29 Ocak 2010 00:00

Nerenin zombisisin kardeş?

Zombi neden zombi olur? “Sahte rakıdan bence.” “Yok yok, ucuz kömürden insanlar zehirlendi.” Bugüne kadar çok zombi filmi yapıldı ama bu topraklarda yapılmamıştı.

Paylaş

Zombi neden zombi olur? “Sahte rakıdan bence.” “Yok yok, ucuz kömürden insanlar zehirlendi.” Bugüne kadar çok zombi filmi yapıldı ama bu topraklarda yapılmamıştı. İlk zombi filmimiz Ada’da yorumlar da böyle oldu işte.
Zombilik müessesesi, sinemada epey eskiye dayanıyor. Amerikan sinemasındaki birçok süper kahramanı, yaratığı uyarlayan Yeşilçam zombilere yine de yetişememiş, o yüzden ilk “zombi filmimiz” için 2010’u beklememiz gerekmiş. Sağlık olsun.
DÜĞÜN KAMERASI BU İŞE DE YARADI
Ada: Zombilerin Düğünü, el kamerasıyla çekilen, gençler arasında geçen ve zombi salgınından korunma teması üstüne odaklanan bir film. Buraya kadar ki kısmı sinemadan tanıdık. Ama mekan İstanbul’un sakin ve uzak parçası Büyükada, olay altın takmalı, halay çekmeli bir düğün, bunları sinemadan değil, yaşadıklarımızdan tanıdık. Bu ikisinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan film, her halükarda dikkat çekici.
Hikaye, beş kişilik bir arkadaş grubu ile başlıyor. Erhan, düğünü başından sonuna kaydetme göreviyle sürekli çekim yapan bir genç. Çekirdek ekipte henüz kavga etmiş bir çift, ayrılmış iki sevgili, kızlarla iletişim kurmak için çırpınan bir genç var. Olaylar seyrettikçe diğer kişileri de tanımaya başlıyoruz. Düğüne bir anda üstü başı yırtık ve kan içinde insanlar geliyor ve düğündekilere saldırmaya başlıyor. Sonrası, kaçma ve saklanma hikayesi. Bir grup uzun süre ormanda saklanmaya çalışıyor, olmayınca otele inip diğerleriyle buluşmaya çalışıyor. Bu arada ısırılanlar oluyor. Adanın yerlisi bir abinin evinde saklanıyorlar ama zombiler bir türlü durmuyor...
AMERİKAN ZOMBİLERİNİ DE BİLİRİZ
Sırrı Süreyya Önder’i her filmde sürpriz bir rolle görmekten hiçbir şikayetim yok. İçinde “kardaşım” olan her rolü oynayabiliyor ve kesinlikle sıcaklığını filmlere katmayı başarıyor. Ada’nın açılış sahnesindeki taksinin şoförü olarak da, şehrin kalabalıklığından şikayet edip topluca insanları azaltmaktan söz ediyor. Bu sözler, olacakların habercisi gibi.
Filmin yönetmenleri Talip Ertürk ile Murat Emir Eren, sinemayla ilişkileri sinema eleştirmenliği ile başlamış iki genç sinemacı. Murat Emir Eren, film boyunca kamerayı elinde tutan Erhan’ı canlandırıyor, onun için çok kısa bir süre görünüyor ama sesini film boyunca duyuyoruz. Özellikle onun anlatımları, Ada’nın en başarılı kısımlarından.
Türün meraklıları da yönetmenler kadar bilir mutlaka, zombi sineması deyince Amerikalı Yönetmen George Romero akla gelir. Romero’nun altı filmlik Yaşayan Ölüler serisi, özellikle de ilk filmi Yaşayan Ölülerin Gecesi (1968), hâlâ gerilim sinemasının köşe taşlarından biri olarak anılan siyah beyaz bir bağımsız filmdi. Film, türe birçok katkı yaptı ama en önemlisi, gösterime girdiği dönemin Amerika’sı düşünülünce, filmin Vietnam Savaşı’na birçok gönderme içermesi, onu en çok tartışmaya açan yanlarından biri olmuştu. Ölme ve öldürme kültürünün yaygınlığı ve “ölü gibi” yaşama hali, Vietnam Savaşı dönemi Amerika’sı ile zombi istilası arasında izleyiciye paralellikler kurdurmaya çalışıyordu.
YABANCILAŞMANIN ZOMBİCESİ
Bu fikrin izinden gidecek olursak, Ada: Zombilerin Düğünü’nün savaş kültürüyle değilse de, dönemin gençlik kültürüyle ilgili bir fotoğraf çektiği belli oluyor. Filmin başından itibaren, kamerayı elinde tutan Erhan, zaman zaman da bir belgesel anlatıcısı havasında bizim buraların düğünlerini, adayı, gençleri başlıyor anlatmaya. Kendini dışarıda tutarak, sanki bir doğa belgeseli anlatıyormuş gibi, uzaktan izlediği insanları anlatmasıyla, o insanların saldırılarından kaçmaya çalışması arasında sadece birkaç dakika var. Düğün gibi rollerin, oyunculukların daha da arttığı bir ortamdaki yabancılaşma ile zombilik hali arasında kendiliğinden kurulan bir paralellik var gibi.
Diyaloglar genel olarak epey başarılı, genç oyuncular da en çok o alanda sınıfı geçiyor. Bunda, yönetmenlerin yazarlıklarının ve gençlik jargonunu tutturmalarının payı büyük tabii. Sırrı Süreyya Önder gibi, kısa bir Cansel Elçin ve sonlarda bir abi olarak sahneye çıkan Taner Birsel’in katkıları da büyük.
Filmin sanki biraz daha fazlasını yapacakmış, söyleyecekmiş gibi hissettirdiği yerler yok değil. Biraz da onun için kısa kesmişler gibi duruyor. Ama sonuç olarak Talip ile Murat ilk filmlerinin altından başarıyla kalkmışlar. Buralardan da zombiler çıkıyor işte, sevinecek misiniz, siz bilirsiniz.
cagdas@evrensel.net

Ada: Zombilerin Düğünü
Yönetmenler: Talip Ertürk, Murat Emir Eren
Hikaye: Talip Ertürk, Murat Emir Eren, Ömer Üst, Erhan Kılıç
Oyuncular: Esra Ruşan, Erol Ozan Ayhan, Kaan Keskin, Gülüm Baltacıgil
BUNLAR DA AMERİKA’DANİLİŞKİ DURUMU: KARMAŞIKBir orta yaş romantik komedisi. Kadın, eski kocadan kurtulamıyor, adam genç bir güzelle evlenen Alec Baldwin de olsa. İlişkilere dair eğlenceli bir hikayeyi, sıkmadan, kasılmadan, rahatça anlatıyor. Meryl Streep tabii ki döktürüyor.(“It’s Complicated” Yönetmen: Nancy Meyers)GARFİELD SÜPER KAHRAMANGarfield Süper Kahraman, tembel kedinin yeni macerası. Karikatür Dünyası saldırı altında.(“Garfield’s Pet Force”, Yönetmen: Mark Dippe)İNTİKAM PEŞİNDEPolisin kızı öldürülür. Önce hedefin polis olduğu, kızın yanlışlıkla vurulduğu öğrenilir. Ama işin içinde daha derin ilişkiler vardır. Kızın çalıştığı nükleer işler yapan şirketin bağlantıları, pek derindir ama en fazla bir senatöre kadar uzanır, o da ne kadar suçlu belli değil. Korkacak bir şey yok yani. Mel Gibson’un radyoaktif sütle intikam sahnesi, bir efsane olmaya aday. (“Edge Of Darkness” Yönetmen: Martin Campbell)
Çağdaş Günerbüyük
ÖNCEKİ HABER

Devrimin ayak izlerini Küba’da sürmek (2)

SONRAKİ HABER

DERSİM TUNÇ EL’İYLE VURULDU 2

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...