23 Şubat 2010 00:00
ALBATROS
Geçen hafta Diyarbakırda Bingöl İHD başkanlarından Rıdvan Kızgına, İnsan Hakları Ödülü verildi.
Geçen hafta Diyarbakırda Bingöl İHD başkanlarından Rıdvan Kızgına, İnsan Hakları Ödülü verildi. Rıdvan Kızgın, bölgedeki şeytan üçgenlerinden biri olan Bingölde İHD şubesinin kurucu başkanı olarak, inanılmaz bir savaşım verdi; onlarca kez yargılandı, zindana kondu, ama pes etmedi. Militarizm ve kirli savaşın perdesini indirdiği için boy hedefi oldu sürekli. Şimdi yine kahramanca bir sağlık savaşımı veriyor. Bu da ilkeli insan hakları savunucusu olmanın başka bir bedeli. İHD Genel Başkan Yardımcısı ve İHD Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey hâlâ tutuklu. Dönemler değişiyor ama İHD yöneticileri hâlâ hedef olmakta devam ediyor. Bütün bunlar alıp beni yıllar öncesine götürdü. 17 yıl önce Almanyada bir panelde konuşmacı idim. Bölgenin belalı yerlerinden biri de, ta 1915lerden bu yana Elazığ yöresidir. İHD Elazığ Şube Başkanı Av. Metin Can da konuşmacılardan biri idi. Latin Amerikadaki militer faşist cuntalar, kayıplar ve yargısız infazlardı tartışma konusu. Ve konu, ete kemiğe bürünmüştü kendi coğrafyamızda Ama kendisi yerine kaçırılma ve katledilme haberini alacaktık. Ve hepimiz olamaz diyerek şoke olacaktık. Boş sandalyelerinin üstüne adları yazılı plaketleri koyduk. Onunla birlikte İHD Üyesi Dr. Hasan Kaya da 21 Şubat 1993 günü kaçırılarak, jandarma karakolunun birkaç metre ötesinde bulunan Tuncelinin çok yakınındaki Dinar Köprüsünün altında bulundu. İşkence yapılarak, acımasızca katledilmişlerdi. Emekli Öğretmen ve insan hakları savunucusu Mustafa Elverenin iletisinde de belirtildiği gibi, o sıralarda acımasız bir oyun sahneye konularak, Alevi ve Şafi toplumu çatışma içine sokulmak istenmişti. Sevgili Elveren, Resmi ideoloji yıllardır halkları birbirine boğazlatarak varlığını sürdürmeye çalışıyor. 90lı yılların başında Elazığ Eğitim Sen şube sekreterliği görevinde bulunduğum dönemde çok badireler atlattık diyor; Elazığdaki duyarlı Alevi ve Şafi öğretmenler sayesinde resmi ideolojinin bu oyununu bozduk. Tabii ki bedelini de çok ağır ödedik. Alevi bir avukat ve Şafi bir doktor arkadaşımızı katlettiler. Bununla yetinmeyip, 40 öğretmen (ben de dahil) arkadaşımızı Yıkıcı ve bölücü terör örgütlerine sempati duyabilirler gerekçesiyle çeşitli illere sürgün ettiler. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, o tarihlerde İHD yöneticilerindendi. Geçenlerde Baydemirin Yeşilin elinden kıl payı kurtulduk dediğini basından okudum. Ben ve benim gibi birçok arkadaşımız da aynen Baydemirin dediği gibi kıl payı kurtulduk. Ne yazık ki, Avukat Metin Can ile Doktor Hasan Kaya bizim kadar şanslı değildiler. Bu iki canımız kurtulamadı... Bölgedeki binlerce kayıp ve yargısız infaz olaylarından sadece bir örnek Kirli savaş hâlâ soruşturulmuyor Metin Can ve Hasan Kayanın katilleri hâlâ ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşmaya devam ediyorlar Başka bir insan hakları savunucusu ve Kürt dilinin özgürleşmesinin önünü açan Vedat Aydının katilleri gibi Avukat Epözdemirin ve birçok cesur savunmanın katilleri gibi Musa Anterin ve bölgede kelle koltukta gazetecilik yapan muhabir ve dağıtıcıların katilleri gibi Bölgede öldürülen sayısız öğretmenin, sendikacının katilleri gibi Bölgede başlatılan cinayetler sarmalı, daha sonra burgacına ülkenin batısındaki gazetecileri de aldı. Doğudaki cinayetler karşısındaki susku, batıdaki cinayetlerin önünü açtı. Ve bugünlerin kaotik ortamına geldik.
RAGIP ZARAKOLU