18 Mart 2010 00:00

Azim Kargo patronu devlet korumasında

TÜMTİS’e üye oldukları için işten atılan Azim Kargo işçilerinin direnişi 138. güne girdi.

Paylaş

TÜMTİS’e üye oldukları için işten atılan Azim Kargo işçilerinin direnişi 138. güne girdi. Kartal-Soğanlık Trafik Şube Müdürlüğü mevkiinde bulunan Azim Kargo’da çalışan 8 işçiden 7’si, sendikaya üye olunca işten atılmıştı. TÜMTİS’in örgütlü olduğu kargo ve nakliye firmalarında çalışan onlarca işçi ile sendika yöneticileri, direnişçi işçilerle birlikte patronun direniş kırıcılığı yapmasını engelliyor. Direnişçi işçilerden Selahattin Sezgin ile direnişlerini ve yaşadıklarını konuştuk.

Direniş nasıl başladı, temel nedeni nedir?
Biz 8 işçi, düşük ücret ve kötü koşullarda çalışıyorduk. Bütün emeklerimize rağmen patron şartlarımızda bir iyileştirme yapmadı. Çalışma koşullarımızın düzeltilmesi ve daha insanca bir ücret için TÜMTİS’te örgütlendik. Sendikamız yetki başvurusunda bulununca patron bizi işten attı, biz de taleplerimiz için direnişe geçtik. En iyi ücret alan arkadaşımız 750 lira alıyordu, günde 10-12 saat çalışmanın karşılığı bu değildi.

Direnişin başlangıcından bugüne nelerle karşılaştınız?
Direnişe başladığımızdan bugüne birçok baskı ve saldırı ile karşılaştık. İşyeri önünde durduk diye, patron polisi üzerimize saldırttı. AKP’deki nüfuzunu kullanarak, emniyeti kışkırtarak biber gazlı, coplu saldırılarda bulundu. Patron, gizlice noter getirterek, dışarıdan getirdiği işçileri çalıştırmak istedi. Biz o işçileri ikna ettik. Kavga çıkarıp bize suçüstü yapacaktı. Bunu yapamadı. İşe geri alınmanın koşulu olarak sendikadan istifa etmemizi şart koştu. İstifa etmeyince bu kez de tehdit ve şantajlarla bizi teslim almak istedi. Bir arkadaşımızı Denizli’ye götürerek zorla istifa ettirdi. Başka bir arkadaşımızı ise istifaya zorladılar. Patron, arkadaşlarımızı etkisizleştirip direnişin dışında tutmaya çalışıyor. Yaşadıklarımızdan anladık ki, devlet patronların tarafında.

Direniş uzun süredir devam ediyor. Yeteri kadar destek alıyor musunuz, aileleriniz direnişi destekliyor mu?
Maddi anlamda zor günler geçiriyoruz. Bundan dolayı ikişerli-üçerli gruplar halinde gündelik işlere gidiyoruz. Ailelerimiz yanımızdalar. İlk başlarda ‘Sendikayı ne yapacaksınız?’ dediler ama ikna oldular. Şimdi hepsi 12 Nisan 2010 tarihinde Kartal Adliyesi’nde yapılacak işe iade davasını bekliyor. Çocuklarımıza en basit bir oyuncağı, istedikleri bir kalemi defteri bile alamıyoruz. Bu durumdan çok etkileniyorlar. Dayanışma sendikamız açısından yeterli. Ama diğer sınıf kardeşlerimizden ve sendikalardan yeterli destek yok.

Sendikalaşma mücadelesi veren Sinter Metal ve Sabiha Gökçen işçilerinin açtıkları davalara bakınca neler söyleyeceksiniz?
Umudumuzu yitirmedik ama çok iyimser de değiliz. İş yasaları patronlardan yana. 6 ayda bir mahkeme. İşçilerin kazandığı davaları, patronlar itiraz hakkını kullanarak bilerek uzatıyorlar. Olan işçiye oluyor. Biz 4 aydır direniyoruz ama ilk defa mahkeme olacak. Bu nasıl bir iş? Bilerek patronlar korunuyor. Bizim 12 Nisan’da davamız var. Belki Sinter işçilerinin davası gibi aylarca uzayabilir. Buna izin vermemek için iş yasalarına karşı da mücadele etmemiz lazım. Sendikalar, konfederasyonlar el birliği yapmalı. Bu yasaların değişmesi için önemli görevler üstlenmeliler. Biz, davaya bakmadan bu direnişi başarıyla sonlandırmak istiyoruz.
(İstanbul/EVRENSEL)
Haşim Demir
ÖNCEKİ HABER

Taşeron işçiler ücretlerinin peşinde

SONRAKİ HABER

LASTİK-İŞ’TE SEÇİMİ İPTAL ETTİRECEK KARAR

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa