25 Ocak 2010 00:00

Zorla ya da emirle kitap okutulmaz

Eğitim Sen’in düzenlediği uluslararası katılımlı ‘Okuma Kültürü-Sorunlar ve Çözüm Yolları Sempozyumu’, Zübeyde Hanım Öğretmenevi’nde önceki gün başladı.

Paylaş

Eğitim Sen’in düzenlediği uluslararası katılımlı ‘Okuma Kültürü-Sorunlar ve Çözüm Yolları Sempozyumu’, Zübeyde Hanım Öğretmenevi’nde önceki gün başladı. Yapılan konuşmalarda, kitabın emrederek, baskı kurarak okutulamayacağına dikkat çekildi.
NEYİ DEĞİL NASIL
Sempozyumun onur konuğu Vedat Türkali, kendisinin de bir öğretmen olduğunu vurgulayarak başladığı konuşmasında, çocuklara ve gençlere okuma kültürü verilirken baskı yapılmaması gerektiğini söyledi. Öğrencilere neleri okumaları gerektiğinin değil nasıl okumaları gerektiğinin söylenmesini isteyen Türkali, eleştirel, sorgulayıcı bir okuma kültürüne sahip okuyucuların, doğru kitaplara kendilerinin ulaşabileceğini belirtti. Eğitim Sen’in kendisine vermek istediği plaketi felsefe öğretmeni olan eşi Melih Pirhasan ile beraber almak isteyen Türkali, bir öğretmen olarak eşinin daha fazla sıkıntılara katlandığını belirtti.
KORKU ATMOSFERİ
Türkali’nin konuşmasından sonra gerçekleştirilen ilk oturumda konuşan Akif Coşkun, aydınlanma devriminin yaşanmamış olmasının ülkemizde okuma kültürünün gelişmemesinin başlıca nedenlerinden olduğunu söyledi. Ülkemize zaten çok geç gelmiş olan matbaanın bir yıl sonra kapatıldığına dikkat çeken Coşkun, Hasan Ali Yücel dönemindeki klasiklerin çevrilmesi ve Köy Enstitülerindeki uygulamalar bir kenara bırakılırsa, Cumhuriyet döneminde de devlet tarafından kitap etrafında bir korku atmosferi yaratıldığını söyledi. Kitabın hâlâ bir suç aleti olarak görüldüğünü belirten Coşkun, 2000-2005 yılları arasında 284 kitabın toplatıldığını belirtti.
Okuma kültürünün gelişmemesinde öğretmenlerin de üzerlerine düşeni tam olarak yapmadığını dile getiren Coşkun, öğretmenlerin muhalif duruşlarını yitirdiklerini, ders kitaplarındaki şiir katliamlarına bile seslerini çıkaramadıklarını söyledi. Okuma eyleminin tıpkı sevmek ve hayal kurmak gibi emir kipinden hoşlanmadığını belirten Coşkun, ‘oku’ diyerek kimseye kitap okutulamayacağını söyleyerek sözlerini tamamladı.
YÜZEYSEL OKUMA
Yusuf Çotuksöken ise yüzde 90 okuryazar oranımızla övünemeyeceğimizi, çünkü bunun işlevsel yansımasının bulunmadığını ifade etti. Okumayı yüzey ve eleştirel okuma olarak ikiye ayıran Çotuksöken, sadece öğrenme amaçlı yapılan düşünmeyi ve sorgulama sürecini içermeyen yüzeysel okumanın eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi geliştirmediğini; ülkemizdeki okumaların yüzde 90 oranında yüzeysel okuma kategorisine girdiğini söyledi.
Okuma eylemini toplumsal açıdan değerlendirmek gerektiğini belirten Bülent Yılmaz, okumanın sınıflara göre farklılıklar gösterdiğini ve sadece bireysel gelişim açısından değil toplumda demokrasinin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi açısından da çok önemli olduğunu dile getirdi.
Hollanda, İsveç ve Venezuela’dan da katılımcıların olduğu okuma kültürü sempozyumu, bildiri ve proje sunumlarıyla dün de devam etti.
(İstanbul/EVRENSEL)
ÖNCEKİ HABER

Öğrenciler soyuluyor

SONRAKİ HABER

Kadına yönelik görünmeyen şiddet; ekonomik şiddet

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa