22 Mart 2010 00:00
BAŞYAZI
Bir haftadır süren Newroz etkinlikleri, dün, belli başlı onlarca merkezde yapılan ve yüz binlerce kişinin katıldığı gösterilerle tamamlandı.
Bir haftadır süren Newroz etkinlikleri, dün, belli başlı onlarca merkezde yapılan ve yüz binlerce kişinin katıldığı gösterilerle tamamlandı.
Gerçi artık AKP Hükümetinin borazanına dönüşen TRT, gün boyu yaptığı Newroz yayınında Türkmenistandan Özbekistana, Azerbaycandan çeşitli illerde yapılan resmi Newrozlara bağlanıp canlı yayınlar yaptı. Yok yumurta vuruşturma, yok demir dövme; marşlar, basmakalıp nutuklar ve hamasi şiirler, resmi törenler, bakanlar, valiler, rektörlerin...konuşmalarının verildiği TRTnin Newroz programında, yüz binlerin katıldığı Türkiyedeki Kürtlerin Newrozu görmezden gelindiyse de; mızrak çuvala sığmayacak kadar büyüktür.
Eğer AKP Hükümeti, TRTnin Newrozunu değil de Türkiyenin tüm sathına yayılan, TRT dışındaki kanalların görmezden gelemediği gerçek kutlamalara bakarak, alanlardan yükselen taleplere kulak verdiyse; aslında tıkanmış olan ve giderek hükümetin üstüne çöken ve başarısızlık durumunda hükümeti de çökertecek olan Kürt açılımı için bir çıkış yolu gösterildiğini duymuş olmalı.
Başbakan cumartesi günü, bu kulak verme ve duyma sorununa önemle vurgu yapmıştı. Başbakan Erdoğanın sinemacılarla yaptığı açılım toplantısında, Yılmaz Güneyden Sırrı Süreyya Öndere, Yavuz Turguldan Atıf Yılmaza (*) pek çok sinema emektarının adına ve 40 dolayında önemli filme atıfta bulunan Başbakan, Bu filmlerde ortaya konan sorunlara, eğer ülkeyi yönetenler kulak verseydi; bugün yaşanan sorunlar yaşanmazdı diye konuşmuştu.
Başbakan bu konuşmasında; Kürt sorunundan kadın sorununa, toprak sorunundan yoksulluğa, yobazlıktan aşiret düzenine pek çok konuda filmlerden örnekler vererek; sinemanın bu sorunları ortaya koymasını överken, ülkeyi yönetenlerin bu filmlerle ortaya konan sorunlara kulak vermemesini eleştirdi.
Dolayısıyla Başbakan, gelmiş geçmiş politika erbabının bu sorunları ortaya koyan filmler, sanat ve kültür yapıtlarına kulak vermemelerini eleştirirken, kendilerinin artık sinemadan ya da başka sanat ve kültür alanlarından yapılan uyarıları dikkate aldığını da söylemiş oldu.
Başbakan eğer bir sinemacının, bir sanatçının kendi duyarlılığı ile ortaya koyduğu gerçekleri dikkate almayanları eleştiriyor, kendisi de bunları dikkate alan bir demokrasi anlayışına sahip olduğunu iddia ediyorsa; yüz binlerin, milyonların alalardan haykırdığı talepleri de dikkate almak durumundadır.
Aksi halde, bundan 5-10 yıl sonra; bugünlerden söz edenler, Eğer başbakanlar, hükümetler alanlardan yükselen taleplere kulak verseydi; bugün karşı karşıya olduğumuz sorunlar olmazdı diye kendilerini hayırla anmayacaklardır.
Açılımın geldiği (gelemediği de denebilir) aşama dikkate alındığında; Newrozun çağrılarına kulak vermemenin sonuçları çok daha vahim olabilir. Dahası; Newroz alanlarından yükselen çağrı, egemenler açısından, bir şeyler yapmak için son çağrı olabilir.
Çünkü; Kürt siyasi odakları, daha baştan, 2010 Newrozunun Kürt halkının irade beyanı olacağını ilan etmişlerdir.
Dün, bu beyan Newroz alanlarından yapılmıştır.
Bu beyan, Kürt sorununun demokratik çözümü içindir.
Bubeyan, çözümün Kürtler tarafından da kabul edilmesinin koşullarını ifade etmektedir. Bunun ilk adımı da, Kürtlerin temsilcisi olarak gördüğü; BDP, seçilmiş yerel yöneticiler ve öteki Kürtler içinde otorite olan odakların, sorunun muhatabı olarak kabul edilmesidir. Dolayısıyla Newroz alanları, hükümetin Kürtsüz Kürt çözümünün, ABD-Irak-Türkiye merkezli üçlü görüşmeler üstünden, bölgede emperyalist stratejilerin gereği olan ittifaklara dayanan çözümlere hayır demiştir.
Başbakanın sinemacıların karşısında konuşurken kulak verilmemesini eleştirdiği filmlerin sözünün özü de budur; Türkiyenin ilerici demokrat güçlerinin, alanları dolduran Kürtlerin söylediklerinin özü de budur: Türkiyenin Kürtlerinin muhatap alındığı bir çözüm!..
(*) Başbakanın adını andığı bu önemli sinemacılarımız içinde, Başbakanla aynı kültür ve siyasi gelenekten gelen bir tek kişinin olması, Başbakanın dikkatini çekmiş midir
acaba?
İHSAN ÇARALAN