29 Ocak 2010 00:00

ÖRGÜTLÜ BASIN

TEKEL işçileriyle dayanışmamızı göstermek üzere 25 Ocak Pazartesi gününü 26 Ocak Salı gününe bağlayan geceyi, Ankara’daki sendikaların genel başkanlarıyla eylem çadırlarında, soba ve varil başlarında, sokaklarda geçirdik…

Paylaş

TEKEL işçileriyle dayanışmamızı göstermek üzere 25 Ocak Pazartesi gününü 26 Ocak Salı gününe bağlayan geceyi, Ankara’daki sendikaların genel başkanlarıyla eylem çadırlarında, soba ve varil başlarında, sokaklarda geçirdik…
TGS olarak, direnişteki TEKEL işçilerine destek olmak için 28 Ocak Perşembe sabahı çorba dağıttık. Birçok kuruluşun gün boyu verdiği çay hizmetinin yanı sıra TGS olarak akşam saatlerinde de sıcak salep dağıtarak, göze görülmeyen katkılarımızı sürdürmeye çalıştık. Ankara’yı kaplayan bembeyaz kar örtüsünün altında, Başbakan ile Türk-İş yönetimi arasında yapılan görüşmelerin sonucunu TEKEL işçileriyle birlikte beklerken, yudumlanacak bir bardak salebin içleri ısıtacağını umduk.
***
İşçide yılgınlık var mı? Hayır… Ama çözüm arzusu ve beklentisi artıyor. Kararlılar, müthiş bir dayanma gücüne sahipler, ısrarlı ve inatçılar…
Diğer tarafta Başbakan, devlet otoritesinin temsilcisi… Bu soruna çözüm bulmak zorunda… Sıkıştığı kesin, ama otoriteyi de zaaf içinde göstermeme sorumluluğu var. Kamuoyunun önüne çıkıp yaptıkları hataları, yanlışları açıkça kabul ettiklerini söyleyebilirler mi? Hayır, ama masa başında yapılacak görüşmelerde bir uzlaşma arayışı kesintisiz devam ettirilebilir. Başbakan, siyasi erk olarak, işçinin 3 Şubat’taki genel eylem tehdidinden etkilenmemiş görünecektir ama eğer anlaşmaya yönelik işaretler verilmezse, 1980 askeri darbesi sonrası en geniş ve en sarsıcı dalgayla karşılaşacağını da yüreğinde hissedecektir.
Umarım, bu eylemin etkisini yumuşatacak, destek ve dayanışma gösterenleri gevşetecek, oyalayıcı, bir o kadar da tutarsız önerilerle oturulmaz masaya. Sendikacılar, otoritelerin bu tür taktikleriyle çok muhatap oldukları için gerekli karşı atağı da yapacaklardır.
Elbette işyerlerindeki işçiyi oyalamakla; evinden uzakta, naylon çadırlarda geceleyen insanları kandırmaya yeltenmek, aynı şey olmayacaktır.
Devlet otoritesi, konuya bu ciddiyet ve samimiyet anlayışıyla yaklaşmalıdır.
***
Yoksa ne mi olur?
3 Şubat günü geniş katılımlı iyi bir genel eylem olur.
Daha ne mi olur?
Çadırlarda, sabaha karşı, soba başında titreşen insanların dudaklarından dökülen sözlere burada yer vermem “suç işlemeye ve kanunlara uymamaya tahrik” olarak değerlendirilebilir. Yazamam…
Sadece şunu söyleyebilirim: Kötülediğiniz, aşağıladığınız, ideolojik bulduğunuz, yan gelip yatarak devletten para aldığını söylediğiniz bu insanların yanında, bir gece, tahta panellerin üzerinde battaniyeye sarılarak, odun ateşinde ısınarak “yan gelip yatar mısınız”?..
Her birinin mütevazı birer dileği var: “İlimizdeki başka bir kamu kuruluşunda iş verin bize, tarlada çalışmaya bile razıyız!”
Bu insanlara karşı samimi davranın.
Güzel günlere “demokratik bir açılım” yapın!
ERCAN İPEKÇİ
ÖNCEKİ HABER

Prometheus’un ateşi yanıyor

SONRAKİ HABER

BİR PRENSESİN SON GÜNLERİ CNBC-e 22.00

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa