26 Şubat 2010 00:00
YERLİSİ BOL BİR HAFTA
Levent Kırcanın oynadığı, oğlunun yönettiği arabesk özentisi film, haftanın en kötüsü olmaya en güçlü aday.
SON İSTASYON
Levent Kırcanın oynadığı, oğlunun yönettiği arabesk özentisi film, haftanın en kötüsü olmaya en güçlü aday. Taşrada emekliliğine gün sayan memurun komedisi olarak başlayan film, bir Selamsız Bandosu gibi başlıyor, ailenin paramparça olduğu Küçük Emrah filmine doğru giderken, arada zengin büyük oğlun evindeki misafirlikte Köyden İndim Şehire aroması kokuyor. Sonunda da hiçbiri olamadan sona eriyor. En hayret verici kısmı, 30lu yaşlarda birinin böyle bir hikayeyi nasıl yazabildiği. Çünkü karakterler, diyalogları, bildiğiniz basit yargılardan müteşekkil: Büyüklerin sözü dinlenmelidir, bir genç çalışmıyorsa hayırsız evlattır, bir genç kadın şarkıcı olursa kötü yola düşmüş demektir, mafya olursan babana bile zarar verirsin, zenginler kibirli insanlardır, çocuklar yaşlanan ana babasına sahip çıkmazsa onlar da sürünür... Daha devam etmiyorum, merak eden filmde görsün. Sanki senaryo hiçbir şey düşünmeden yazılmış, ilerledikçe Şunu da ekleyelim, bunu da ekleyelim denmiş. Levent Kırcanın mimiklerini coşturduğu oyunculuğu da bu manzarayı tamamlıyor. Neyse ki genç oyuncular Korel Cezayirli ile Başak Daşman olmuşlar. Kısacası, Olacak O Kadar, bundan çok daha iyi. En azından bir şey diyor.
Yönetmen: Oğulcan Kırca
EYYVAH EYVAH
Her komedyen iyi senaryo yazacak diye bir kural yok. Ama neyse ki Ata Demirer, ilk senaryosunun altından başarıyla kalkmış. Eyyvah Eyvah, bir Trakya hikayesi. Klarnetçi genç adam, babası hakkında yeni bir şey öğreniyor ve onu aramaya karar veriyor. İstanbula gidiyor, şarkıcı bir kadınla arkadaş oluyor, birlikte babayı arıyorlar. Buluyorlar ve Trakyalı, o meşhur Size baba diyebilir miyim sorusunu, kendi dilinde soruyor: Baba diyebiliyoz mu beya? Hafif ve çok bir numarası olmayan bir hikaye ama hiç sarkıtmadan, espri düzeyini düşürmeden, saçmalamadan eğlendirmeyi beceriyor. Hüseyin Badem, Ata Demirerin önceki skeçlerindeki karakterleri andırıyor. Sadece Müzisyen Necip İncesazı değil, hayvanlar ve biyoloji bilgisiyle Veteriner Hekim Niyazi Gül karakterinin de özelliklerini almış. Ama bir tekrar gibi değil. Oyunculukta da bir tek ismi anmak yeter: Salih Kalyon, şimdiye kadar yapılmış en başarılı Trakyalı dedeyi çıkarmış.
Yönetmen: Hakan Algül
NİNE
Amerikalılar bir Avrupa filmini daha yeniden çektiler. Fellininin Sekiz Buçuku, Chicago müzikalinin yönetmeni Rob Marshallın elinde dokuza çıkıyor. Yaratıcılıkta kabızlık sorunu yaşayan Yönetmen Guido ve kadınlarının hikayesi, hem çok efsane bir kadroyu bir araya getiriyor, hem de yetenekli yönetmen bayağı eğlence dolu bir iş ortaya çıkarıyor. Nicole Kidman, Penelope Cruz, Daniel Day Lewis desek, yeter herhalde.
Yönetmen: Rob Marshall
DELİ DUMRUL KURTLAR KUŞLAR ALEMİNDE
Böyle de bir film var. Delikanlılık raconu soslu komedi; tabii ki içinde, eski Muro, Mustafa Üstündağ var. Emir Benderlioğlu başrolde.
Yönetmen: Oğuz Yalçın
VEDA
Zülfü Livaneli de bir Atatürk filmi yaptı. Yaptı da ne oldu? Film, Mustafa Kemalin yaveri Salih Bozokun anlatımına dayanıyor. Ama kişisel tanıklığa ne kadar dayalı bir hikaye derseniz, pek değil. O kadar yeni bir şey söylemekten uzakta ki, ders kitabı seviyesinde denebilir. 90 yıllık Kemalist zihniyetin birdirbir oynamayan çocukta bulduğu liderlik vasfı yerli yerinde. Sonra askeri okula gitmeler, türban sevmemesi, Batıyı sevmesi, ne kadar politik hamlesi varsa hepsini Mustafa Kemalin kişiliğiyle açıklayan uyduruk ders kitabı tarihçiliği, burada da sürüyor. Sadece övmek için yapılmış, ne Mustafa Kemali, ne Cumhuriyetin kuruluş fikrini anlamaya çalışmayan, ders kitaplarında anlatılanlardan başka bir şey söylemeyen bir filme, kimin ihtiyacı olabilir? Herhalde Mustafa ile hayal kırıklığına uğrayan şablon sever Kemalistlerin... Onlar da, filmin arada Fikriye ve Latife meselelerine girip çıkmasına tahammül edebilirlerse... Çünkü Serhat Mustafa Kılıçın oynadığı, Salih Bozokun Atatürkü kıskandınız mı sorusuna verdiği cevap, Can Dündarın insani Mustafasına bir cevap: İnsan Ağrı Dağını kıskanır mı? Sinan Tuzcunun oynayamadığı zeybek sahneleri de filmin tuzu biberi.
Yönetmen: Zülfü Livaneli
Çağdaş Günerbüyük