucusu Cem Ersever’in hatıratını yayınlamıştı, kötü mü olmuştu? Yönlendirmeler elenince, tabii elenebilirse, neden kötü olsundu? Başkasının, “karşı taraf”ın avcuna düşülmekten kaçınılabildiği, enformasyonla dezenformasyonun ayırt edilebildiği durumda, iyiydi hatta. Şimdi de öyle. Darbe içerikli haberlerin sızması, “AKP demokratizmi” övgüsünden kaçınılabildiği durumda, kötü değildir.
MUSTAFA YALÇINER
ÖNCEKİ HABER

GEREKÇE ALEVİ OLMASI MI?

SONRAKİ HABER

BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN TEKEL İŞÇİLERİNE SON SÖZ: Provokatörler, çalışmayana para yok!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...