25 Şubat 2010 00:00
Güney Özkılınça mektup
Merhaba Güney Özkılınç,
Merhaba Güney Özkılınç,
Nâzımın Bursa Yıllarını okudum. Emeğini, Nâzım Hikmete, modern Türk şiirinin ustasına duyduğun saygının bu somut göstergesini kutlarım. Bursanın daha doğrusu Bursalıların yıllar önce yapması gerekeni yapmışsın. Ataol Behramoğlunun sunusunda duyulan heyecanın bir nedeni de bu olmalı. Çünkü o da gençliğinin bir bölümünü Bursada yaşadı.
Bursa, bütün şehirler gibi, eski çizgilerini yitiriyor. Bugün Keşiş Dağının daha doğrusu Uludağın bile eski görünüşü yitti. Yalnızca Nâzımın şiirlerinde soluk alıyor. Nâzım Hikmetin, Orhan Kemalin Balabanın yattığı Bursa Kalesi de artık yok. Kale sözcüğünün hapishane anlamına geldiğini Karslı hapis Şair Bülent Şamcıdan öğrendiğimde şaşırmamıştım. Nâzım Hikmet, ana dilinin bu ayrıntısını yıllar önce fısıldamıştı bana:
Sevdalınız komünisttir
on yıldan beri hapistir yatar Bursa Kalesinde
Hapis ammâ zincirini kırmış yatar
en âlâ bir mertebeye ermiş yatar
yatar Bursa Kalesinde
Nâzım Hikmetin Bedreddin gibi taşıyıp yükü yattığı hapishane artık yok. Keşke bir kültür merkezi olarak korunsaydı.
Kardeşim Güney, Nâzım Hikmetin Bursa ve çevresindeki izlerini sürmen de önemli, dinlediklerini, bulduklarını bir arşiv malzemesi haline getirmen de. Halkımızın efsaneyle yetinen bir yanı vardır. Yazılı belgemiz yoktur pek. Sebebi malum. Anılar yazılmaz, kimi kez anı yazma yaşı geldiğinde bellekler arızalanır kimi kez birilerini incitmeme gayreti yüzünden yazılmaz anılar. Kimi anılar ise yalnızca yazanı yansıtan bir aynadır. Düzeltilemez, gerçeğin bir yanını yansıtsa da, yanlışları olsa da yazıldığı gibi kalır. Ama en sağlam izler edebiyatçıların yazdıklarındadır. Edebiyat tarihi kadar gayri resmi tarih de edebiyata başvurmalı. Nâzım Hikmet için en sağlam anlatılardan biri Peride Celalin Kurtlarıdır Nâzımın o yasa dışı biçimde askere çağrılışında serbest bırakılması için, bir kefil gerekişi, Genç Peride Celalin kefilliği üstlenişini romanında da okudum, kendi ağzından da dinledim. Peridenin Nâzımın eşlerinden Münevverin arkadaşı da olduğunu bilir misin? Münevver Bursaya giderken yanına almış Peride Celali. Ama Nâzımı görmeye giderken yanına almamış, otelde bırakmış.
Kitabında Cahit Sıtkı Tarancının Bir Şey şiirini görünce sarsıldım. Cahit Sıtkı o şiirin sonlarında Nâzımın adını anar. Cahit Sıtkı bu şiiri Varlık dergisine yollar ama Edebiyatımızın en yavuz evladı Nâzım Ağabey hapislerde çürür dizeleri Varlıkta yayımlanmaz.
Sesini yükseltmeyi bilmek iyi şairlerin başarabileceği bir iştir. Cahit Sıtkıyı bütün iyi şiirleri bir yana bu yüzden severim. Kadirbilirliği yüzünden. Seni de kitabındaki ayrıntılar yüzünden bir kez daha sevdim. Nâzım Hikmete emek verenleri örneğin Aydın Aydemiri Kemal Sülkeri unutmayışından. Nâzım Hikmete avludan ot toplayıp hindibağ salatası yapan genç cezaevi aşçısından söz edişinden. (Aklıma takıldı sıralanan bu sebzeler, kabak, ıspanak kökü salataları hep bir perhizi düşündürüyor Ustanın karaciğerinden sıkıntısı yüzünden miydi, kalbinden mi?)
Nâzım Hikmet hem yazdıklarıyla hem yaşamıyla benzeri olmayan bir öğreticidir. Ona verilen emek, emek vereni yüceltir. Nâzımın Bursa Yıllarını kutluyor, sana nice araştırma diliyorum. Dilerim senin gibi genç arkadaşların sayısı artar.
Sevgilerimle
Sennur Sezer