09 Mart 2010 00:00

Töre kurbanları sahnede

VAN Tamara Tiyatrosu’nun hazırladığı ‘Kadın Ölüleri-5 Anlatı’ adlı oyunun İstanbul gösterimi “Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi”nde yapıldı.

Paylaş

VAN Tamara Tiyatrosu’nun hazırladığı ‘Kadın Ölüleri-5 Anlatı’ adlı oyunun İstanbul gösterimi “Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi”nde yapıldı. Cem Düzova’nın yazıp yönettiği, 5 anlatıdan oluşan oyunda, yaşanmış gerçek olaylardaki kadın cinayetleri anlatılıyor.
Şiddetin sokakta, evde, hastanelerde, okullarda, trafikte, karakollarda, cezaevlerinde, işyerlerinde, mitinglerde, medyada, toplu taşıma araçlarında sinsice normalleştiği bu ülkede her gün yüzlerce kadın ölüyor. Kadınlar; boşanmak istedikleri, erkek çocuk doğuramadıkları, enseste maruz kaldıkları, tecavüze uğradıkları, kuma istemedikleri, sevdikleriyle evlenmek istedikleri ve evlenmeyi reddettikleri için katlediliyorlar. ‘Kadın Ölüleri’, çeşitli nedenlerle öldürülen veya intihara sürüklenen 5 kadının ölüm anlarını anlatmalarından oluşuyor. Üzerindeki beyaz kefeni ve mezardan çıkıp gelmişçesine duran çıplak ayaklarıyla tiradını bitiren oyuncu, sahnenin arkasına çekilerek, oyun süresince adeta bir ruh gibi, rahatsız edici sabit bakışlarla seyirciyi izliyor.
Son 5 yılda, 1806 kadın töre cinayetlerine kurban gitti, 5 bin 375 kadın intihar etti. Oyunda, kadınların okula gidemediğini, tecavüzcüleriyle evlenmek zorunda kaldıklarını, tacize uğradıklarını, istemeden hamile kaldıklarını, neden kadın ve çocuk ölümlerinin bu kadar fazla oranda olduğu sorgulanıyor. Etkiyi büyük ölçüde arttıran müzikler Ercan Işkıncı, ışık tasarımı ise Kenan Ergin tarafından gerçekleştirilen oyun, Van Kadın Derneği’nin katkısıyla önce İzmir “Fransız Kültür Merkezi” ve “Ege Sanat”da, ardından Ankara “Dört Mevsim Kültür Merkezi” ve “Yılmaz Güney Sahnesi”nde oynanacak.
YAŞANMIŞ HİKAYE, YAŞATILMAMIŞ KADIN
Oyunun Yazarı ve Yönetmeni Cem Düzova’nın asıl mesleği öğretmenlik. ‘Kadın Ölüleri-5 Anlatı’ 3. oyunu, daha önceki oyunları okuma tiyatrosu olarak sahnelenmiş. Devlet Tiyatroları repertuvarından geçmiş ama hiçbir yönetmen talip olmayınca, kendisi yönetmeye karar vermiş. Oyunda özellikle şehirli bir dil kullandığını belirten Düzova, bu tür olayların sadece Doğu’da değil, Türkiye’nin birçok yerinde yaşandığını belirtiyor, İstanbul’daki kadın örgütlerinin onları yalnız bıraktığından da dert yanıyor. Van Kadın Derneği’nden Sema Bağış, kadına dair duyarlılık yaratmaya çalıştıklarını söylüyor ve ekliyor “O kadınlar hayatta olsaydı, yaşadıklarını bu şekilde aktarırlardı. Töre cinayetleri ile ilgili suçlar ağırlaştırılınca, intihar olayları çoğaldı. Erkekler cezadan kaçabilmek için kadınları intihara yönlendirmekte, zorla intihar ettirmekte. Kadını dört duvar arasına kapatıp, yanına ilaç, bıçak, urgan bırakıp, günlerce hapsederek ölüm psikolojisine hazırlıyorlar, bu süreçte aşağılamalar, dayak da var. Kadın oyuncular isimlerini yazmamı istemiyorlar. Ölen kadınların isimleri nasıl unutuluyorsa, görmezlikten gelinip, yok sayılıyorsa, onların isimlerinin de ne olduğu aslında önemli değil. Ayşe, Fatma, Hülya, Gülşen olabilirler.
FARKINDALIĞI ARTTIRARAK BAŞARIYORUZ
Oyunculardan Fatma, zor şartlar altında yaşamaya çalışırken, iftiraya uğrayan ve kocası tarafından vahşice bıçaklanıp, yakılarak öldürülen bir kadını canlandırıyor. Ayşe, on beş yaşında akrabası tarafından kandırılıp, hamile bırakılan, terk edilen bir kadının, ağabeyleri tarafından öldürülmesini canlandırıyor. “Anlattığımız kadınların hepsi suçsuz, ki suçlu bile olsalar cezaları ölüm olmamalı” diyor. Şiddete uğrayan kadınların çoğunun bunu sakladığını ama saklanmaması gerektiğini, hesap sorulması gerektiğini belirtiyor. Seyirciye tokadı vuran, hikayelerden biri de, 11 yaşındaki kızı tecavüz sonrası doğum yapan bir anneyi canlandıran Hülya’nın, oyundaki diğer karakterler gibi o da intihar ediyor. Onun yaşadığı şok ise kızına kocasının ve kendi erkek kardeşinin tecavüz ettiğini öğrenmesi. Sadece 5 değil 5 bin kadının öyküsünü anlattıklarını, bilmeyen insanlara yaşananları anlatmanın gurur verici olduğunu söylüyor. Başka bir oyuncu ise; “Sokakta yürürken bile hava kararınca çekiniyoruz ama hiçbir erkek bunun stresini yaşamıyor. Sokaklar erkeklerin olduğu kadar kadınlarındır da, hava, su ve yaşamak gibi. Van’da bir erkek oyundan sonra eve gidince 2 saat eşinin yüzüne bakamadığını anlattı bize. Bazı şeylerin sebeplerinin kendileri olduğunu biliyorlar. Farkındalığı arttırarak başardığımızı düşünüyoruz” diye anlatıyor. “Kanayan bir yara” diyor “Tiyatro Dergisi”nin editörü Nalân Özübek oyun için, “Aynı dilde yazılmış, aynı dilde çok yalın bir rejiyle yönetilmiş” diyor. “8 Mart 2010 yılındayız. Her 3 kadından biri eşinden, sevgilisinden, iş yerinde patronundan taciz görebiliyor. Çalışır kadın nüfusu çok az, işte ve evde iş gücü görünmüyor, ev işleri ona yüklenmiş, normal görevi. İlk kadın vali atanması seneler sürmüş, tiyatroda kadınların sahneye çıkması Afife Jale’ye kadar yasaktı” diye anlatarak, 60. yılını kutlayan Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nde hiç kadın müdür olmadığını, hepsinin erkek olduğunu, tek çözümün örgütlenmek, olduğunu söyleyerek noktayı koyuyor.
(İstanbul/EVRENSEL)
Cihan Bilgen
ÖNCEKİ HABER

Orhan Taylan’dan ‘Dönüştürmeler’ sergisi

SONRAKİ HABER

Amerikan sinemasının ‘cesareti’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...