27 Mart 2010 00:00

YENİGÜN

AKP’nin hazırladığı anayasa değişikliği taslağının amacı belli. Bu yeni ve demokratik bir anayasa değil.

Paylaş

AKP’nin hazırladığı anayasa değişikliği taslağının amacı belli. Bu yeni ve demokratik bir anayasa değil. Türkiye halkının özlemini çektiği demokratik ve halkçı anayasa ile AKP’nin hazırladığı değişiklik paketinin ortak hiçbir yanı bulunmuyor.
AKP, boyayıp cilalayarak, ayaklarına dolanan bazı maddeleri yeniden düzenleyerek, 12 Eylül Anayasası’nı bir kez daha halka dayatmak istiyor.
Tam bir kandırmaca... Halkın özlemlerini suiistimal ederek, gerçekleri çarpıtarak yapılan bir atraksiyon.
Uluslararası ve iş birlikçi sermayenin ihtiyaçları için defalarca değişikliğe uğramış 12 Eylül Anayasası, bu defa AKP eliyle, kendi ihtiyaçlarına binaen, daha kapsamlı değişikliklere uğruyor.
Değişikliklerin demokratikleşme kaygısıyla gündeme getirilmediği bir gerçek. AKP gibi emek, barış ve demokrasi karşıtlığı, hatta saldırganlığı tescilli bir partiden başka türlüsünü beklemek de mümkün değil.
Ancak liberal çevreler, AKP’nin gündeme getirdiği taslağın içindeki bir bölüm “iyileştirme”den dolayı taslağın desteklenmesini savunmaktadırlar.
AKP, cumhurbaşkanı yetkilerini artırarak, YÖK’ü koruyarak, yasakları koruyarak, barajları koruyarak, ancak HSYK için yeni düzenlemeler getirerek, yine yargının, siyasetin, daha açık ifadeyle AKP’nin ihtiyaçlarına ve hizmetine sunulduğu bir hukuk sistemi yaratarak ilerlemek istemektedir.
AKP’nin karşısında yer alan CHP, MHP gibi şoven, aynı zamanda emek ve demokrasi düşmanı güçlerin karşıtlığını göstererek, gerçek demokrasi güçlerinin yaklaşımını görmezden gelen liberal çevreler, güya cinlik yaparak bizleri köşeye sıkıştıracaklarını düşünmektedirler.
Ancak gerçekleri karartmak mümkün değil. AKP Hükümeti’nin Kürt sorununda, Aleviler ve farklı inançlar karşısında, işçi ve emekçilerin talepleri, sendikal hak ve özgürlükler karşısında nasıl bir reflekse sahip olduğunu, 8 yıllık AKP Hükümeti süresince bilmeyen kalmadı.
Adına “açılım” denilen süreç boyunca ne tür demokratik adımlar atıldığını da yaşayarak görmüş bulunuyoruz. Orta yerde duran ve böyle devam ederse daha büyük sorunlara, çatışma ve patlamalara neden olacak bir Kürt sorunu bulunmaktadır.
Kürt sorununda çözüme yönelik olarak atılan hangi adımı demokratikleşme hanesine yazalım? Aylardır süren gözaltı ve tutuklamaları mı demokratikleşme hanesine yazacağız?
Daha dün Kürt Sanatçı Rojda’nın, festivalde söylediği Kürtçe şarkıdan dolayı yirmi ay hapis cezasına çarptırılmasını mı?..
2010 Newroz’unda 4 milyon kişinin katıldığı kutlamalarda yükselen barış, çözüm ve demokratikleşme talepleri karşısında sağır sultanı oynayan bir hükümetin, demokratik düzenlemeler yapmasını beklemek nasıl mümkün olabilir ki?..
TEKEL işçilerine yönelik saldırganlık mı, hâlâ kamu emekçilerinin karşılanmayan grevli toplusözleşmeli sendika hakkı mı, demokratikleşmenin adımları sayılacaktır?
Yüzde 10 seçim barajının devamını savunan, bunu da koalisyon hükümetlerinin yaratacağı istikrarsızlığa bağlayan bir hükümetin hazırladığı anayasada birkaç kırıntı bulmayı, bu düzenlemeyi desteklemenin gerekçesi sayanların görmesi gereken gerçek şudur:
AKP kendi hegemonyasının önündeki engelleri kaldırmak amacıyla 12 Eylül askeri darbe anayasasını düzenlemenin hesabı içindedir.
12 Eylül Anayasası’nı hepten kaldırmak, demokratik hak ve özgürlüklerin egemen olduğu yeni bir anayasa yerine kendi hegemonyasını kurmanın yasal düzenlemelerini yapmaktadır.
Türkiye’nin ihtiyacı; işçi ve emekçilerin, Kürt halkının, Aleviler ve farklı inanç mensuplarının, ezilen ve sömürülen milyonların ihtiyacına göre düzenlenmiş, emek ve demokrasi taleplerini karşılayacak, geçmişle hesaplaşmayı önüne koyan yeni bir anayasadır.
ENDER İMREK
ÖNCEKİ HABER

Demokrasiye AKP barajı!

SONRAKİ HABER

Oğlumun gözünü istiyorum

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...