09 Şubat 2010 00:00

Atilla Acartürk’ün ardından

Demirbahçe’de başladı sol görüşle tanışması. Site Yurdu’nun sokaklarından korku salmaya faşistlere…

Paylaş

Demirbahçe’de başladı sol görüşle tanışması. Site Yurdu’nun sokaklarından korku salmaya faşistlere…
Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi’ne (AİTİA) girdiğinde öğrencilerin üzerindeki faşist baskıları, haksızlıkları görüp, okula gelip-gidemeyen sol görüşlü öğrencilere önderlik yaptı.
Beşevler bölgesinde okulundaki 30-40 kişilik devrimci grup Atilla Acartürk’le 400-500’e kadar çıktı. Bu bölgede okula toplu olarak geliş gidişlerde yıllarca güvenliği sağladı.
BAKDER’in başkanlığını, YDG’nin sorumluluğunu kısa sürede alması, kendisine olan güvenini etrafına yayması, gözü karalılığı, yiğitliği, militanlığına saygı duyulması, devrimcilere önder oluşu faşistlerin kabullenemeyeceği bir hareketti.
Korkudan yanına yaklaşamayan ki, yaklaştıklarında ne olduğunu iyi bilirler- faşistler davadan yıldırmak için çok kurşun sıktılar.
Faşistler nerede ise, Hukuk Fakultesi’nde mi, Siyasal’da mı, Hacettepe Üniversitesi’nde mi, Eğitim Fakultesi’nde mi,, Mamak’ta mı, Demirlibahçe’de mi, Abidinpaşa’da mı, Maden Oğulları’nda mı, Tandoğan’da mı, Kızılay’da mı, Atilla Acartürk oradaydı. Sadece Ankara’da değil. Kısa sürede yiğitliği, militanlığı, önderliği korkusuzluğu tüm devrimci yapılarda sevgi saygı yarattı. Her zaman ezilenlerin yanında oldu. Düzene karşı savaştı. Tam bağımsız bir Türkiye için mücadele verdi. Ezilen dünya insanları için savaştı. Emekçilerin hakkını savundu. Vazgeçmeden, devrim ve sosyalizm için savaştı.
Düşüncelerini her an her yerde söylerdi. Halkın bilinçlendirilmesi ve ilk olarak da kendi ailelerimizden başlamamız gerektiğini, dayanışma ruhumuzu hiçbir koşulda kaybetmemizi söylerdi.
Sokaklara çıktı, meydanlarda oldu, hep ilk sırada, fabrikalarda oldu, sendika çalışmalarına katıldı, işçilerle, eşitlik istedi, özgürlük istedi, halkların kardeşliğini savundu.
Yıllarca evimiz devrimcilerle doldu. Ne yiğit yoldaşları ağırladı. Pırıl pırıl gençleri, umut dolu, sevgi dolu, mücadele ruhlu…
Çok okurdu ve okuduklarını arkadaşlarıyla, gençlerle paylaşırdı. Sevgi doluydu yüreği, yaralanan devrimci arkadaşlarını gördüğünde, kucakladığında onları kanlar içinde, duygularına faşistlere intikamı ekledi. Yoldaşları öldürüldüğünde ise…
8 Şubat 1978… Çapraz ateş sonucu vurdular yiğit abimi…
9 Şubat 1978’de binlerce devrimci ilk defa toplanan tüm devrimci yapılar, Karşıyaka’dan Atilla Acartürk’ü uğurladılar yoldaşlarının yanına…
Yaşasın devrim ve sosyalizm sloganlarıyla...
Atilla Acartürk’ü yaşatmanın en doğru yolu, onun taşıdığı mücadele bayrağının daha yükseklere çekilmesi ile olacağı bilincini devam ettirmektir.
Ne yapmıştı da devlete, hain pusular kurulmuştu. Ne yapmışlardı ki öldürülen yoldaşların katillerini, saklayarak, bağrına basarak çeşitli üst kademelerde ödüllendirdi devlet. Bakan, milletvekili, dekan zengin iş sahipleri yaptı. Mafya olanları ödüllendirdi. Medikal şirketleri, temizlik şirketleri, fabrikalar, büyük kurumlardaki temizlik ihalelerine tek girip başkalarını sokmayanlara hep gözünü kapadı. Hep faşistlere göz kırptı. Hiç birine dokunmadı. Dokunamadı…
Halkın gözünü boyamak için, susturmak için, faili meçhul cinayetleri soruşturma komisyonları kurdu. Sonuç yok, sıfır.
Türkiye seninle gurur duyuyor dedirtecek kadar rahat, serbest davrandıracaksın katili, slogan attı diye işkence yapıp hapishanelerde çürüteceksin sol görüşlü gençleri, yaptıkları belli olan Oral Çelik’i özel arabalarda kurulup çeşitli yerleri kontrollerde bulunduracak kadar geniş olacaksın. Doğan Öz’ün katilinin ticaretle uğraştığını bilip, zenginliğine zenginlik kattığını bileceksin, pek çok katliamda da adı geçecek pırıl pırıl gençlerimizi asarak, öldürterek göz yumacaksın olanlara ve güçlü güvenilir devlet olacaksın…
Gençlerimizi hain pusularda öldürdükleri yetmiyormuş gibi uyuşturucu kaçakçılığıyla da yüzlerce kişinin canına kastedenler, binlerce aileyi acılarıyla, kaderleriyle, intikam duygularıyla kendi içlerinde boğmadıklarını...
Devletin sahip çıktığı katiller, hangi mevkide olursa olsunlar, hangi saltanatı sürdürürse sürdürsünler cezasız kalmayacaklar… Bazen kurşunlara hedef olacaklar, bazen de kazalara. Ecelleriyle ölmeyeceklerini öğrenecekler ve unutmayacaklar…
Arşivlerde gizlenen bilgilerle katilleri saklayanlar, açıklamaya korkanlar da, bir gün o arşivlerde kendilerini bulacaklarını, namlunun kendilerine de çevrileceğini unutmasınlar...

Çok küçüktüm abi
Seni kaybettiğimde
-yüreğim çok büyüktü-
Hâlâ çok küçüğüm abi:
Yıllar yıllar geçti kolay olmayacağı belli idi yüreğim daha mı küçüldü?
Oysa:
Mitinglerden kaldı
Fitillerde yüreğimde
Gece afişlerinde
Sabah buluşmalarında
Uyumadan
Hazırlanış
Korsan mitinglere
Yaşam kurşun misali
Gözler, o gözler
Çakmak çakmak
Korku yok
Telaş var
Yoldaşları koruma adına furukolardan
Devrim sevdası düşmüş yüreğe
Mücadelede yaşamanın nedeni
Devrim olmalı
Ölmenin nedeni devrim ve sosyalizm
Ellerinden, ayaklarından değil
Gözlerinden vurmalı faşistleri
kör kuyulardan çıkartıp anıları boş sözlerden vazgeçmeli
dayanışmayı eylemlerde yaşatmalı
bir daha yürekler dağlanmadan
diyorum ya abi

kalmadı kurşun girecek yer
“makinalı gerek top gerek Atilla Acartürk’ü”
unutturmak için
biliyorsun ya abi
“sen benim yaşamımdaki en büyük güzelliksin”
TÜLAY ACARTÜRK Atilla Acartürk’ün kardeşi
ÖNCEKİ HABER

Yaşasın TEKEL direnişimiz

SONRAKİ HABER

Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi’nde çocuklara işkence

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa