02 Mart 2010 00:00
GÜNCEL
28 Şubatçılar, tesis ettikleri rejimin bin yıl süreceğini iddia ediyorlardı. Pazar günü bazı gruplar, 28 Şubatın bittiğini ilan eden gösteriler yaptılar.
28 Şubatçılar, tesis ettikleri rejimin bin yıl süreceğini iddia ediyorlardı. Pazar günü bazı gruplar, 28 Şubatın bittiğini ilan eden gösteriler yaptılar.
Aynı gün, CHP Genel Başkanı Deniz Baykalın ettiği sözler ise yeni bir bin yıl itirafı idi. Baykal, AKPnin Reform Paketi olarak gündeme getirdiği anayasa değişikliklerine karşı çıkıyor. Karşı çıkma gerekçesi ise bu pakette TBMMye yetki veren düzenlemeler. Baykal, AKP böylece yeni avantajlara sahip olacak, demeye getiriyor. Yani, CHPye göre AKP hep iktidar olacak, CHP ise hep muhalefet. Baykal böyle düşünmese, TBMMye verilecek yeni yetkilerin ya da avantajların AKPye yarayacak düzenlemeler olduğunu iddia etmezdi.
CHPnin kendini bin yıl muhalefet olarak gördüğü, sadece başkanının bu sözlerinden anlaşılmıyor; her politikası adeta bunun bir kanıtı. Ama bizim işimiz CHPye akıl vermek değil. Ne hali varsa görsün.
Asıl tartışılması gereken, AKPnin gündeme getirdiği Reform Paketi. AKPnin söz konusu Paketi gündeme getirmesi de önceki Reform politikalarını gündeme getirişine benziyor. Öncekilerden kastımız, Anayasa Değişikliği ve Kürt Açılımı... Her iki Pakette de AKP benzer sunumlarla Reform önerilerini gündeme getirmiş, biraz tartışıldıktan ve ağzına yüzüne bulaştırdıktan sonra, önerilerinden tornistan etmişti. Yeni Reform Paketi de, gündeme getirilişi, sunumu ve içeriği ile önceki iki Pakete çok benziyor.
Seçim öncesi, ana tartışma bu Paket etrafında dönecek gibi görünüyor. AKP buradan kendine yeni bir mağduriyet yaratmaya çalışacak. AKPnin kapatılması davası ve AKPnin bu antidemokratik saldırıya karşı mağduriyeti ve demokrasiyi savunan parti pozları, seçim tartışmalarının merkezi yapılmaya çalışılacak.
CHP ve Baykal daha şimdiden bu oltayı yutmuş gibi.
AKP, önceki demokratikleşme, reform paketlerinde olduğu gibi, bu Pakette de samimi değil. Yine, yapmak için değil yapmamak için bir Paket gündeme getiriyor.
AKPnin niyetini deşifre etmenin en etkili yolu, demokrasi güçlerinin yıllardır savunduğu, gerçekleşmesini istediği demokratik hak ve özgürlük taleplerinin daha yüksek sesle gündeme getirilmesi ve gerçek demokrasi paketinin ne olduğunun dosta düşmana gösterilmesidir.
TEKEL işçilerinin mücadelesi, herkese AKPnin özelleştirme politikaları, çalışma yaşamını kuralsızlaştırma, emekçilerin kazanılmış haklarının nasıl gasp edildiği ve 4-c gibi konuları çok açık bir şekilde anlatmış ve AKPnin politikalarına karşı demokratik alternatifi göstermiştir.
Bu yöntem, demokrasi güçlerinin diğer demokratik taleplerinin geniş halk kitlelerine anlatılması ve AKPnin antidemokratik yüzünün teşhiri için yararlanılabilecek bir yöntemdir.
Demokrasi güçleri, gerçek demokratik değişik taleplerini güçlü bir şekilde anlattığında, AKP için önümüzdeki seçim ona gerçek mağduriyeti de tattıracaktır.
KAMİL TEKİN SÜREK