01 Şubat 2010 00:00
Zorla göçün belgeseli, zorunlu hayat
YAKILAN köylerinden zorla göç ettirilen bir ailenin Mardinden İstanbula uzanan zorlu yolculuğunu anlatan Zorunlu Hayat hayat belgeselinin galası, insan hakları savunucuları, siyasetçiler ve sanatçıların katılımı ile yapıldı.
YAKILAN köylerinden zorla göç ettirilen bir ailenin Mardinden İstanbula uzanan zorlu yolculuğunu anlatan Zorunlu Hayat hayat belgeselinin galası, insan hakları savunucuları, siyasetçiler ve sanatçıların katılımı ile yapıldı.
İHD Mardin Şubesi ve Göç-Der tarafından TRTnin katkılarıyla, 1994 yılında köyleri yakılan ve zorla göç ettirilen Kürt ailelerininden birinin Mardinden İstanbula doğru uzanan yaşam hikayesinin beyazperdeye aktarıldığı Zorunlu Hayat belgesinin galası, Beyoğlu Muammer Karaca Tiyatrosunda gerçekleştirildi. Galaya, belgeselin yapımcısı ve yönetmenliğini yapan Zafer Akturan ve Sema Cabbaroğlu, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, THİV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, Göç-Der Yönetim Kurulu Üyesi Melahat Akay, Gazeteci-Yazar Ragıp Zarakolu, Sine-Sen eski Genel Başkanı Yusuf Çetinin yanı sıra çok sayıda izleyici katıldı. Müzisyen Burhan Berkenin müzik dinletisinin ardından galanın açılış konuşmasını yapan İHD Genel Başkanı Türkdoğan, belgeselde anlatılan konunun Türkiyede yaşanan önemli sorunlardan birini en iyi şekilde anlatan bir nokta olduğunu söyledi. zorunlu göç nedeniyle ortaya çıkan sorunların hâlâ derinden hissedildiğini vurgulayan Türkdoğan, Türkiyede umarım göçleri yaşatacak acıların bir daha yaşanmaması dileğiyle, belgeselde emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum dedi.
HERKES BU YARA İLE YÜZLEŞMELİ
Türkdoğanın ardından konuşan Göç-Der Yönetim Kurulu üyesi Melahat Akay, zorunlu göçün bu ülkede yaşanan bir gerçek olduğunu, ancak bunun dillendirilmediğini söyledi. İlk defa ifade edilen bu filmin ayrı bir önemi olduğunu dile getiren Akay, şöyle konuştu: Çünkü bunu ifade etmekte ve kabul ettirmekte bile büyük sıkıntılar yaşadık. Yaşadığımız savaş kaynaklı zorunlu göç, Türkiyede çok ciddi sorunlar, yaralar açılmasına neden olmuştur. İşte bu yaraları kaşımadan da asla bu sorunları çözemeyeceğiz. Herkesin bu yarayı iyileştirmek için bir şeyler yapması gerektiğini vurguluyor ve bu belgeselin de bu sorun için önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum.
TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise Kürt sorunundan kaynaklanan acılara ve sorunlara dikkat çekti. Zorla evlerinden, topraklarından, köklerinden göç ettirilen insanların, yerleşmek zorunda bırakıldıkları yerlerde de ciddi sorunlar yaşadıklarını unutmamak gerektiğine vurgu yaptı. Fincancı, Topraklarda bugün şiddet bu kadar yoğunsa, acıları ortadan kaldırmanın, yaraları onarmanın çok önemli bir aracının sanat olduğunu düşünüyorum. Herkes bu yarayla yüzleşmeli. O nedenle yaşasın sanat ve sanatçılar diyorum. Bu belgeseli hazırlayanların ellerine, akıllarına, yüreklerine sağlık dedi.
SANATLA EMPATİ KURULABİLİR
Zorunlu Hayatın Yönetmeni Zafer Akturan da, yaşanan bir sorunun çözümünde değişik girişimler uygulanabileceğini, fakat kendilerinin Türkiyede yaşanan bu toplumsal sorunu sanatları ile anlatmak istediklerini dile getirdi. Akturan, Öykümüz tamamen insana dayalı, herhangi bir hanede, bu kadar acı bir göç olayı sonucunda rastlayabileceğimiz yüzlerce öyküden sadece biri. Biz aile ekseninde naif insan öyküsünü anlatmaya çalıştık, umarım herkes kendince bir şey bulur. Buradan şunu belirtmek istiyorum; bu sorun için empati yaparak, et ve tırnak gibi olan insanlarımızın binlerce yıl kardeş gibi yaşadığı bu halkla yine de birlikte halay çekebileceklerine inanıyorum dedi. Akturan, bugün (1 Şubat) Mardinde bir gala yapacaklarını ve yine aynı gün belgeselin TRT tarafından da yayınlanacağını aktardı.
Konuşmaların ardından galası yapılan belgesel, izleyicilerin duygulu anlar yaşamasına neden oldu.
(İSTANBUL)