20 Şubat 2010 00:00
KUŞATILAN ÇEVREMİZ
Eylem planları havalarda uçuşurken, güzelim Karadeniz kentimiz Bartında bambaşka bir plan tezgahlanıyor.
Eylem planları havalarda uçuşurken, güzelim Karadeniz kentimiz Bartında bambaşka bir plan tezgahlanıyor. Batık bir holding Amasrada termik santral kuracak, şimdi onun yerini yapıyor, bataktan çıkmaya çalışıyor. Sırtını dayadığı Süleyman Demirel sayesinde yıllarca devletten beslenen, sahipleri sürekli sosyete dergilerinde boy gösteren bu holdingin yapıp da bitirdiği bir işi daha göremedik ama tedbiri ve tepkiyi elden bırakmamak gerekiyor.
Amasra Termik Santralinin hikayesi 5 yıl önceye dayanıyor. AKP iktidarının 2004 yılında çıkardığı yeni maden yasasının ardından, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) bölgedeki kömür üretim sahalarını özelleştirdi, bu holdinge de 2005 yılında Amasradaki bazı sahalar 20 yıl süreyle verildi. Sözleşmeye göre ilk üç yılda toplam 500 bin ton kömür çıkarması gereken bu şirket, bu sürede1 ton dahi kömür çıkaramadı; bunun karşılığında taahhüt ettiği parasal yaptırımı da devlete ödemedi. Ödemez, çünkü bunların niyeti üretmek falan da değildir. Esas niyet, termik santral izni koparabilmek ve üretim izniyle beraber iyi bir fiyata başka birisine satmaktır. Batık holdingin sözleşmedeki hiçbir maddeye uymamasına rağmen sözleşmesi iptal edilmedi; aksine, TTK bunlara ek süre bile verdi.
Şimdi bu holding, bilime, akla ve yöredeki bütün toplumsal muhalefete rağmen devleti ayarlayıp Amasrada termik santral kurmak istiyor. Kuracağı santralin kapasitesini de daha şimdiden kağıt üzerinde artırıp 654 MWtan önce 1100 MWa, daha sonra da 2640 MWa çıkardı. Bunun nedeni ise devletin 1000 MW üzerindeki enerji santrallerine alım garantisi ve daha birçok avantaj uygulamasıdır. Yani bu santralin üreteceği elektriği devlet satın almak zorundadır, üstelik kurulu güç üzerinden alacaktır. Siz 1100 MW gücünde bir elektrik santrali kurun ama orada 1000 MW üretin, devlet size yine 1100 MW parasını ödeyecektir. Alım garantisi denen bu ucubelik, kapitalizmin kendi ruhuna bile aykırıdır. Kapitalist sistem, üretilen hiçbir malın satışını garanti etmez, satış düzenini yine kapitalizmin kendi koşulları belirler. Bu soygunu, bu ucubeliği, Türkiyede ilk yaratan Süleyman Demireldir; ilk uygulaması ise kardeşi Şevket Demirele ait olan bir elektrik santralinde yapılmıştır. Kendisi ailenin reisidir, altı üstü bir babalık yapmıştır.
Amasra ve Bartın yöre halkı, tüm kurumlarıyla doğayı mahvedecek olan bu termik santrale karşı çıkarken, batık holding, kuracağı santral için evlere şenlik bir ÇED raporu hazırlatmış. Bu yüz karası raporda, santral atıklarının, kül ve cürufun nerede ve ne şekilde depolanacağı dahi yer almıyor. Rapor haliyle mahkemelik olacak, Amasra halkı uzun ince bir yola düşecek.
Mühendisiz, mimarız, uzaydan da gelmedik; sonuçta bu toplumun bir parçasıyız. Sermayenin tarafında rapor yazıp çizenler de mühendis, sermayenin yağmasına karşı çıkanlar da. O raporları yazan mühendisler, batık holdingden rapor parasını dahi alamazlar, onu iyi bilsinler. Yazdıkları raporlar Amasraya, Bartına, ülkeye ihanettir; bunu da yöre halkından görecekleri tepkiyle öğrenecekler.
Bu işin peşini bırakmayacağız, batık holdingi ve her kesimden iş birlikçilerini burada teşhir edeceğiz. Kimseden korkumuz ve beklentimiz yok, ama öyle yağma da yok!..
ERTUĞRUL ÜNLÜTÜRK