13 Mart 2010 00:00
Devletin Kürt Filminin filmi çekilecek
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararıyla asker ve bürokratlardan oluşan devlet erkanı oturup bir Kürt filmi yapmaya karar verdi.
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararıyla asker ve bürokratlardan oluşan devlet erkanı oturup bir Kürt filmi yapmaya karar verdi. Bayrağın yerini ve askerin elbisesinin beğenmeyen devlet, filmi bitirmek için üç ay hedef koydu, ancak 3 yılda bitirilebildi. Sipariş üzerine filmi yapan yönetmen dahi soruşturmalık oldu. Film için örtülü ödenekten 102 bin dolar harcandı, ancak bu sefer de zamanı beğenmeyen devlet, filmi izlemeden rafa kaldırdı. Gazeteci Belma Akçura tarafından kitaplaştırılan, trajikomik bir Türkiye hikayesi olan Devletin Kürt Filminin başına gelenler Yönetmen Sırrı Süreyya Önder tarafından beyazperdeye aktarılıyor.
YÖNETMEN SORUŞTURMALIK
1999 yılında Kürtleri hatırlayan devletin MGK kararıyla Kürtleri anlatmak için bir propaganda filmi yapmak için kolları sıvamasıyla, geriye tam da Türkiyede olur dedirten yayınlanmamış bir film ve harcanan 102 bin dolar bıraktı. Başına gelmeyen kalmayan Devletin Kürt Filminin hikayesi Abdullah Öcalanın Türkiyeye getirilmesinin ardından başladı. MGKde asker ve siyasetçiler tarafından alınan bir kararla PKKye karşı
antipropaganda içerikli bir film yapılması kararlaştırıldı. PKKnin Avrupada muhatap bulma ve siyasal kimlik kazanmasına engel olmak amacıyla görevlendirilen asker ve bürokratlar Terör çıkmazı ismi verilen belgesel film hazırlamak için kolları sıvadı. Üç ayda bitirilmesi planlanan film Türk bayrağı neden Anıtkabirin önünde değil de arkasında, askerlerin üstü niye temiz gibi asker ve bürokratlar arasında fikir ayrılıkları nedeniyle ancak 3 yılda tamamlanabildi.
Ancak bu defada Koşullar ortadan kalktı gerekçesiyle film rafa kaldırıldı. Hiç izlenilmeden rafa kaldırılan bu devlet projesi için örtülü ödenekten aktarılan kaynak ise 102 bin doları buldu. Propaganda amacıyla hazırlanan filmi, devlet görevlilerinin siparişi üzerine yapan Mukadder Kızılca, bile film nedeniyle güvenlik soruşturmasından geçirildi.
TRAJİKOMİK FİLMİN FİLMİ ÇEKİLECEK
Bu kadarına da pes dedirten bu olay, Gazeteci Belma Akçura tarafından Devletin Kürt Filmi ismi ile kitaplaştırıldı. Kitabın konusu olan yayınlanmamış filmin hazırlanma hikayesi, bu sefer bir başka filme konu oluyor. Yönetmen Sırrı Süreyya Önder, bu trajikomik hikayeyi, beyazperdeye aktarmak için hazırlıklara başladı. Filmin hazırlıkları hakkında konuşan Ünlü Yönetmen Sırrı Süreyya Önder, kitabın özellikle bir yanına dikkat çekiyor. O da, Akçuranın Devletin Kürt Filmi kitabının cumhuriyetten bu yana aşağı yukarı bütün kurum, şahıs, parti ve örgütlerin Kürt meselesi hakkında hazırladıkları raporları bir araya getirmiş olması. Ancak kitabı eline aldığında Önderi heyecanlandıran asıl kısım, hazırlanan belgesel film ile ayrıntıların sunulduğu bölüm olmuş.
Kitapta anlatılanlara göre, Abdullah Öcalan Suriyeden çıkarılmasının ardından MGK Öcalanın yurt dışından iadesinin ne şekilde isteneceği konusunda acil gündem maddesi ile toplanıyor, toplantıya katılan üst düzey görevlilerden biri Çağın algısının değiştiğini, yurtdışında Türkiyedeki karakol ve mahkemeyi kapsayan hukuksal sürecin çok da ciddiye alınmadığını, bu yolun izlenmesi halinde sonuç alınabileceğine inanmadığını belirterek, algıyı değiştirmek amacıyla film çekme fikrini ortaya atıyor.
BÜROKRASİ ÇIKMAZINDAN ÇIKAMADILAR
Önder filmin hikayesini şöyle anlattı: Amaçlanan proje uyarınca devlet bir film çektirirse neler olur, bunun bütün aşamalarını bu filmde kolaylıkla görüyoruz. Önce bir senaryoya ihtiyaç duyuyorlar. Bu senaryoyu yazmak için de önce bir komisyon kurduruyorlar. Bu komisyonda devletin etkili ve yetkili kurumlarından 10-11 temsilci var. Bu temsilciler, kısa sürede bitirmek konusunda görüş birliği içerisinde oldukları filmin sırf senaryosunu 2.5 yılda halledemiyorlar. Çekilmesi planlanan 15 dakikalık bir film için örtülü ödenekten 102 bin dolar bu projeye tahsis ediliyor. Filmi tam da bu noktadan yakaladığınızda yani filmin yapım aşamasını okuduğunuzda Türkiyede egemenlerin Kürt meselesine bakışlarını ve savaştan beslenen zihniyetlerini bir laboratuar gibi eğilimleri, refleksleri, tepkileri, menfaatleşmeleri, yer yer ahmaklıkları bütün her şeyiyle ortaya çıkıyor.
Önderin bu hikayeden çıkardığı sonuç şu; Bunun filmi olur. İki buçuk yılda bitirilemeyen, bitirildiğinde ise yayınlanmayan belgesel film süreciyle ilgili bütün ayrıntıların, çekmeyi planladığı filmde yer bulacağını ifade eden Öndere göre Bu tarz çalışmaların en büyük kıymeti, gerçeği referans alma noktasından ayrılmamak, gerçeğe duyulan sadakat. Bunu yapmazsanız bu çalışma değerinden kaybeder.
Devlet tarafından çekilen filme tercih edilen isim Terör Çıkmazı idi. Önder ise, Akçuranın kitabı için seçtiği ismi de andırır biçimde çekilecek olan filme Devletin Kült Filmi demeyi düşünüyor ama henüz son kararı vermemiş. Önderin şu an için yaşadığı sıkıntı da filmin hikayesine benziyor: Korkarım çekmeyi planladığım filmin akıbeti de devletin çekme süreci gibi olacak. Çünkü normalde, 3-4 ay önce çekmeyi planlıyordum, fakat şimdi Maraş katliamı ile Berlin Duvarına gecekondu yapan bir göçmenin hikayesi de beni zorlamaya başladı. Her üçü de önemli olan bu hikayelerden birine başlayacağım ama bu ülkede sinema pahalı bir sektör, yapımcıları hangisini ikna edebilirsen önce onu çekeceğim. Üçüne de aşağı yukarı hazır bir noktadayım. (İstanbul/DİHA)
Ömer Çelik