18 Şubat 2010 00:00

Hürriyet Mahallesi halkı TEKEL direnişini destekliyor

AKP Hükümeti’nin fabrikalarını kapatmasının ardından Ankara Çadırkent’i mesken edinen TEKEL işçilerinin Ankara’da yürüttüğü mücadele 15 Aralık 2009 dan beri kararlılıkla devam ederken onlara verilen destekler her geçen gün çığ gibi büyüyor.

Paylaş

AKP Hükümeti’nin fabrikalarını kapatmasının ardından Ankara Çadırkent’i mesken edinen TEKEL işçilerinin Ankara’da yürüttüğü mücadele 15 Aralık 2009 dan beri kararlılıkla devam ederken onlara verilen destekler her geçen gün çığ gibi büyüyor. İstanbul’un Kağıthane ilçesindeki Hürriyet Mahallesi’nde yaşayan halka TEKEL işçilerinin direnişi hakkında düşüncelerini sorduk.

Birliklerini bozmasınlar
TEKEL işçisinin eylemini destekliyorum. Mücadelelerinde haklıdırlar. İşçi kardeşlerimiz birliklerini asla bozmasınlar. Bütün bu olanlar fabrikalarımızın özelleştirilmesinden kaynaklanıyor. İnsanlara çalışacak alan bırakmadılar. Memlekette ne varsa sattılar. İşçi kardeşlerimiz morallerini hep yüksek tutsunlar. Unutmasınlar ki tüm Türkiye onların kararlı direnişini destekliyor. Hak verilmez alınır. Hürriyet Mahallesi halkı olarak onların haklı olduklarına inanıyor ve sonuna kadar işçilerimizi destekliyoruz.
Mustafa Erbaş
(Emekli İşçi)

Kimsenin yüzü gülmüyor
TEKEL işçilerini sonuna kadar canı gönülden destekliyorum. İşçiler haklarını savunurken tehdit edilmemelidir. Başbakanımız işçileri açıkça tehdit ediyor. Sizin yerinize binlerce işsiz var diye. Bu sadece TEKEL işçisinin sorunu olmaktan çıkmıştır. Bütün halkın sorunu olmuştur. İşçileri tehdit ederek bir yere varamazsınız. Neyimiz var neyimiz yok hepsini sattınız. Başbakan şöyle bir sokağa baksın. İnsanlar işsiz, insanlar mutsuz, insanlar yoksul hiç kimsenin yüzü gülmüyor. Bu insanlar boşu boşuna açlık grevinde değiller. İnsanların ekmekleri ellerinden alınarak kapının önüne konuluyor. Ne haliniz varsa görün deniyor.
Yaşar Demirbaş
(Balıkçı)

Suçlu aramak yanlış
Ekonomik krizle birlikte işlerimiz çok azaldı. İnsanların alım gücü çok azaldı. Bakın dükkan bomboş hiç müşteri yok. İnsanların parası olacak ki gelip alışveriş yapsın. TEKEL işçilerini basından izlediğim kadarıyla ne o haklı ne bu haklı diyebilirim. Ama yine de orada hakları için bu mücadeleyi yapmaları güzel bir şey. Bugüne kadar çoğu kamu kuruluşlarında yalnızca kart basıp maaşlarını alan insanlara çok tanık olduk. Bunun sorumlusu o kurumları iyi yönetemeyen yöneticilerdir. İnsanlarımızın biraz kanaatkar olması gerekir. O kadar işsiz insan var ki. Aldıkları paralar geçinebileceği rakamın altında ama idare etmek lazım. Burada suçlu aramak yanlış.
Burhanettin Çiftçi
(Kasap)

Tehdit edilemez
TEKEL işçileri ekmekleri için mücadele ediyorlar. Haklıdırlar sonuna kadar destekliyorum. Hak arayan insanlar işsizlerle tehdit edilemez. Bütün işçilerin yasal hakları sonuna kadar korunmalıdır. İnsanca bir yaşam için çocuklarının geleceği için vermiş oldukları mücadeleyi bütün yüreğimle destekliyorum.
Mine Zorba (Kuaför)

Ekmeği için..
Kazanılmış haklar geri verilmez. Başbakan yanlış yapıyor. Hiç kimse var olan haklarının elinden alınmasını istemez. İnsan ekmeği için, emeği için her şeyi yapar. TEKEL işçilerinin vermiş oldukları mücadeleyi destekliyorum.
Deste Benli (Kuaför)

Yan gelip yatmadılar
TEKEL işçilerini gönülden destekliyorum. Onların orada yaşadığı sıkıntıları düşündükçe çok üzülüyorum. Bir anne olarak, bir kadın olarak oradaki işçilerin çocuklarına çok üzülüyorum. Biliyorum onlar kendi gelecekleri ama en önemlisi çocuklarının geleceği için mücadele ediyorlar. Üretimin bilinçli olarak yok edildiğini biliyorum. Hayvancılığı ve tarımı bitirme noktasına getirdiler. Çiftçi desteklenmiyor. Çiftçinin üretmesi demek fabrikaların çalışması demek. Fabrikalarda işçilerin çalışması demektir. Yan gelip yattıklarına inanmıyorum. Dışa bağımlı olduk. Özelleştirmenin sonucunda bunlar oluyor. 20 yıldır tütünlerimize kota koydular çiftçimize tütün ektirmediler. Binlerce işçimizin ekmek kapısı olan Sümerbank, Paşabahçe, sigara fabrikaları, bankalar, Türk Telekom, tütün işleme fabrikaları tek tek satıldı. Buradaki işçiler ne oldu? Tabii ki işsizler ordusuna katıldı. TEKEL işçileri yan gelip yatmadılar. Haklarına sonuna kadar sahip çıkıyorlar. Aynı zamanda dayanışma ruhunu yeniden canlandırdılar. Sonuna kadar onları destekliyorum.
Gülşen Erbaş
(İşçi-Elele Kadın Derneği Başkan Yardımcısı)

Ziyaret etmeliyiz
Ankara’nın en işlek yerinde eylem yapıyorlardı. Ben de ziyarete gittim. TEKEL işçilerinin bu haklı eylemine gönülden destek veriyorum. Haklarını korumak seslerini duyurmak adına inatla yılmadan o zor koşullarda ayakta kalma mücadelesi veriyorlar. Yakınlarını kaybedip cenaze işlerini halledip yine arkadaşlarının yanına dönerek eylemlerine kaldıkları yerden devam ediyorlar. Bu yaptıkları eylemde onların yanındayım. Gördüğüm kadarıyla esnaf ve halk da onlara büyük destek veriyordu. Çeşitli yerlerden onlara destek vermek için gelen gruplar vardı. Bence herkes mutlaka bir kere de olsa onları ziyaret edip bu mücadelelerinde yanlarında olmalıdır.
Zöhre Kuş (Öğrenci)

TEKEL direnişi ezberleri bozuyor
TEKEL işçilerinin direnişi gerçekte özelleştirme politikalarının birer iflası gibi duruyor. İşçiler ilk defa geleceklerinin de çalındığının farkına varıyor. Sendikasızlaştırma-taşeronlaştırma ile birlikte 4-c yasası ile de tüm haklardan yoksun insafsızca çalışma koşulları TEKEL işçilerine dayatılmaya başlandı. Arkası başka işyerleri için de gelecek. Hükümet tarafından 4-c yasası sanki bir lütufmuş gibi kamuoyuna sunuluyor. Bu kadar işsiz varken TEKEL işçileri için bu biçilmez kaftandı hani. Yani açıkçası birer kapı kulu olacaktı bu işçiler. Ama olmadı TEKEL işçileri, reddettiler bu acımasız çalışma düzenini. El ele yürekten özlük haklarına sahip çıkarken geleceklerine de sahip çıkıyordu işçiler. Zor koşullar altında soğukta çamurda her türlü engele karşın dimdik ayakta onurlu bir yaşam mücadelesi veriliyordu. Uzun yıllar geçmişti işçiler güvenlerini yitirmişlerdi, kaybedecekleri başka şeyler oldukları hep kulaklarına fısıldanıyordu işçilerin. Dışarıdaki işsizlik hep ağır bir prangaydı onlar için. Elbette kaybedecekleri şeyler olabilirdi gelecekleri gibi. İşte onu kaybetmemek için yüzler binler olup sokaklara döküldüler ve Ankara’yı zaptettiler. Ve bu haklı mücadele Türkiye’nin dört bir yanında destek buldu bulmaya da devam ediyor.
TEKEL direnişi hükümetin son açıklamaları ile yeni bir evreye giriyor. Bu evre kuşkusuz bütün ülkeyi içine alabilecek bir direnişe bir genel greve doğru hızla yol alıyor. Hükümet her zamanki biat kültürüyle TEKEL işçilerini de teslim alabileceğini zannediyor. Gerçekler halktan, TEKEL işçilerinden gizlenmeye çalışılıyor. Hükümet yine her zaman ki edebiyata başvurarak haklarını veriyoruz, çalışmadan para yok, yetmiş iki milyonun hakkını yedirmeyiz gibi klişe ve gerçeklere dayanmayan söylemlerle halkı kandırmaya ve TEKEL işçileri ile işsizleri karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Bu tehlikeli yola halkımız girmiyor tam tersine başta Ankara halkı esnafı olmak üzere Türkiye’nin her yerinden artarak geniş destek alıyor TEKEL işçileri. TEKEL direnişi bu kez yalnız kalmıyor. İşçiler aileleri ile birlikte direniyor haklarına sahip çıkıyor bununla da kalmıyor geleceklerine sahip çıkmak istiyor ve tüm Türkiye’ye bu doğrultuda açık bir mesaj veriliyor. Bu iyi okunmalıdır. 1989’daki Zonguldak büyük maden işçileri direnişinden sonra bir büyük direniş kendini yeniden gösteriyor. Ve yine artık bütün ezberler bir bir bozuluyor. Sol bütün bu süreci görmek zorunda. Ezberlerden kurtulup bu gerçek deneyim ışığında kendini de sorgulayarak yol almalıdır. Artık alt kimlik mücadeleleri yerini sınıf mücadelelerine bırakıyor.
Recep Yılbaşı (Hürriyet Mahallesi Muhtarı)
(Hazırlayan: Fikriye Şekeroğlu)
ÖNCEKİ HABER

TEKEL işçileri için kampanya

SONRAKİ HABER

zama zingo

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa