20 Şubat 2010 00:00

YENİGÜN


Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin kalbi, iki ayı aşkın süredir devam eden TEKEL direnişiyle atıyor. TEKEL işçileri, gasp edilen hakları için 4-c uygulamasıyla dayatılan sendikasızlaştırmaya ve kölelik koşullarına karşı kararlıca direniyorlar.
Antep Çemen Tekstil işçileri ise DİSK-Tekstil Sendikası’na üye oldular. İlk toplu iş sözleşmelerini imzalamak için 12 Ocak’tan bu yana direniyorlar.
TEKEL işçilerinin gösterdiği kararlı tutumun nasıl gelişip güçlendiğini, tüm Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerini nasıl etkilediğini, sınıf tutumunu geliştirip işçileri her alanda nasıl birleştirdiğini, bununla da kalmayarak uluslararası bir boyut kazandığını, hep birlikte görüp yaşıyoruz.
Çemen Tekstil işçilerinin kararlı direnişi, TEKEL işçileriyle paralel ve büyük işçi direnişinden ve güçlü dayanışmadan güç ve moral alarak sürüyor.
TEKEL işçilerinin direnişi, irili ufaklı birçok direnişi, grevi ve mücadeleyi de etkiledi ve güç katkı.
Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde 40. gününe giren işçi direnişi de bunlardan biridir. Çemen Tekstil’deki grev, tüm zorluklara karşın devam ediyor.
Çemen Tekstil işçileri, kendi haklarını kazanmak için direnirken, aynı zamanda TEKEL işçilerinin sıcaklığını duyumsuyor, onların mücadelesine güç ve destek veriyor, dayanışma sergiliyor.
Birçok il ve ilçede süren direniş, grev ve mücadeleler TEKEL direnişi kadar basında yer almasa da, gelişmeler birbirini etkiliyor ve besliyor. Evrensel gazetesini takip edenler, Hayat Televizyonu’nu izleyenler, Türkiye’nin en ücra köşesindeki emek hareketinden, işçi ve emekçi direnişinden haberdar olabiliyorlar. Dayanışmayı, işçi gazetesi ve halkın televizyonu üzerinden geliştirip güçlendiriyorlar.
Çemen patronu da işçilerin böyle kararlı bir duruş sergileyeceklerini beklemiyordu. Çemen patronu ve diğer patronların iş birliğine, vali ve emniyet güçlerinin baskısına, henüz sınıf bilinci edinmemiş işçilerin patronlar tarafından kullanılmasına ve daha birçok oyuna ve baskıya rağmen, Çemen Tekstil işçilerinin mücadelesi güçlenerek sürüyor.
Patron, direnişi kıracağını umuyordu. Bunun hazırlıklarını da yapmıştı. Sırada bekleyen işsiz ve perişan işçileri getirip makinelerin başına koyacağını ve eski işçileri dize getirip eski koşullardan bile geri bir ortamda çalıştıracağını düşünüyordu.
Ama öyle olmadı. İşçi sınıfının örgütlü mücadelesinin nelere kadir olduğunu hesaplayamadı. O bir patron olarak, sömürü ve baskıyla, vali ve emniyeti kendi güvenlik gücü gibi kullanacağını ve her şeyi halledeceğini sanıyordu, ama işçiler birleşmiş ve örgütlenmiş olarak onun karşısına çıktılar ve haklı taleplerini kazanacaklar. Patronun anlaşmaya oturmaktan başka şansı yok!
Çemen Tekstil patronu, kendisini ağa, işçileri de maraba saymaktan vazgeçmelidir. İşçilerin sendikalaşma mücadelesini hazmetmeli ve sendika ile sözleşmeye oturmalıdır. Bunun başka yolu yok.
Çemen Tekstil patronu, Antep işçi sınıfının çok değiştiğini ya bilmiyor ya da unutuyor. Antep işçi sınıfı, Sanko’da, Ünaldı Dokuma’da, taşıma sektöründe ve daha birçok yerde akıllarda yer eden direniş örnekleri sergiledi ve haklarını elde etmeyi bildi.
Çemen Tekstil patronu, ambarlardaki patronların “Eşeğin sigortası mı olurmuş?” dedikleri ambar işçilerinin geldiği aşamayı görüp sonuç çıkarmalıdır. Ambar işçilerinin, bırakın sigortalı olmayı, nasıl sendika kurduğunu, nasıl güçlü bir sınıf tutumu sergilediğini, aylarca süren direnişlerden sonra patronları nasıl dize getirdiğini hatırlasa ya da sorup öğrense iyi olacak.
Çemen işçisi, greve çıktığı günden bu yana bırakın yalpalamayı, daha da gelişip güçlendi. Patronu, sınıfı, sınıf dayanışmasını, örgütlenmeyi kavradı ve gereğini yapıyor. Sınıfı, sınıf partisini daha iyi anladı ve sınayarak tanıdı. Kendisine güveni arttı. Örgütlenmenin önemini daha derinden kavradı. Çemen Tekstil işçileri boyun eğmiyor, haklı talepleri için direniyor ve bu direnişi kazanacak.
ENDER İMREK

Evrensel'i Takip Et