01 Şubat 2010 00:00
YEDİ İKLİM DÖRT BUCAK
Geçen haftanın en önemli olaylarından birisi, kuşkusuz Balyoz Planı ile ilgili çalkantılardı.
Geçen haftanın en önemli olaylarından birisi, kuşkusuz Balyoz Planı ile ilgili çalkantılardı. Ama bu arada, İstanbulda Balyozun gürültüsü ve kaldırdığı toz duman arasında gözlerden uzaklaşan önemli iki toplantı gerçekleşti. Türkiye-Afganistan-Pakistan Üçlü Zirvesi ve hemen ardından yapılan Asyanın Kalbinde Dostluk ve İşbirliği İçin İstanbul Zirvesi Bu iki toplantı, bölge ülkelerini yalnızca uluslararası ilişkiler bakımından değil, aynı zamanda iç politikaları açısından da ilgilendiriyor. Perşembe günü de, Londrada Afganistan sorununun bütün boyutlarıyla ele alındığı uluslararası bir toplantı yapıldı. Türkiyenin yanı sıra Malezya ve Endonezya gibi Müslüman ülkelerin de katıldığı Londra Konferansından önce, Türkiyede konunun bir ön çalışma biçiminde ele alınması, dolaysız olarak, Türkiyenin Afganistanda yükleneceği yeni görevlerle ilgilidir.
Türkiye, Afganistana yalnızca askeri bakımdan değil, siyasi, ideolojik ve diplomatik bakımdan da etkide bulunacak güçlerini seferber ederek katkıda bulunmaya çağrılıyor. Fakat bu paket içinde, önemli ve gizli bir gündem maddesinin bulunduğundan kuşku duyulmamalıdır. Gerek İstanbuldaki zirvenin kulisinde, gerekse konuyla ilgilenen uluslararası stratejistlerin yazılarının satır aralarında, Taliban ile PKK arasında bazı benzerlikler kurulduğuna tanık oluyoruz.
Türkiyenin Kürt sorununun çözümü arayışlarında PKKnin oynadığı kilit rol, Afganistan sorununda Talibanın oynadığı role benzetiliyor. Talibansız ya da Talibanı ezerek elde edilecek çözüm projelerinin çöktüğü görülüyor ve Türkiye için geçerli görülen bir başka yolun denenmesi tartışılıyor. Talibanın ılımlılar ve sertlik yanlıları olarak bölünmesi, iş birliği yapacak militanların affedilerek dağdan indirilmesi ve iş, para gibi imkanlar verilmesi öneriliyor. Böylece Karzai hükümeti ile Taliban arasında hükümetin denetiminde ve yönlendirmesinde bir ilişki kurulabileceği umuluyor. Taliban değerlendirmelerinde, örgütün artık Afgan halkının büyük bir bölümünü yalnızca kontrol etmekle kalmayıp, aynı zamanda siyasi bakımdan da temsil ettiği kabul ediliyor. Bir ayağı komşu Pakistan topraklarında olan Taliban, yalnızca Afganistanda değil, bölgenin diğer ülkelerinde de; bu arada İranda da, örgütlü ve etkili bir konumda bulunuyor. Bu özellikleriyle de PKKye benziyor.
ABDnin terör konusundaki politikalarının dünya çapında aynı özelliklere dayandığını ve eşgüdüm içinde yönetildiğini düşünürsek, bu benzerliklerin, aynı zamanda politikaların uygulanmasında da benzerliklere yol açacağını düşünebiliriz.
Şu halde Londra toplantısının, yalnızca Afganistan sorununu değil, aynı zamanda Kürt sorununu da kapsadığını; en azından orada belirlenen eğilimlerin, dünyanın her köşesindeki terör odakları için ortak olacağını da söyleyebiliriz.
İstanbul Zirvesine katılan bir İngiliz diplomat, Star gazetesine verdiği röportajda, Uluslararası toplumun sivil ve askeri kaynaklarını Afgan hükümetinin kararlı stratejisi için seferber etmesi gereken bir zamandayız. İstanbuldaki konferans, Afganistanın istikrarı için bölgesel birlik ve sorumluluk olduğunu ortaya koydu. Londrada 65 ülkenin katılacağı toplantı üç konu üzerinde yoğunlaşacak. Afgan güvenlik güçlerinin kuvvetlendirilmesi, daha iyi idari yapıyla siyasi uzlaşı ve İstanbulda konuşulanlar ışığında Afganistandaki hükümete bölgesel destek verilmesi kritik önem taşımakta. Bu yıl, Orta Asya için ciddi sonuçları olacak Afganistanın kaderi için karar yılı. Türkiyenin çok önemli bir rol oynadığını düşünüyorum diyordu. Burada söylendiğinin aksine, Afgan hükümetinin kendine ait bir stratejisi olmadığını herkes biliyor. Afganistana yapılacak birleşik emperyalist müdahale, doğrudan doğruya emperyalist merkezler tarafından planlanmıştır ve onlar eliyle yürütülecektir. Türkiye ise kendi acemi adımlarının şu ana kadar hiçbir sonuç vermediğini anlatmaktan başka bir şey yapacak durumda değildir. Fakat bir süredir Eğridirde Afgan askerlerinin komando eğitimi yaptığı gerçeğini ve yabancı pek çok ajansın itirafçı PKK militanlarına Afganistanda paralı askerlik yaptırıldığı yolundaki haberlerini göz önünde tutarsak, Türkiyeden Afganistana bir Kürt çizgisi çizildiğini düşünmek yanlış olmayacaktır.
Aydın Çubukçu