08 Şubat 2010 00:00

ÇETİNTAŞ’ta işçiye tuvalet paralı

Eskişehir Organize sanayi’nin en zor koşullarında kendilerinin çalıştığını söyleyen ÇETİNTAŞ FND işçilerinin sıkıntıları, anlatmakla bitmez türden.

Paylaş

Eskişehir Organize sanayi’nin en zor koşullarında kendilerinin çalıştığını söyleyen ÇETİNTAŞ FND işçilerinin sıkıntıları, anlatmakla bitmez türden. Bir iş çıkışı sohbete başladığımız ÇETİNTAŞ FND işçileri, adeta birbirleri ile yarışıyorlar iş yaşantılarını anlatmak için.
İlk olarak söze başlayan kadın işçilerden biri: “Gazetenizdeki yazıları ve diğer fabrikalarda çalışan arkadaşlarımızın şikâaetlerini okuduk. Biz de onlardan güç alarak birçok sorunumuzu paylaşmak istedik sizlerle. Çetİntaş’ın sorunları anlatmakla bitmez, nereden başlayacağımı bilmiyorum. Ücretler, kesintiler, izinler, tuvaletler vb. birçok sorunumuz var. Öncelikle son zamanda yapılan uygulamalardan başlamak istiyorum. Hangi fabrikada tuvalete gidince maaşınızdan para kesintisi oluyor? Biz kendi paramızla tuvalete gidiyoruz ve iki kez tuvalete gittiğimizde bile ihtar alıyoruz. Kadınların özel halleri düşünülmüyor, hastalık nedir bilmiyorlar. Mazeret izni diye bir şey tanımıyorlar. İzin alıyoruz, ancak yarım güne bile bir gün, bir güne iki gün maaş kesintisi uygulanıyor. Pazartesi ve cuma günü gelmediğimizde çift yevmiye kesinti oluyor. Bunun yanı sıra ücretsiz izin kullandırıyorlar. 3 yıldır hakkımız olan yıllık izni bile alamıyoruz. Maaşımız zamanında yatmıyor, yatmadığı gibi kesintiler de cabası. Kimse hakkını savunamıyor, savunmaya geçtiğimizde ise ‘ÇETİNTAŞ’IN birçok kapısı var, istediğiniz yerden çıkıp gidebilirsiniz’ diyorlar...”
MÜFFETİŞLER GELDİ AMA...
Bir diğer işçi alıyor sözü: “Vergi indirimlerimiz 6 aydır verilmiyor. Biz ne zaman istersek o zaman alırsınız diyorlar. Eski çalışan arkadaşlarımızın tazminatlarını yakmak için birçok sebep, bahane arayıp yıldırmaya çalışıyorlar. Ayrıca çıkış yapan birçok arkadaşımız, çıktıklarını sonradan öğreniyor. Bu uygulamadan bıktık ama tazminatlarımızın yanmasından korktuğumuz ve ihtiyacımız olduğu için ses çıkartamıyoruz. 2009 Mart’ının 9’unda kısa dönem çalışmasına girdik ve 8 ay bu uygulamayla çalıştırıldık. Mesaiye kaldık ama kalmadık gösterildik. Şikayet edildi, Ankara’dan müfettişler geldi araştırmaya. Ancak patronumuz herkesi tek tek çağırıp talimat verdi, doğruları söylemememiz için uyarı aldık. ‘Bu fabrikayı kapatırım, sizinle birlikte işsiz kalan diğer arkadaşlarınızın vebali sizin üzerinize’ dedi ve korkuttu bizi. Bizlere tuvaletlerde sigara içilmesi konusunda sık sık uyarılar yapılırken, kendileri kantinde ve odalarında sigarayı rahat rahat içiyorlar...”
MECBUR OLMASAK DAYANAMAYIZ
Böyle çalışma koşullarına nasıl dayanıyorsunuz diye soruyoruz. Son sözü alan ÇETİNTAŞ işçisi: “Burası işte böyle bir işyeri, nasıl katlanıyoruz biz de bilmiyoruz. Ama zorunluluk sanırım, gerçekten burada çalışmak çok zor ve artık çok yorulduk. 2 gün rapor getirmeyince çıkış zorunlu. Mesai prim günleri maaştan, prim ödenmiyor, mesai elden alınıyor, resmiyetle mesai görünmüyor. Fabrikada telefonların çekmemesi için alet koydular. Şikayet üzerine telekom’dan gelenleri de ikna ettiler. Bizim istediğimiz müzik yayınıymış, sosyal çalışmaymış, bunları zaten geçtik. Biz yalnızca hakkımız olanı almak istiyoruz. Bizler köle gibi çalışmak istemiyoruz. İnsanca çalışma koşulları biz işçilerin en doğal hakkı...”
(Eskişehir/EVRENSEL)

ÇETİNTAŞ İKİZLERİ

Eskişehir organize sanayi’de 1984 yılında faaliyete başlayan ÇETİNTAŞ tekstil fabrikası, iki kardeş arasında yaşanan sorunlardan dolayı 2002 yılından itibaren 2 ayrı fabrika olarak faaliyetine devam etmekte.
ÇETİNTAŞ Giyim Sanayi ve ÇETİNTAŞ FND isimleriyle üretim yapan fabrikalarda, çoğunluğu kadınlardan oluşan toplam 1500 civarında işçi çalışıyor.
İşçiler, ‘işçi cehennemi’ olarak adlandırdıkları fabrikalarındaki çalışma koşullarını, “koşullar çetin, yürekler taş” diye özetliyor.DOKTORA GİTMEKTENSE... Genç kadın işçilerden biri, fabrikada verilen yemekleri anlatarak başlıyor sözlerine: “Fabrikada verilen yemeklere gelince, üzerine diyecek hiçbir söz bulamıyorum. Yemekler çoğalsın diye üzerine su koyuyorlar. Et yemeklerini unuttuk. Tavuğu da ayda bir görüyoruz. Pırasa, ıspanak, fasulye yemekten artık midemiz bulanıyor. Aynı menüler her hafta aynı sırayla çıkıyor. Zaten birçoğumuz evden getiriyoruz yemeğimizi.” Fabrikada yaşanan sağlık sorunlarını anlatarak sürdüyor sözlerini: “Doktor yüzü göremiyoruz. Anlaşmalı gelen tüm doktorlar kısa bir süre çalıştıktan sonra bırakıyorlar. Nedenini çok iyi bilmiyoruz, tabii işçiyiz diye doktor bile bir şey demiyor. Hasta olunca veya sevk alma durumumuz varsa yandık zaten. Hemşirenin canı isterse ya da ustadan izin alabildiysen sevk alırsın. İzin almak zaten çok zor, hasta hasta avare gibi dolanırsın fabrikada. Sonra hastasın madem niye geldin derler. Gelmeyince de 2 gün birden keserler. Bazen rapor alacak kadar çok hasta oluyoruz. Mesela raporla geldin mi yandın işte, anında patronun odasındasın. İşbaşı bile yaptırmazlar; güzel bir nasihat, eğer dişliysen arkasından da bir hafta 10 gün ücretsiz izin, tamamdır. Bir daha ne doktora gidersin ne de hasta olursun, olursun da ‘doktora gitme öl daha iyi’ durumundayız yani...”
Erdal Saran
ÖNCEKİ HABER

EKONOMİ VE POLİTİKA

SONRAKİ HABER

Reno büyüyor işçi azalıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa