06 Şubat 2010 00:00

HAYAT YAZILARI

Hafta içinde TBMM’de yaşananlar ortaya bir kez daha çıkarmıştır ki acilen ya kişisel gelişim kursu ya da dövüş sporları eğitimi verilmelidir. Evet milletvekilleri ya sinirlerine, dillerine hakim olmayı öğrenmeli ya da doğru düzgün dövüşmeyi !

Paylaş

Hafta içinde TBMM’de yaşananlar ortaya bir kez daha çıkarmıştır ki acilen ya kişisel gelişim kursu ya da dövüş sporları eğitimi verilmelidir. Evet milletvekilleri ya sinirlerine, dillerine hakim olmayı öğrenmeli ya da doğru düzgün dövüşmeyi !
Bu manzaradan sonra TBMM’nin saygınlığı konusunu sadece askeri vesayet üzerinden izah etmek imkansızdır. Elbette TBMM üzerindeki askeri vesayet sorunu çok önemlidir. Ancak kendisine saygısı olmayan bir kuruma başkasının saygı duymasını beklemek beyhudedir. Yasama organının oluşumundan, çalışma biçimine kadar masaya yatırılması gereken handikapları bir türlü gündem olmuyor. Seçim sisteminden, genel başkan hegemonyasına, parti disiplini anlayışından, meclis iç tüzüğüne kadar bir çok sorun alanı bile bile gündem dışına itiliyor.
Kendi çalışmalarına çeki düzen veremeyen bir kurumun başka kurumları demokratikleştirmesi beklenebilir mi ?
Gelelim sendikaların TEKEL işçileri konusunda sergilediği performansa. TEKEL işçilerinin talepleri kabul edilemez, eylemlerini “ideolojik(!)” bulabilirsiniz. Hükümeti yıpratmaya yönelik bir komplo olarak görüp destek vermek istemeyebilirsiniz. Greve karşı bir sendikacılık anlayışına sahip olabilirsiniz. Ancak bir günlük iş bırakma kararını bile uygulama kararlığı sergileyemeyen bir sendikacılık anlayışı ile emeği savunabilir misiniz ?
Benim bildiğim ve tahmin ettiğim kadarı ile 6 Konfederasyon polis zoru ile masaya oturtulmamıştır. Öyle ya da böyle bir karar almışsanız bunu uygulamak için de bir günlük kararlılık sergilemeyi başarmanız gerekir.
Sendikaların saygınlığı ilkesel duruşları ile test edilebilir. İktidarda hangi partinin olduğuna endeksli bir sendikal mücadele tarzı belirlediğiniz anda güvenilirliğinizi de uzun ömürlü mücadele gücünüzü de kaybedersiniz. KAMU SEN yönetiminin MHP iktidarında yaşadıkları ve sonrasında ortaya çıkan tablo en azından yakın dönem sendikacılığı için yeterince ders veriyor olmalıdır.
İktidarı korumak adına yapılanların iktidara faydası olmayacağı gibi, sendikaların kendisinde de onulmaz yaralar açacağı gün gibi ortadadır. Sendikaların tayin ve terfi işlerinin organize edildiği mekanlara dönüşmesi öncelikle sendikacıların oturup düşünmesi gereken bir durumdur. Toplumsal örgütlülüğün ana damarlarından birisi olan emek örgütlerinin saygınlığının bu denli kolay yıpratılması, en az beni rahatsız ettiği kadar bu sendikaların mensuplarını da endişelendirmelidir.
AyhanBilgen
ÖNCEKİ HABER

ÖZGÜRLÜK YOLU

SONRAKİ HABER

EKONOMİK PERSPEKTİF

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa