26 Şubat 2010 00:00
BAŞYAZI
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün çağrısıyla Çankaya Köşkünde bir araya geldi.
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün çağrısıyla Çankaya Köşkünde bir araya geldi.
Üç saat süren toplantının arkasından üç paragraflık bir açıklama yapıldı.
Açıklamada özet olarak, Son günlerde kamuoyunda tartışılan konular ayrıntılı bir biçimde ele alınmıştır, kurumlar yıpratılmasın, herkes sorumluluk bilinciyle davransın, Anayasal düzen ve kanunlar çerçevesinde çözüleceğinden vatandaşlar emin olsun deniyor.
Açıklama Genelkurmay, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, MGK gibi kurumların toplantılarından çıkan, toplantıdan önce hazırlandığı intibaı uyandıran açıklamalara benziyor. Nitekim bu açıklamada da, her şey yuvarlanmış ve herkesin üstünde anlaştığı bir akmaz kokmaz metin çıkmış!
Ancak bu haliyle bile bu açıklamadan şunu anlıyoruz ki; Genelkurmay Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı; Balyoz operasyonu, yargıda koparılan gürültü ve Ergenekon soruşturması ile ilgili uygulamalar konusunda bir fikir birliği içindedirler. Yani, Başbakanla Genelkurmay Başkanı arasında paslaşma sürmektedir, ama bir iki pas isabetli olmamış olabilir! Konuşup onu da halletmişlerdir. Cumhurbaşkanı ise bu uzlaşmanın hakemi ve kefilidir artık!
Olup bitenden sonra belki, bir ayar daha yapılmıştır, ama basında oluşturulan kimi tablolar da öngörüldüğü gibi, Genelkurmay cenahından bir hayt huyt durumu yoktur!
Belki bu toplantıda, asker içinde, üst düzey emekli ve muvazzaf subayların gözaltına alınması ve uygulanan yöntemlerin hoyratlığı konusunda asker tarafının talebi olmuştur. Ama daha ileri bir isteğin olmadığı anlaşılıyor.
Nitekim Başbakan Erdoğan da toplantının gayet iyi geçtiğini söyleyerek, bu konudaki toplantının rahat bir uzlaşma toplantısı olduğunu ifade etmiştir.
Erdoğanla Başbuğ arasında bir buçuk yıldır sıkı bir birlik vardır ve Başbuğ da Erdoğan da zaman zaman, izleyenlerde, bir birini hedef alıyor düşüncesi uyandıran çok sert sözler sarf etseler de; her gerginlikten sonra bir araya gelip, arkasındakileri rahatlatan açıklamalar yaparak ortamı yatıştırmışlardır. Bu durum, onların aralarında, ortak bir strateji üstünde anlaştıkları, ama bu stratejinin uygulanmasında zaman zaman sorunlar çıktığını göstermektedir. Ancak bu ikilinin, her gerilim sonrası yaptıkları özel toplantılarla sorunu aştıklarını biliyoruz. Bu yüzden bu toplantıların, balans ayarı toplantısı olduğunu öne sürenlerin tezi, Çankayadan çıkan bildiriyle daha da güçlenmiştir. Nitekim Başbakan Erdoğan, daha kısa süre önce, Başbuğ ile arasının nasıl olduğunu soranlara, İyidir. Paslaşıyoruz! yanıtını vermişti.
Paslaşmanın ancak aynı takımın oyuncuları arasında olabileceği düşünüldüğünde, anlaşılmaktadır ki; Başbakan ve AKP Hükümetinin Türkiyenin yeniden yapılandırılma stratejisine Genelkurmay Başkanı da bağlıdır! Bu aynı zamanda elbette ABDnin ve batı kapitalizminin stratejisidir ve bu yüzden de bunda şaşılacak bir yan yoktur.
Zaten şaşanlar da; askerler hakkında ham hayaller besleyenlerle, AKPnin ve Erdoğanın Müslüman ve batıya bakışındaki kimi sorunları fazlaca abartanlardır!
Haberimizi okuyan okurlarımız da görecektir ki; dün, Çankayadaki uzlaşma toplantısını Evrensel, Çankaya Mutabakatı olarak değerlendirdi. Eğer daha önce Dolmabahçe Mutabakatı diye hayli ünlenmiş bir mutabakat olmasa ya da son aylarda Erdoğan ve Başbuğ, sıkça bir araya gelip sık sık mutabakat sağlamasaydı, bu toplantı Çankaya mutabakatı olarak siyaset tarihimizde özel bir yer tutardı, herhalde.
Ama, hâlâ bu olasılık da vardır. Çünkü bu toplantı sadece son günlerde, Ergenekon soruşturması kapsamındaki konuları aşan yanları da ortaya çıkarsa, Çankaya Mutabakatı; bu genel adlandırmayı aşarak, özel bir adlandırma, bir marka olarak siyasi edebiyatımıza de girebilir.
İHSAN ÇARALAN