27 Ocak 2010 00:00
ALBATROS
Cambridge. Norfolk Streetdeki CB2 Cafenin kitaplık olan bölümünde Türkiyeli dostlarla oturmuş, ülkedeki son gelişmeler üzerine sohbet ediyoruz.
Cambridge. Norfolk Streetdeki CB2 Cafenin kitaplık olan bölümünde Türkiyeli dostlarla oturmuş, ülkedeki son gelişmeler üzerine sohbet ediyoruz. 1985-95 üniversitelerindeki tutuklamalardan nasibini alanlardan dostlara da rastlıyorum. Parlamentoda YÖK Diktasına karşı pankart açmaktı suçları. Üniversitelerdeki bu 80 sonrası diri kalmayı başaran kuşak, sanki bir kanser uru gibi kazınmıştı acımasızca. Her 10 yılda bir gelen sürgün ve göç dalgaları
Ondan önce Cambridgein eski sokaklarında dostum Tünerle dolaşıyoruz. Burada ise Cambridge Üniversitesi 800. yılını kutluyor. O zamandan günümüze devam eden bir kurum. Binanın dış yanına asılı devasa bez pankartta, bir karikatüristin usta çizim ve renklendirmesi ile, VIII. Henrynin kurduğu bugüne dek devam eden Erkek Çocukları Korosu, Yitik Cennetin Ama Ozanı John Milton, Yere Çekildiğimizin Mucidi Newtonun, ve haşa huzurdan atalarımızın maymunlar olduğunun Evrim Kuramcısı Darwinin görüntüleri yer alıyor. İngilizler, kendilerini ve kraliyeti gırgıra almayı bilen bir halk. Nasıl Britanyalı Olunur başlıklı bir albüm dikkatimizi çekiyor, kitapçıda eşelenirken. Nasıl da dalga geçiyorlar kendi kendileri ile. Anlaşılan İngilizlikle dalga geçmeyi yasaklayan 301. maddeleri yok ceza kanunlarında. Allah bilir belki ceza yasaları da yoktur.
Serseri ruhlular. Ve zaman zaman isyankar. İngiliz egemenlerine az ter döktürmemişler.
19 yaşımda, Norwich kırsalında fasulye ve elma toplamıştım bir gençlik kampında, sonra da bir konserve fabrikasında kısa süreli işçilik. Ve parasıyla ver elini Londra ve Paris, otostopla. Trafalgar alanında Kapitalin 100. yıl mitingi. Ve bir valiz dolusu Marx, Engels, Lenin vb. ile dön geri 43 yıl sonra Üniversitenin o eşsiz çimlerinin yanından geçip, eski köprünün üstünden, kürek yarışlarının yapıldığı akar suya bakarken, bir yandan da kültür devrimini desteklemek için yürüyüş yapan konsolosluk mensupları ile İngiliz polisleri arasındaki itiş kakışı hatırlıyorum Londradaki. Sene 1967. Ve Nâzımın 19 Yaşım şiiri dilimde 68e bir yıl var
Birkaç gün önce, 19 Ocakta Birleşik Krallık Parlamentosunun, Avam ve Lordlar Kamarası çatısı altında, iki mebus ve bir baronesin himayesi altında Hrant Dinkin anısına düzenlenen Türkiyede Gerçekte Neler Oluyor ? başlıklı üç ayrı toplantı vardı. Toplantı Walesde bulunan, Temple of Peace (Barış Tapınağı) adlı sivil toplum kuruluşu çatısı altındaki Hrant Dink Society tarafından düzenlenmişti.
Galler Ülkesinde, İskoçyada devletsiz olan, kimilerinin 4. Dünya dediği halkların yaşadığı sorunlara karşı farklı bir duyarlılık var. İngilizler bu mevzulara biraz cool takılırken. Cardiffde örneğin bir Ermeni Soykırımı anıtı var. O da saldırılardan nasibini alınca, insanlar ülkemizde ve diyasporamızdaki aşırı milliyetçi, bozkurt eğilimlerin farkına varıp, azınlıkların ve farklı halkların yaşadıkları acılı sorunlarla daha bir empati kurar oldular.
Tam bir Welsh olan öğretmen kökenli Çiftçi Eilian, güzel bir sunumla açtı peşinde onca ter döktüğü anma programını.
Türkiye nere, Galler Ülkesi Nere, Londra Nere, Cardiff nere
İnsanlar Hrant Dinkin onulmaz acısını hissedip, bölüşebiliyorlar
Dedim ya, İngilizler matrak millet, Parlamentonun önünde tek bir heykel var, o da İngiliz Devriminin babası, cumhuriyetçi, kralın kellesini alan Cromwellin. İşte Parlamentonun üstünlüğünün kanıtı sanki bu heykel. Sonrası kraliyet, İngilizler için matrak bir şey olduğu için devam ediyor. Bizde gündemden inmeyen düşünce özgürlüğü ise, 1600lü, 1700lü yılların tartışma konusu. Dışişleri Bakanı, 301 halloldu demiş soru yöneltenlere. O zaman Temel Demirer neden yargılanıyor, Ben milletime katil dedirtmem diyerek yargılayın ve mahkum edin talimatı ile bizzat bakanın? Orhan Miroğlu niçin mahkum oldu? Aynı günlerde siyasal hakları nasıl alındı elinden Anayasa Mahkemesi tarafından?.
Keyfi gözaltılara dur diyen Magna Carta desen, Allahın da unuttuğu eski tarihlerden, ta 1215te. Daha Osmanlı ufukta bile yok! TMYde yapılan son değişiklikler ile ondan önceki dönemlere dönülmedi mi?
Gazeteci Mehmet Yeşiltepe niçin 8 aydır tutuklu, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevinde, uydurma gerekçelerle? Histosefali hastalığı olmasına karşın, üstelik.
BEKSAV Kurucu Başkanı, bir yazarın cenazesinde yaptığı konuşmadan dolayı nasıl Sincan F Tipi Cezaevinde tutulabilir?
Gazeteci ve Çevirmen, Suzan Zengin niçin hâlâ Bakırköy Kadın Cezaevinde tutuklu? Ve daha niceleri Sosyalist ve Kürt Basını için çalışan.
Lordlar Kamarasındaki oturumu yöneten Lord Hilton, bana Muharrem Erbeyi tanıyor musun? diye soruyor. İHD Genel Başkan Yardımcısı, Diyarbakır İHD Başkanı, nasıl içeride olabilir, tabut görünümlü bir çatının altında? Bu ayrımcılık değil de ne? Erbey, Kürt kimliğiyle tutuklu, İHD Başkan Yardımcısı olarak. Ben, Türk kimliğimle serbestim, İHD Başkan Yardımcısı olarak. Demokratik halk oluşumlarının yüzlerce mensubu tutuklu.
Dünya küçük, kusura bakmayın ama, bunları dünya da kimseye anlatamazsınız.
RAGIP ZARAKOLU