01 Şubat 2010 00:00
YAŞAMA KÜLTÜRÜ
Son yazımda dediğim gibi, her şeyin azıcık tarih bilip bilmemekle ilgisi var.Salah Birselin bir yazısında değindiği gibi, on sayfa doğru dürüst tarih bilsek çok şey değişirdi.
Son yazımda dediğim gibi, her şeyin azıcık tarih bilip bilmemekle ilgisi var.
Salah Birselin bir yazısında değindiği gibi, on sayfa doğru dürüst tarih bilsek çok şey değişirdi.
(Tarih bilmek dedimse, şimdiye dek güçlü olanların yazdırdıkları, nalıncı gibi kendini yontan resmi tarih değil elbette )
Bizim dediğimiz tarihin, sınırlarını bile bilmiyoruz.
Onu neredeyse bugünün politik sınırları içine tıkacağız.
Kimi eski kafaların, temelde anamalcılığın emir kullarına yazdırdığı tarihlere bir deulusal yaftasını takıyoruz.
Böyle emir kulları da her dönemde yeterince bulunuyor.
12 Eylülün ardından Birinci Kültür Şûrası toplanmıştı.
Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesinde yapılacaktı toplantı. Çağrılıydım
Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü? diyerek gittim. Salon doluydu.
Herkes yerini aldıktan sonra, beş orgeneral içeri girdiler. Bütün salon ayağa kalktı Yalnızca 4-5 kişi oturur durumda kaldık...
Neden anlatıyorum bunu biliyor musunuz? Duruma herkesin nasıl hemen uyum sağladığını dile getirmek için
Hem de ne denli bir uyum sağlamak!..
Bugünlere azıcık da onlar yüzünden geldik diyesim geliyor.
Kurullara ayrılındı
Orhan Alsaç bizim kurulun başkanıydı Konumuz kültürdü En önemli üniversitelerimizden birinden 5- 6 öğretim üyesinin yazdığı bir bildiride; 1000 yıllık kültür tarihimiz deniliyordu. Düşünebiliyor musunuz? Anadoluya girişimizle başlatıyorlardı kültür tarihimizi. Bu kişiler için kötü sözler ettim. Orhan Alsaç şaşırdı. Beni öyle tanımıyordu.
Yargıya götürsünler diye yapıyorum dedim
Oysa Sabahattin Eyüboğlu diyordu ki: Tarihimiz halkımızın tarihidir, Anadolunun tarihidir.
10 sayfa tarih bilmeyenlerin yorumuydu bin yıllık tarih.
Avusturyalı Araştırmacı-Yazar Helmut Uhlig diyor ki:
Avrupanın anası Anadolu!
Prof. Dr. Johannes Nolle, Alman Arkeoloji Enstitüsünde yaptığı bir konuşmada, bu bin yıllık tarihimiz diyenlere ders veriyor gibiydi:
Yaşadığımız dünyayı usun süzgecinden geçirmek demek olan felsefenin kökleri, Anadolu topraklarında yatar. İzmir ile Milet arasındaki bölgede yaşayan İyonyalı filozoflar, bazı genelgeçer saptamalarda bulundular. Mantık, akılcılık idi geliştirdikleri, usa vurumdu Orada (Batı Anadoluda) düşünme eylemi, insanı insan yapan en önemli özellikti.
Efesli Heraklit Bütün insanlarda kendini tanıma ve usunu kullanma yetisi vardır diyordu.
İlk kez neden diye soran Miletli Tales, Amaksimandros, Anaksimenes, analiz ve sentez ilkesini daha o günden izleyen vatandaşlarınız.
CENGİZ BEKTAŞ