29 Ocak 2010 00:00
BAŞYAZI
Dün, Alevi Çalıştayları serisinin sonuncusu yapıldı. Ama yine Alevilerin olmadığı, Sünni mezhebinden din-siyaset ilişkisi üstünden konuşanların...
Dün, Alevi Çalıştayları serisinin sonuncusu yapıldı. Ama yine Alevilerin olmadığı, Sünni mezhebinden din-siyaset ilişkisi üstünden konuşanların katıldığı ve çoğunluğunu laisizmi savunduğu bile tartışılır olanların oluşturduğu bir çalıştaydı dünkü yapılan.
Kimi Alevi dernekleri, bu kez de, çalıştayı ve hükümetin çalıştayları Alevisiz yapma tutumunu, elbette çalıştayların arkasındaki zihniyeti protesto ettiler. Bilindiği gibi bir önceki toplantıda da, Alevileri temsil eden örgütlerin temsilcileri değil ama Maraş katliamının bir numaralı sanığı olan Ökkeş Şendiller de, sorunun çözümünde görüşlerine başvurulmak üzere çalıştaya davet edilmişti.
Bilindiği gibi AKP Hükümeti, Kürt sorunundan sonra Alevilerin inanç özgürlüğüne dair taleplerini de açılımın içine almış, çalıştayları da açılımın bir adımı olarak kamuoyuna sunmuştu.
Ancak hükümetin Alevisiz çalıştaylarda ısrarından anlaşılmaktadır ki, AKP Hükümeti, Alevisiz bir Alevi açılımında kararlıdır. Ve öyle anlaşılmaktadır ki, Alevi açılımında da bundan sonraki adım, Kürt sorununda olduğu gibi, bir adım ileri iki adım geriye aşaması olacaktır.
Nitekim Haburdan giriş yapan bir grup PKKlinin gelmesi ve bu geliş sırasında yapılan sevinç gösterilerini sindiremeyen hükümet; gelişleri durdurduğu gibi, Kürtlere yönelik KCK operasyonlarını hızlandırmış, saldırısını DTPnin kapatılmasına kadar götürmüştü.
Önceki gün valiler toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen ve kendisinin açılımın koordinatörü olduğuna vurgu yapan İçişleri Bakanı Atalayın açılımla ilgi söyledikleri, yol kontrollerinin gevşetilmesi ve yayla yasaklarının gözden geçirilmesidir. Yani bu, hükümetin Kürt açılımında ne kadar irtifa kaybettiğini, basit asayiş önlemlerinin gevşetilmesinin bile açılıma bağlanarak, açılımın devam ettiğinin kanıtlanmak istenmesidir. Ama bakanın hem derbederliğini hem de çelişkisini gösteren ise açıklamasında; yol aramaları sırasında güvenlik görevlilerin vatandaşa kibar davranmalarını, onları tahrik etmemelerini isteyecekleri biçimindeki sözleridir. Sanki AKP yeni iktidar gelmiştir de kendilerinden önceki dönemden kalan bu uygulamaları kaldırmak, vatandaşı rahatlatmak istemektedir!
Oysa AKP sekiz yıldır iktidardadır ve vatandaşı rahatsız eden yayla yasakları, yol aramaları ve güvelik güçlerinin halka kötü, tahrik edici, onları insan yerine koymayan biçimde davranışları da sekiz yıldır sürmektedir.
Hadi yayla yasağı ve yol aramaları bir önlemdir ve bölgeye ve zamana göre gevşetilip sertleştirilebilir. Ama güvenlik güçlerinin vatandaşa iyi davranması uyarısı hangi gelişmelerle ilgilidir.
Sekiz yılıdır hükümet, basına yansıyan, vatandaşların meclise, mahkemelere kadar uzanan şikâyetlerini yeni mi duymuştur ki, güvenlik güçlerini şimdi uyaracaktır.
Bu uyarının yapılması için hangi koşullar değişmiştir?
Yoksa AKP Hükümeti, vatandaşa kötü davranmayı, terörle mücadelenin bir gereği olarak ve meşru mu kabul etmektedir ki, vatandaşı güvenlik güçlerinin iyi davranması gibi her koşulda ve her zaman hükümetlerin ısrar etmesi gereken bir konu açılıma bağlanıp, hükümetin Kürtlere bir lütfu olarak sunuyor?
Böyle değilse, AKP Hükümeti, sekiz yıldır, güvenlik güçlerinin vatandaşa kötü muamele etmeye devam etmesine neden izin vermiştir?
Söz konusu olan Kürt açılımı olduğunda öyle birkaç cümlelik açıklama bile sayısız soruyu gündeme getirmektedir. Çünkü büyük iddialarla ilan edilen açılım tıkandığı için, hükümet, bölgede havanın güneşli olmasını bile açılımın başarısı olarak sunacaktır.
Bu, Kürtsüz Kürt sorunu çözme politikasının sefaletidir.
Yarın aynı şeyi Alevisiz Alevi açılımında göreceğimizin işaretidir bu.
Alevi çalıştayı adı arkasında oynanan tiyatro da bunu gösteriyor.
İHSAN ÇARALAN