28 Şubat 2010 00:00

Beyni buzlamak, buzlamayı tuzlamak

Ayaktopçusunu, her türlü topçusunu, sporcuların tüm çeşidini, sigara kullanmazlar, kullanamazlar diye düşünürdüm. Ama gece yaşamının amansız izleyicilerinin bildirdiğine göre kullanan varmış.

Paylaş
Ayaktopçusunu, her türlü topçusunu, sporcuların tüm çeşidini, sigara kullanmazlar, kullanamazlar diye düşünürdüm. Ama gece yaşamının amansız izleyicilerinin bildirdiğine göre kullanan varmış. Hem sigara içip hem de orada burada koşturup durmak, zıplayıp hoplamak zor olur diye bilirdim. Ben benken; hem de günde beş tane içerken yirmi yıl kullanıp sigarayı bıraktığımda, yolda başka türlü yürümeye; basamakları bambaşka çıkmaya başlamıştım. İlkinde koşmak geliyordu içimden, ikincisinde uçmak. Top peşinden koşmak bile istiyordum. Yok, askerden kaçmak için değil, içimdeki dumansız havanın verdiği coşkuyla. Kaldı ki o zamanlar, askere gitmemek için sahne ışıklarından yeşil alana inmek gibi çabalar da yoktu, olamazdı. Utanılırdı. Sigarayı bıraktığımda da askerden çoktan dönmüştüm üstelik. Şimdilerde gitmemek için yolların arandığı askere, savaş da yokken üstelik, üç kez gitmiştim. Rastlantıya bakın ki, askerlik yaşım geçtiğinde sigarayı da bırakmıştım. Beni, topçuların sigara içmesinden daha çok kızdıran ikinci bir olay da özellikle filmlerde sigara görüntülerinin gizlenmesiydi. Başbakan’ın ipini çektiği bakkallardan tutun da irili ufaklı tüm satış yerlerinde cam gerisinde gözler önüne serilen sigara ve paketi, bir filmde boy gösterdiğinde örtüleniveriyor garip bir biçimde. Çarşafa sokuluyordu sanki. Birileri bu uygulamaya dondurma(!) dese de, çoğunluk buzlama olduğunu söylüyor ki çoğunluğun söylemi doğru geliyor bana. Televizyonda film izlemek, sinemadaki tadı vermiyor bana; ama bu görüntülerle iyice tatsızlaştı. Her türlü ilgi, sevgi, beğeni darmadağınık oluveriyor o dondurma denilen buzlama yüzünden. Kimi sanatsever(!) iş bilenler de buzlamayı çirkin bulmuş olacak ki, sanatçı ruhlarını koymuşlar ortaya, çiçek yerleştirmişler sigaranın üstüne. Buzlama da buzlanmış oluyor böylece. Ve şaşkınlığın boyu bosu da ölçülemez düzeye ulaşıyor. Bir bakıyorsunuz adamın, kadının ağzında, elinde ya da başka yerinde çiçek açıveriyor birdenbire. Öyle de bir çiçek ki, çiçekten başka her şeye; üstelik başka bir şeye her şeyden daha çok benziyor. Kim bilir, belki zamanla onun da üstüne bir bant koyarlar. Çiçek dediğin de öyle dalda ya da saksıda durduğu gibi durmuyor. Ekranın orasından burasına uçup duruyor bir böcek gibi; hem de altından üstünden duman salarak. Ve ne ilginçtir ki tüten buzlamanın, dumanlı çiçeğin arkasında sigaranın ayrımsanmayacağı düşünülüyor. Yok bu sigaranın dondurulması, buzlanması, çiçeklenmesi falan değil. Bu açık seçik beyin buzlama. Bu iğrençliği kimilerinin olumlu bulması, şaşkınlığıma şaşkınlık kattı doğrusu. Fakülteden sınıf arkadaşım Coşkun Saygı’nın deyişiyle “Hayretlerim şaştı” dersem hiç kimse şaşırmasın. Çünkü, benim şaşkınlığım hepimize yeter. Bu uygulamaya dondurma diyerek garip bir ad takan adamın birine göre buzlama yapılmazsa sigaranın gizli bir tanıtımı yapılmış olacakmış. Düşünebiliyor muymuşsunuz, dünyanın tanıdığı bay ve bayan oyuncular sigaranın gizli(!) tanıtımını (reklamını) yapıyorlarmış. İçilirken sigaranın adı sanı belli olmayacağından, bu tanıtım sigara içmeye özendirmek için olmalı sanırım. Ama dondurma, buzlama, çiçekleme yapılmasına karşın her yanından çıkan dumanlar içmeye özendirmeyi engellemeyeceğine göre, bu gizli tanıtımın markaya yönelik olması gerektiğini düşünmek kaçınılmaz oluyor. Sanki, içilen sigaranın üstü örtülenmeyince çocuklar, gençler, büyükler, en büyükler, Roberto de Pacino ya da Sandra Kidman bile içiyor diye hemen paket taşımaya başlayacaklar. Hem de sigaranın yanında şişe ve bardak dolusu içkinin her türlüsü dururken... Bunlara ek olarak, kullanılan araba, silah; yapılan hırsızlık, soygun, vurgun gibi başka türlü gerçekler de çanak tutarken bir şeylere... Yok bu sigara göstermelik, beyin buzlanıyor aslında. Dondurma, buzlama, çiçekleme, çarşaflama gibi şeyler yapmadan sigaralarını tüttüren sporcular, karda yürüyüp izlerini belli etmiyorlar anlaşılan. Ama yaşama ilişkin izlenimlerini belli etseler hiç değilse. Şu karda kışta Ankara’nın göbeğinde direnişte olan TEKEL işçilerine örgütsel bir destek verseler örneğin. Ya da kişisel... Cici yayıncılara yağ çekeceklerine taşıdıkları bez parçasında TEKEL işçilerine de destek çıksalar. Ya da içlerine giydikleri giysilerde... Bakkallar gibi gözden çıkarılan bir avuç TEKEL işçisinin buzlanmasını, koskoca TEKEL yapısının çiçeklenmesini herkes görürken, sporcuların; hele de topçuların görmemesi ilginç. Yok, yok; bu sigarayı değil, beyni buzlama. Eee, bu buzlamayı da tuzlamalı ki, hem çözülsün hem de kokmasın!..
Üstün Yıldırım
ÖNCEKİ HABER

Kıraçlı gençler ve sporun sınıflılaştırılması

SONRAKİ HABER

Ofansif futbolun çekiciliği

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa