18 Mart 2010 00:00
BAŞYAZI
Açılımdı, insan severlikti, yaratılanı yaratandan dolayı sevmekti propagandası derken, sermaye politikacıları ve diplomatları...
Açılımdı, insan severlikti, yaratılanı yaratandan dolayı sevmekti propagandası derken, sermaye politikacıları ve diplomatları, dönüp dolaşıp Madem sen böyle yaptın ben de böyle yaparıma geliyor. Böylece belki de en eski çağlardan beri süregelen gücü gücü yeteneden öte her şey bir laf yığınına, bir kandırmacaya dönüşüyor. Buna da mütekabiliyet esası gibi oturaklı bir ad takılmış. Yani, muhatabın sana bir yumruk atarsa, sen de ona, en az aynı acıtıcılıkta bir yumruk atmalısın. Hatta daha acıtıcısını atabilirsen, bu daha da iyi olabilir!
Ermeni sorununda onca atıp tutmalardan, Tarihsel sorunu çözdük, çözüyoruzdan sonra gelinen yer budur!
Daha ABD Temsilciler Meclisindeki komisyondan Ermeni Soykırım Tasarısı geçer geçmez, önce basındaki malum kişi ve odaklar bağırmaya başladı: Protokolleri Meclisten geri çekelim de görsünler!
Baykal ise aynı öneriyi Meclis kürsüsüne taşıdı: Protokoller Meclisten derhal geri çekilmelidir! Bahçeli de kendi üslubuyla Baykala destek attı.
Ancak bu öneri; protokolleri, Meclisteki muhalefetin eleştirilerine karşın getiren AKP için bir yanlıştan dönme eleştirilerini de beraberinde getireceğinden, hükümet, Protokoller çekilsini duymazdan geldi. Ama Başbakan Erdoğan, çok daha tehlikeli bir tehditle ortaya çıktı: Türkiyede kaçak olarak çalışan yüz bin Ermeniyi sınır dışı edebiliriz!
Başbakan özet olarak şunu söylüyor: Eğer ABD, Norveç, İngiltere, Fransa gibi ülkeler soykırım tasarılarıyla bizi sıkıştırmaya devam ederse, biz de Türkiyede çalışan Ermenileri sınır dışı ederiz!
Yani ABD, İngiltere, Norveç gibi; Ermenilerin soykırıma uğrayıp uğramadığını hiç de umursamayan ve bu konuyu sadece kendi iç politikalarının malzemesi haline getiren bu ülkelerin, yaptıklarının hesabını, Türkiyede çalışmak zorunda kalan yoksul Ermenilere fatura etmek en kolayı olsa gerek. Erdoğana bakarsanız bu bir mütekabiliyet esaslı diplomasinin gereğidir. Onlar bana bunu yaparsa ben de Ermenilere bunu yaparım diyor Erdoğan. Ama fatura çıkarılanlar; önce bu konularda hiçbir rolü olmayan yoksul Ermeniler, sonra da konudaki rolü ancak üçüncü dereceden olabilecek olan Ermenistan. ABD ve öteki batılı tuzu kuru ülkelerin, AKP Hükümetinin bu önleminden bir zarar görmesi söz konusu olmadığı gibi, bu önlemler iç politika malzemesi olan; sorunun canlı tutulması ve batı kamuoyunun Türkiye karşıtı bir çizgiye itilmesi konusunu daha da kolaylaştırmaktadır.
Erdoğan, burada da kalmıyor; İranda, Suriyede, Lübnanda yaşayan çok sayıda Ermeniden söz edip, İstersek onları da sınır dışı ettiririz demeye getiriyor.
Ermeni açılımı dene dene gelinen yere bak!
Ama Başbakanın aklına, komşu ülkelerdeki Ermenilere karşı tutum almak bile gelirken, kendi partilerinin de gündeme getirdiği İncirlik Üssünü ABDye kapatmak, ABDden silah alımını durdurmak, Iraktaki işgal kuvvetlerine Türkiye üstünden yapılan lojistik desteği durdurmak, İsraille savunma anlaşmalarını iptal etmek gibi önlemler hiç aklına gelmiyor. Çünkü yoksul Ermenilere ve Ermenistana tokat atmak çok daha kolay!
Bu köşede çok yazıldı ama yineleyelim. Bu yol, yol değildir. Bu yol, Türkiyenin bölgede itibarını artırıcı; bölge halklarının kardeşleşmesini sağlayacak, sorunların çözümünü kolaylaştıracak bir yol değildir. Bu yol, yüz senedir batı emperyalizminin bölge egemenliğini sürdürmesine, böl, birbirine düşür ve yönet stratejisine hizmet eden yoldur.
Bugüne kadar bu yolla Türkiyeyi yönetenler, hiçbir önemli sorunu çözemedikleri gibi sorunları daha da kötüleştirmişlerdir. AKP Hükümeti de lafta farklı gibi görünse de, fiiliyatta aynı yoldan yürümekte; bunda da ısrar etmektedir.
Ermeni sorununun çözümü de Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri germekten değil, halklar arasındaki kardeşliği geliştirecek, sınırları açan ve daha çok Ermeni ve Türkiyelinin birbiriyle tanışıp kültürel, ekonomik, ticari...ilişkilerin geliştirilmesinden ve bu süreci, herkesin kendi geçmişiyle de yüzleştiği bir barış dönemine dönüştürecek politikalardan geçmektedir.
İHSAN ÇARALAN