06 Mart 2010 00:00
BAŞYAZI
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu, önceki gün yaptığı görüşmeler sonunda Ermeni Soykırım Tasarısını onayladı.
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu, önceki gün yaptığı görüşmeler sonunda Ermeni Soykırım Tasarısını onayladı.
Türkiye, Washington büyükelçisini geri çağırdı. Televizyon kanalları ve dün çıkan gazeteler, Komisyon Başkanı Howard Bermana Türk düşmanı diye ateş püskürüyor; Obama yönetimi de, komisyon üstünde yeterli baskı oluşturmadığı için eleştiriliyor.
Bu kısırdöngü her yıl yeniden yaşanıyor. Ve mart, nisan ayları bu tartışmalarla geçiyor. Hani, leyleğin ömrü lak lakla geçermiş gibi!
Ama onlarca yıldır Türkiyeyi yönetenler, bu sorunun ABDde, Avrupa ülkelerinde Türkiyeye yönelik bir sıkıştırma ve dayatma malzemesi olduğu halde, Bu silah bu güçlerin elinden nasıl alınır diye bir soru sormuyor, soranlara da iyi gözle bakmıyorlar.
Şimdi de AKP Hükümeti, yıllardır benzer yöntemlerle sorunu kangrenleştiren yönetenlerin yolundan yürüyerek, günü kurtarmaya çalışmaktadır.
Esas sorun şudur: Bu sorunu Ermenistanla görüşerek, iki halk arasında dostluğu, kültürel ve ortak yaşam değerlerini, halkların kardeşliğini geliştirecek bir dayanak yapmak yerine; inkar ve aşırı milliyetçi yaklaşımlar, sorunu emperyalistlerin elinde bölge halklarıyla oynamanın, bölgeye müdahalenin bir aracına dönüştürmektedir.
Benzer sonuçlara yol açan diğer bir sorun da, Kürt sorununun çözümüne yaklaşımda ortaya çıkmaktadır.
AB ve ABD ile ortaklaşa olarak PKKnin Kandilden çıkarılmasını hedef alan Türkiyenin politikası; Kürtsüz bir Kürt sorunu çözümüne indirgenmiş olan Demokratik Açılımda da Ermeni sorununda olduğu gibi, sorunun çözümünü emperyalistlere havale etmiştir. Bu durumu kendi çıkarları doğrultusunda değerlendiren, ABD başta olmak üzere batılı güçler; bu sorunu, bölgeye müdahale ve Türkiyenin, batı emperyalizminin bölge gücü olarak yeniden inşasının dayanağı olarak kullanmaktadır.
Nitekim son aylarda İtalya ve Fransada yapılan operasyonların final hamlesi Belçikada yapıldı ve Kongra-Gelin Başkanı Zübeyir Aydar ile Avrupa sorumlusu Remzi Kartal tutuklandı; Roj TVnin yayını engellendi!
Bu gelişmeler üzerine TV kanalları ve dünkü gazeteler, daha dün teröre yataklık yapmakla, teröristleri cesaretlendirmekle suçladıkları Belçikaya övgüler yağdırdılar.
Oysa bu çerçevede kaldığı sürece ne Kürt sorununun demokratik çözümü ne de bölge barışında bir ilerleme mümkün olacaktır. Çünkü bu yol; Türkiyenin, kendi Kürtleriyle konuşarak sorunu çözmenin dışında, onlara rağmen bir çözüm arayışının yoludur.
Olup biteni şöyle bir soruyla açıklamaya çalışalım: Bugüne kadar bölgede ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerin el attığı herhangi bir sorun çözüme kavuşmuş mudur?
Hayır!
Bugüne kadar bu soruya evet denilecek tek bir örnek yoktur! Tersine; el attıkları her sorunu kangrenleştirip, kronikleştirip sürüp gitmesi sağlamak, onların tek çözüm biçimidir. Tersine; batılı güçler, kendileri olmadan bir barışın olmayacağı koşulları oluşturup, bunu bölge ülkelerine karşı bir silaha dönüştürmüşlerdir.
Hal böyle olunca; Kürt sorunu ya da Ermeni sorununda bu güçler, halklar arasında gerçek bir barışın oluşması için neden çözüm üretsinler ki?
Bu çözümsüzlük çözümü, batılı emperyalistlerin bölgedeki çıkarlarını sürdürmesinin olmazsa olmazıdır!
Ama elbette burada sadece batılı emperyalistleri suçlamak da gerçeğin bütünü değildir. Bölge ülkelerini yöneten güçler de (ki bunların çoğu batı emperyalizminin iş birlikçileri, onların bir dediğini iki etmeyen rejimlerdir) aralarındaki sorunları; geçmişleriyle yüzleşerek, karşılıklı görüşmelerle halklar arasındaki sosyal, kültürel, ticari ilişkileri geliştirmek temelinde çözmek yerine, batılı emperyalistlerin çözümleri etrafındaki politikaları tercih etmektedirler. Dolayısıyla onlar da batılı emperyalistlerin suç ortağıdır.
Bu çözümsüzlükleri aşmanın tek yolu da; emperyalistlerin politikalarını ve onların iş birlikçilerinin şoven milliyetçi tutumlarını mahkum etmekten; halkların kardeşliğini esas alan çözümler için mücadeleden geçmektedir.
İHSAN ÇARALAN