11 Şubat 2010 00:00
AVRUPA GERÇEĞİ
Almanya, dünyanın pek çok ülkesinde yaşayan insanların gitmek istediği bir ülke.
Almanya, dünyanın pek çok ülkesinde yaşayan insanların gitmek istediği bir ülke. Bunun nedeni elbette sahip olduğu zenginlik ve ortalama refah düzeyinin yüksek oluşu. Bu yüzden de, Almanyada değişik ülkelerden gelmiş, yerleşmiş milyonlarca insan yaşıyor ve bunların önemli bir bölümü artık Almanyalı. Ama, Almanların bir bölümü Almanyadan kaçıyor. En çok da İsviçreye gidiyorlar.
Son rakamlara göre İsviçrede 250 binden fazla Alman ikamet ediyor. Zürih kantonunda en büyük yabancılar grubunu Almanlar oluşturuyor. Genellikle finans, ticaret, sağlık gibi işlerde çalışıyor. Üniversite öğrencileri de az değil. Hal böyle olunca, İsviçredeki ırkçı ve yabancı düşmanı parti ve örgütlerin ilk hedefinde Almanlar yer almaya başladı. Son zamanlarda değişik kampanyalar örgütlendi.
Aynı dili konuşan iki ülke arasında uzun bir süredir baş gösteren gerilim ve karşı kampanyaların asıl parasal nedenleri bulunuyor. Almanyanın İsviçrenin kara para ve vergi kaçırmak isteyenler için cennet olduğunu yüksek sesle ifade etmesiyle birlikte, bu türden karşı kampanyalar açılmaya başladı.
Bilindiği gibi İsviçre, Lüksemburg ve Lichtenstein ile birlikte dünyanın kara para vatanı. Bütün ülkelerinden zenginler, baronları, uyuşturucu ve silah kaçakçıları paralarını bu ülkelerdeki sırdaş hesaplara yatırıyorlar. İsviçre de banka hesapları gizliliğini bahane ederek, 1930lu yıllardan beri kaçırılan bu kara paraların yarattığı zenginlik üzerinden refah düzeyini yüksek tutuyor. Yani, sadece 2007 yılındaki verilere göre yabancılar tarafından 330 değişik İsviçre bankasına kaçırılan ve sırdaş hesaplara yatırılan paranın miktarı 1 trilyon 900 milyar avro.
İsviçredeki toplam servetin 3 trilyon 400 milyar avro olduğu göz önünde bulundurulduğunda, yabancıların kaçırdığı miktarın ne anlama geldiği kendiliğinden anlaşılacaktır.
İsviçreye para kaçıranlar arasında çok sayıda Alman zengini de bulunuyor. Çeşitli tahminlere göre 100 bin Alman zengininin İsviçre bankalarına 23 milyar avrosu bulunuyor. Bunların önemli bir kısmı ikamet adresi olarak İsviçreyi gösteriyor. Böylece Almanyada kazandığı paraları vergiden kaçırmak için oraya aktarıyor. Bu durum yıllardan beri biliniyor ve hiç bir hükümet önlem alma gereği duymadı. Ülke içinde işçilerden, işsizlerden kazanılan her bir sentin dahi hesabını soran devlet, zenginlerin servetlerini vergiden muaf tutmak için yaptığı hilelere göz yumdu. Ama, büyüyen bütçe açığının etkisiyle iki yıldır, sırdaş hesaplara yatırılan paraların nasıl getirileceğinin planları, tartışmaları yapıyor.
Önceki Maliye Bakanı Peer Steinbrück, o dönem vergi cenneti İsviçreyi banka sistemi açısından vahşi batıya benzetmiş ve iki ülke arasında krize, gerilime yol açmıştı.
İki haftadır, yeniden yoğun bir şekilde sırdaş hesapların kimlere ait olduğu ve ne kadar paranın yatırıldığını içeren bilgilerin kaydedildiği CDlerin satın alınıp alınmayacağı tartışılıyor.
Kara para cennetinde dolaşan CD cinleri bütün burjuvaların uykusunu kaçırıyor.
Gizli bir şekilde Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde yaşayan 1500 Alman zenginin hesabını CDye kopyalayan kişi ya da kişiler bunları vergi avcısı firmalar üzerinden Federal Hükümete 2.5 milyon avro karşılığında satmayı teklif etti.
Bilgileri çalanlarla pazarlık yapılıp yapılmayacağı uzun süre tartışıldı ve en sonunda Başbakan Angela Merkel, parayı verip CDyi alacaklarını söyledi. Bu yolla devletin kasasına 400 milyon avro vergi geliri ve kesilen cezanın girmesi hesaplanıyor.
Yine ortalıkta Lichtensteindeki bankalarda hesabı bulunanlarla ilgili bir teklif edildiği basında yer aldı. Daha önce Almanya, Lichtenstein bankalarındaki bilgileri içeren bir CDyi 4.5 milyon avroya satın almış, aralarında Deutsche Postun başkanı de olmak üzere pek çok kişinin evine baskınlar düzenlenmişti.
Berlin Hükümetinin vergi kaçıranlara ait bilgileri içeren CDlerin atın alınacağını açıklaması, en çok da İsviçredeki ırkçı, gerici, muhafazakar, sosyal demokrat partiler ile Almanyadaki liberalleri rahatsız etti. Çünkü, hepsi de üzerinde oturdukları kara para yığınlarının yavaş yavaş çekilmekte olduğunu biliyorlar.
Kişisel bilgilerin gizliliği ilkesinin arkasına sığınan İsviçre burjuvazisi, yıllardır dünyanın diğer ülkelerindeki burjuvaların kayıt dışı gelirlerini, vergilendirmeden korumasına yataklık etti ve bunun üzerinden zenginliğini artırdı. Şimdi, ekonomik koşulların zorlaşması, bütçe açığının büyümesi nedeniyle Almanya, aslında çoktan bildiği ve göz yumduğu vergi kaçırmaları, bir nebze durdurmak, ya da azaltmak istiyor. Yoksa amacı gerçek anlamda burjuvaların vergi kaçırmasına karşı mücadele etmek değildir. Bu yüzden, Merkelin CDleri satın alarak gelir sağlama çabası, burjuvazinin İsviçre bankalarına vergi kaçırmasına savaş açtığı anlamına gelmiyor.
YÜCEL ÖZDEMİR