11 Şubat 2010 00:00

GÖZLEM

Bir ülkede işçiler kazanılmış haklarına sahip çıkıyorsa, daha iyi koşullarda çalışmak ve yaşamak için bütün zorluklara rağmen mücadele ediyorlarsa...

Paylaş

Bir ülkede işçiler kazanılmış haklarına sahip çıkıyorsa, daha iyi koşullarda çalışmak ve yaşamak için bütün zorluklara rağmen mücadele ediyorlarsa, yıllardır bir parçası oldukları sistemin hangi sınıfın çıkarlarını koruduğunu daha iyi öğrendiklerinden taleplerini ve mücadelelerini de buna göre biçimlendirmeye başlarlar. İşçilerin yürüttüğü mücadelede başarılı olmanın pek çok şartı olmasına karşın, kazanmak için gerekli olan en temel unsur özgüven sahibi olmaları, başkalarına değil kendi özgücüne güvenmeleri, ne istediklerini bilmeleri ve istediklerini elde etmek için bütün koşullarını zorlamalarıdır. Burada belirttiğimiz bütün unsurları TEKEL işçilerinde ve onların mücadelesinde görmek mümkün.
İşçi sınıfının, tarihte de örneklerine sıkça rastlandığı gibi, ortak sınıf çıkarları için birlikte hareket etme ve çıkarları için mücadeleye yönelme potansiyeli taşıması, sermayenin emek alanına yönelik adımlarını daha planlı, bilinçli ve kararlı atmasını gerektirir. Bugüne kadar sınıfın değişik kesimleri birbirine karşı kışkırtılarak işçiler işsizlerle, sendikalı işçiler, örgütsüz işçilerle karşı karşıya getirildi. Tüm bunlar yetmedi, kendilerini kuşatan korkuları yenerek direnişe geçen çok sayıda işçi, çeşitli saldırılar ile korkutulmak ve sindirilmek istendi. Saldırılar ile işçilerin mücadele içinde olgunlaşan sınıf bilincini bulanıklaştırıp olası bir ‘uyanışı’ daha başından engelleme ya da zayıf düşürmeye çalıştılar. Benzer sorunları yaşayan çok sayıda örneğin aksine, büyük bir cesaretle direnişe geçen TEKEL işçileri, korku ile sinip tükenmektense, kendilerine dayatılan 4-C gibi kölece çalışma koşullarını reddederek direnmeyi seçtiler.
Bugün TEKEL işçileri ve onların yürüttüğü hak mücadelesi, AKP açısından neredeyse en büyük tehdit olarak görülüyor. Başbakan başta olmak üzere, neredeyse tüm kabine üyelerinin son günlerde her ağızlarını açtıklarında TEKEL işçilerine saldırma ihtiyacı hissetmesi bu nedenle çok da şaşırtıcı değil. Bu şekilde davranarak her geçen gün büyüyen, güçlenen bu direnişi bir şekilde kırmak, dağıtmak ya da etkisiz hale getirmek istiyorlar. Aslında Başbakan’ı ve bakanlarını sinir eden temel nokta işçilerin kendilerine ve örgütlü mücadelelerine olan güvenleri…
Bugüne kadar irili ufaklı çok sayıda işçi mücadelesi yaşandı. Mücadelenin sadece sınıfın o an saldırıya uğrayan kesimiyle sınırlı kaldığı, diğer kesimleri tarafından yeterince desteklenmediği durumlarda yenilgiler kaçınılmaz oldu. Böylesi durumlarda, örneğin özelleştirilen kurumların neredeyse tamamında, teker teker sıra kendisine gelen işçiler, yalnız başlarına kaldıkları ölçüde, sermaye güçleri tarafından kolaylıkla yenilgiye uğratıldılar. TEKEL işçileri aslında bu olumsuz gidişi de tersine çevirdi. TEKEL direnişinden sonra özelleştirme kapsamında olan bütün işletmelerin önünde nasıl mücadele edilmesi gerektiğini gösteren somut bir örnek var.
Sermayenin bugüne kadar işçi mücadelelerinin çoğunu bastırmasının temelinde, öncelikle yaptıklarının haklılığına toplumu, işçi sınıfını ikna etmesinin, hakları elinden alınan kesimi sınıfın geri kalanından tecrit etmesinin ve onları mücadelelerinde yalnızlaştırmasının büyük etkisi vardı. Benzer müdahaleler TEKEL direnişi süresince de denendi ancak bir işe yaramadı. Hükümet her seferinde daha da şiddetlenen bir şekilde tehditlerini arttırırken, işçilerin mücadelesini zayıflatmak ya da bölmek bir yana işçilerin birliğini daha da güçlendirdiğinin farkında değil.
Bugün TEKEL işçilerinin sahip olduğu özgüven, yürüttükleri mücadelede başarılı olmaları için belki tek başına yeterli olmayabilir. Ancak şu bir gerçek ki, bundan sonra benzer mücadele örneklerinde TEKEL direnişi ve TEKEL işçilerinin kararlı mücadelesi akla gelen ilk örnek olacaktır.
ERKAN AYDOĞANOĞLU
ÖNCEKİ HABER

Agos’ta yazıyorsan katlanacaksın!

SONRAKİ HABER

Çağlayan'da TEKEL için eylem

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...