08 Mart 2010 00:00
Roj TVye operasyon...
Med TV operasyonundan (Sputnik) 14 yıl sonra Roj TV basıldı. İlkinde 50 bin avro ile televizyonun bilgisayarlarına el konulmuştu.
Med TV operasyonundan (Sputnik) 14 yıl sonra Roj TV basıldı. İlkinde 50 bin avro ile televizyonun bilgisayarlarına el konulmuştu. Fransa ve Belçikada eşgüdümlü gerçekleştirilen operasyon, Avrupanın diğer ülkelerinde de kısmi olarak yürütülmüştü. Girişim Türkiyeden, ABDden gelmişti.
Önceki gün yaşananlar, 1996dakinin bir tekrarı gibi... Baskın ve gözaltılar yine Belçika ve Fransa merkezli ama Almanya, İtalya da dahil.
Operasyon bu kez de aynı yoldan geldi. Bu kez işin içine Irak da girmiş. ABD Dışişleri Bakanlığının operasyonlardan sorumlu koordinatör başyardımcısı Frank Urbancic, bir süre önce yaptığı açıklamada, PKK ile Al Capone taktiği ile savaşacaklarını söylüyor. Peki nedir Al Capone taktiği? Şöyle izah ediyor Urbancic: ABDde bir dönem mafya babalarından Al Caponea karşı izlediğimiz yaklaşımı, bundan sonra PKKya karşı izleyeceğiz. Al Caponeun işlediği pek çok ciddi suça karşılık onu ancak bir vergi suçu nedeniyle hapse atabilmiştik. Aynı yöntemi PKKya karşı da kullanacağız. Türkiyenin son derece yeterli bir bilgi toplama ağı zaten var. Yapılacak ilk şey, PKKnın Avrupadaki rahatlığına son vermek. Rahatsız olurlarsa yanlış da yaparlar.
Öncelikle bunun yeni bir taktik olmadığı biliniyor. Operasyonun genişliği ve uygulanış biçimi, PKKyi tümden hedeflediği, dolayısıyla çevreden merkeze doğru bir güzergah izliyor. Ancak bazı yeni gelişmeler de var.
Bunlardan biri, operasyona Türk polisinin de katılmış olması. Diğeri Belçikanın böyle bir operasyonu kabul etme biçimidir.
Operasyon sonrası Belçika Parlamentosu Yeşiller Partisi Senatörü Geert Lambertin, iki aydan beri ABDnin böyle bir operasyon için kendilerine baskı yaptığını söylemesi, keza, operasyon sonrası televizyon tesislerinin olduğu ilçenin belediye başkanı ile polis şefinin, Roj TV binasına giderek operasyondan duydukları üzüntüleri iletmiş olması, Brükselin düştüğü durumu gösteriyor. Yine basında da operasyonun gayri hukuki olduğu yönünde haberler yer aldı. Sonuç olarak bütün bunlar, ABnin başkentinin ABD tarafından baskı ile yönetildiği anlamına gelir.
Olayın diğer yanı Türkiye ile ilgili boyutudur. Operasyona Türk polisinin katılmış olması, Türkiye devletinin Kürtlere Biz güçlüyüz, her yerde elimiz size uzanır mesajıdır.
Avrupada olan bitenin en tanıdık yanı DTPye yönelik operasyonla benzerliğidir.
Operasyonun hedef aldığı kişilerin, Avrupada oturma izni olan, birçoğu Avrupalı parlamenterle sık sık görüşen isimler olduğunu öğreniyoruz. Dahası; dağa gitmeyen, burada yasal zeminde politika yapanlar... Dolayısıyla DTPnin kapatılmasını eleştirenlerin bu operasyona destek vermesi, bir çelişki olarak önümüzde durmaktadır. Ya Roj TVye baskın?..
Urbancicin altını çizdiği noktadır; PKKyi ve Kürtleri yanlış yapmaya sevk etmek. Yani provoke etmek...
Bu mümkün. Hatta önceki günkü Roj TV ile ilgili eylemlerde bunun kimi işaretleri görüldü. Ancak bu yanlışın, demokratik yolları boş çıkarma, şiddeti güçlendirme gibi daha total bir yanlışa yol açacağı çok açık. Brüksel başta olmak üzere Avrupa ve Türkiyedeki gösterilerde ortaya konan tepkilerde kendini gösteren öfke dalgası, ABD ve ABnin işini zorlaştıracak.
Peki, bu operasyonlar PKKyi marjinalleştirebilecek mi? Zor... Neden? Çünkü Kürtlerin kimlik olarak yasalarda tanınması, yani grup haklarının verilmesi, Irakta dahi sıkıntılı. Kerkük meselesi bunun en açık örneği. ABDnin Mile Mustafa Barzaniyi ortada bırakan politikası biliniyor. Dolayısıyla Güney hükümetinin de geleceği garantili değil. Bütün bunlar ortada dururken mümkün değil. Bundan en büyük zararı Türkiye görecektir!..
Hüseyin Deniz