08 Şubat 2010 00:00
BAŞYAZI
İstanbulda toplanan NATO Savunma Bakanları Zirvesi, önceki gün sona erdi.
İstanbulda toplanan NATO Savunma Bakanları Zirvesi, önceki gün sona erdi.
Zirvede yapılan konuşmalara bakarsanız, NATO, gece gündüz insanlığın barış ve huzuru için; terörizmin ve iç savaşların tahrip ettiği, örneğin Afganistan gibi ülkelerin imarıyla uğraşıyor!
Zirvenin açış konuşmasın yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, aynı anlayışla konuşuyor; Arkamızda imar edilmiş bir ülke bırakmalıyız; yollar, okullar hastaneler kurmalıyız diyor. ABD Savunma Bakanı Robert Gates de Cumhurbaşkanı Güle nazire edercesine, Arkamızda ayakları üstüne kalkmış bir Afganistan bırakacağız diyor.
Gatesin bu sözünden, ABDden Afganistanın imarı ve inşası için gerçek bir adım beklenemeyeceğine göre ABDnin Afganistandan çıkmak gibi bir niyeti olmadığını anlayabiliriz. Niye çıkmıyorsunuz? diyene de Afganistan ayakları üstüne kalkınca çıkacağız yanıtını vermek için böyle konuştuğu düşüncesi daha geçekçi geliyor insana!
Ama iş gerçeklerden söz etmeye gelince imardan, refahtan, uygarlıktan söz edenler; doktor, öğretmen, mühendis, kent plancısı, iş makinesi değil daha çok asker, daha çok silah ve bunların finansmanı için daha çok para istiyor. Nitekim Afganistandaki başarılarının kanıtı olarak da NATO tarafından eğitilen Afgan askerlerinin de operasyonlara katılmaya başlamasını gösteriyorlar.
Toplantıda Türkiyeden özel olarak söz edilmiyor ama, NATOnun gerçek sahibi ABD Savunma Bakanı Gates, çeşitli vesilelerle yaptığı açıklamalarda, hem Kabil bölgesindeki güvenlikten sorumlu olan TSK askerlerini öve öve göklere çıkarıyor hem de TSKnın, Afgan ordusu ve polislerin eğitimindeki özel rolüne vurgu yapıyor.
Iraktaki Amerikan Kuvvetleri Komutanı Raymond Odiernonun Türkiyeye gelip PKKye karşı mücadelede yeni planlar üstünde anlaşmasının hemen sonrasında Türkiyeye gelen Gatesin, PKK ile ABD ve Türkiyenin ortak mücadelesine vurgu yapmadan geçmesi beklenemezdi; öyle de oldu! PKKye karşı ortak mücadelede yeni imkanları konuştuklarını belirten Gates, İran konusunda Türkiyenin, ABDnin İrana söylemediklerini söyleyen bir ülke olarak, Türkiye-İran ilişkilerini ABDnin çizdiği çerçevede geliştirdiğine de vurgu yaptı.
Açıktır ki NATO, Türkiyenin kendi etkinlik alanı olarak gördüğü Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya bölgesine müdahale etmek, bu bölgede Batı emperyalizminin çıkarlarını savunmak için var olan bir organizasyon.
Böyle bir örgüte barış getirme, bir ülkeyi imar etme gibi roller vermek, sadece emperyalist niyetleri örtmek olur ki; Türkiye, bölgede bu rolü oynuyor.
Herhalde ABDnin Türkiyeye öğütlediği bölge gücü olma rolü, böyle bir yükümlülük. Emperyalizmin çıkarlarını maskeleme ve emperyalist müdahalelerin bölge halklarının lehine olduğunu gösterme yükümlülüğü!..
Son NATO toplantısı da, bu görevini başarıyla yerine getirmesine ödül olarak Türkiyede düzenlenmiş olmalı.
Bu konuda AKP Hükümeti ve Tayyip Erdoğana, İslam dünyasının koruyucusu ve kollayıcısı unvanı verildiğini ve ondan, bunun gereğini yapmasının; İslam ülkeleri nezdinde ABD ve Batı emperyalizminin çıkarlarını meşrulaştıracak bir tutum beklendiğini artık herkes biliyor. Ama Erdoğanın ak dediğine kara demeyi muhalefet yöntemi haline getiren; Kürtler, Yunanlılar, Ermeniler ya da İsrail söz konusu olduğunda tüm milliyetçi damarları kabaran milliyetçi muhalefetin, NATO toplantısında konuşulanlar ya da NATOnun İstanbulda toplanması konusunda sus pus olmasına ne demeli?
Demek ki, AKP Hükümetinin İslam koruyuculuğu gibi muhalefetin sınırları da NATOnun, ABDnin çıkarlarının bittiği yerden başlıyor.
İktidarıyla, muhalefetiyle sermaye partileri, her konuda kanlı bıçaklı olsalar da söz konusu olan ABD ve NATO olunca, gerisi teferruat oluyor!
60 yıldır, emperyalizmin stratejisi doğrultusunda verdikleri hizmetten kazandıkları bir refleks olsa gerek!..
İHSAN ÇARALAN