30 Mart 2010 00:00

SAĞLICAK

Sağlıkta son darbe!

Paylaş

Dönüşümün başlangıcı 1980, baş aktörü de Turgut Özal olarak kabul edilebilir. 1987’de Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, hastanelerin idari ve mali açıdan “özerk” hale getirilmesi ve sağlık işletmesine dönüştürülmesi amacıyla kabul edildi. Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi uygulaması, bu sürecin tipik uygulamasıydı. 1988’de Anayasa Mahkemesi, kanunun bazı hükümlerini iptal etti ve ‘sağlık işletmesi’ modeline geçilemedi.
Tansu Çiller, 1990’lı yıllarda konuyu yeniden gündeme getirdi, ancak beklenmeyen hükümet değişikliği konuyu gündemden düşürdü.
Bülent Ecevit tarafından 1999’da ‘sosyal güvenlik’, 2002’de ‘iş hukuku’ boyutuyla yeniden gündeme getirilen ‘dönüşüm’ sürecine, aynı dönemde Dünya Bankası (DB) doğrudan müdahil oldu. Haziran 2002’de yayınlanan “Türkiye: Yaygınlığı ve Verimliliği İyileştirmek Amacıyla Sağlık Sektöründe Yapılan Reformlar” başlıklı DB raporu, dönüşüme damgasını vurdu. AKP’nin seçim öncesinde parti programında sosyal güvenlikle ilgili politikalarının kaynağını oluşturan rapor, “Hükümet Programı ve Acil Eylem Planı” (Ocak 2003) içerisinde de olduğu gibi tekrar edildi. Devamında Sağlık Bakanlığı’nın DB uzmanlarıyla hazırladığı “Sağlıkta Dönüşüm Programı” (Haziran 2003) huzura çıktı. Rapor, “hastane hizmetleri sunumunda karar verme, gelir elde etme ve harcama yapma yetki ve sorumluluklarının, idari ve mali açıdan özerk kamu hastanelerine aktarılması” gereğine vurgu yapıyordu.
2005’te birinci basamak sağlık hizmetlerini işletmeye dönüştüren “Aile Hekimliği Sistemi” uygulaması başlatıldı.
2008’de yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Yasası kurguyu bütünledi.
Ocak 2010’da kabul edilen “Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına Dair Kanun”, çalışma ortamını esnekleştirmeyi hedefledi.
“Kamu Hastane Birlikleri” (KHB) uygulaması, sağlığın meta haline getirilmesinin, kamunun piyasada rekabet etmesinin önlenmesinin ve serbest piyasa koşullarının hazırlanmasının ön koşuluydu. ‘Sağlık işletmeleri’ ile ‘hastane birlikleri’ birbirine anlam kazandıran kavramlar haline geldi. Bu anlamda; sağlıkta son darbeyi vuracak olan KHB ile kamu hastanelerini özerkleşme adı altında yerel eşrafa devretmeye ya da hizmet alanlarını özelleştirerek serbest piyasa koşularına terk etmeye ve tüm sağlık çalışanlarını sözleşmeli hale getirmeye hazırlandılar.
“Kamu Hastane Birlikleri Kanunu Tasarısı”, TBMM’ye 2007’de sevk edildi ve komisyonlarda görüşmeleri tamamlandı. Genel kurulda sırasını bekliyor…
KHB’nin amacı; “ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinin hakkaniyete, halkın ihtiyaç ve beklentilerine uygun, kolay erişilebilir, verimli, kaliteli ve etkin şekilde sunulmasını sağlamak amacıyla kamu hastane birlikleri kurulması…” olarak ifade edildi. Genel gerekçesinde; “Her bireyin mümkün olan en yüksek standartlarda sağlık hizmetinden yararlanabilmesi, temel insan haklarından ve sosyal devlet anlayışının asli unsurlarından biri olarak kabul edilmekte; Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir aşaması olarak hazırlanan bu kanun tasarısı ile kamu sağlık hizmetlerinin daha katılımcı, etkili, verimli, süratli, kaliteli, halkın talep ve beklentilerine daha duyarlı bir şekilde sunulması amaçlanmaktadır” denildi. Ancak söylenenlerle uygulama aynı değil.
HASTANELER
SINIFLANDIRILDI YA DA
YILDIZLANDIRILDI
Hastaneler, “hasta ve çalışan memnuniyeti, hizmet altyapısı, organizasyonu, kalite ve verimlilik gibi konularda değerlendirme sonuçlarına göre” 5 sınıfa ayrılıyor; kategorideki (A), (B), (C) sınıfı hastaneler KHB’ye dönüşebilecek. Birden fazla hastane KHB oluşturabilecek, aynı ilde birden fazla KHB kurulabilecek. Taslakta 500 hastane ve 90 KHB için kadro oluşturuldu. (D) ve (E) sınıfı hastaneler KHB dışında kalıyor. Denetim, Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Sayıştay tarafından yapılacak. Gerekirse bu tür hastanelerin yönetim kurulu üyelerinin görevleri ile personelin sözleşmeleri sonlandırılacak.
KHB YÖNETİM KURULU
Yönetim Kurulu, en üst karar organı ve üyelerin görev süresi 3 yıl. Kurul kendi içinden başkan ve başkan vekili seçiyor. Yönetim Kurulu, İl Genel Meclisi tarafından seçilen; hukukçu, mali müşavir veya serbest muhasebeci veya finans ve bankacılık sektöründen 2 üye, vali tarafından atanan iktisatçı veya işletmeci veya maliyeci 1 üye, Sanayi ve Ticaret Odası tarafından seçilen yatırım ve işletme konusunda deneyimli 1 üye, Sağlık Bakanlığı tarafından atanan tıp doktoru ve sağlık sektöründen birer üye ile sağlık müdür veya müdür yardımcısı oluşan 3 üye olmak üzere yedi kişiden oluşuyor.
Yönetim Kurulu’na Sanayi ve Ticaret Odası alınırken, meslek odalarına yer verilmedi. Tabip Odası, Diş Hekimleri Odası, Eczacılar Odası ve diğerlerine gereksinim duyulmadı. Ancak oy hakkı olmaksızın çağrılabilecekler arasında üniversiteler, mesleki kuruluşlar, mesleki dernekler, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları sayıldı.
SÖZLEŞMELİ
PERSONELİN STATÜSÜ
Yönetim Kurulu altındaki yöneticiler, sözleşmeli statüde istihdam edilecek. Yönetim Kurulu; genel sekreter, başkanlar ve hastane yöneticileriyle sözleşme yaparken, genel sekreter; başhekim, müdürler, uzman personel ve büro görevlileriyle, hastane yöneticisi; başhekim yardımcıları ve müdür yardımcılarıyla sözleşme yapacak. Yapılan sözleşmelerin süresi üç yılı aşamayacak.
Başhekim yardımcıları ile müdür yardımcılarının sözleşmeleri, başhekim ve ilgili müdürün sözleşmesi sona erdiğinde kendiliğinden sona erecek. Genel sekreterin sözleşmesi doğrudan, diğer personelin sözleşmeleri ise genel sekreterin teklifiyle süresinden önce sona erdirilebilecek. Yeni yönetim kurulu veya genel sekreterin göreve başlamasından itibaren 2 ay sonunda, önceki yönetim kurulu veya genel sekreter tarafından yapılan sözleşmeler, süreleri tamamlanmamış olsa da sona erecek. Açıktan istihdam edilenlerin herhangi bir suretle sözleşmeleri sona erdiğinde, KHB ile ilişkileri kesilecek.
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜN
SONUÇLARI
SSGSS Yasası ile sosyal güvenlik prim miktarları ve emeklilik yaşı yükseltiliyor. Emekli aylıkları azaltılıyor. Sağlık sektörü mal ve hizmetleri üreten ekonomik etkinlik, sağlık hizmeti alınır-satılır meta ve sağlık hizmeti alanlar ‘müşteri’ olarak algılanıyor. Sağlık hizmetinden yararlanabilmek için son 1 yıl içinde 30 gün prim ödeme zorunluluğu geldi, sigortalının kısa ve uzun vadeli prim borcu olmayacak.
Sağlık hizmetlerinin kapsamı ve sigortalıya ödenecek her türlü bedel ile sağlık kuruluşlarının sigortalılardan alacağı ek/fark ücretleri SGK belirliyor. SGK, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile türleri, miktarları ve kullanım sürelerini belirlemeye yetkili. Bu kapsamda poliklinik muayene ücreti getirildi. İlaç, ortez, protez, iyileştirme araç ve gereçleri için katılım payı başlatıldı.
Bazı hastalıklar (görme, ağız-diş sağlığındaki gibi) kişinin sorunu olarak yorumlanarak kapsam daraltılıyor. SGK sağlık hizmetinin kapsamını “Temel Teminat Paketi” ile sınırlıyor. Bir sonraki aşamada maliyeti yüksek sağlık hizmetleri, özel sağlık kuruluşları tarafından cepten ve/veya ‘ek tamamlayıcı sigorta’ ile karşılanacak. SGK lehine dinamik süreç oluşturularak, sağlık hizmetlerinin kapsamı ve katılım payı sürekli güncellenecek. Devlet sübvanse etmediğinde kapsam daralırken ödentiler yükselecek.
Sağlık hizmet sunucuları katılım payı isteyebilecek. Bakanlar Kurulu, katılım payı tavanını, SGK tarafından belirlenen ücretin yüzde 100 fazlası olarak belirledi. Taban-tavan arasındaki değeri SGK yüzde 70 fazlası olarak belirledi. Sağlık hizmet sunucuları ayrıca, “istisnai hizmetler” (otelcilik, öğretim üyesi hizmetleri ve bazı ‘alternatif tedaviler’) için SGK tarafından belirlenen fiyatların 3 katına kadar ek ücret talep edebilecek.
Sonuçta iş yasasının “kölelik” ruhu ile yeni “sosyal güvensizlik” buluştuğunda, yenidünya düzeninin çalışanlara öngördüğü mozaik ortaya çıktı; iş güvencesiz, emekliliği yok sayan, en fazla kâr, en az ücret, en fazla çalıştırma, en kötü çalışma koşulları, esnek üretim, esnek çalışma, tam zamanında üretim, esnek işyeri vb. “esnek modeller”… Bu kurgunun aracı ise kuralsızlaştırma ve taşeronlaştırma…
Sağlıkta dönüşümün yasaları; ‘Aile Hekimliği’, ‘Tam Gün’ ve ‘KHB’ ile neoliberal politikaların dayattığı “esnekleşme” hukuku oluşturulurken, sağlık ve sosyal güvenlik sistemi devlete finansal yük olmaktan çıkartıldı. Sağlık ve sosyal güvenlik kapitalist sistemin kâr araçlarından birine dönüştürüldü.

İDARİ YAPI

Genel sekreter, KHB temsilcisi ve yürütme organı görevini yürütecek. Başkanlıklar (tıbbi hizmetler, idari hizmetler ve mali hizmetler) ve hastane yöneticisi, genel sekretere bağlı çalışacak. Başhekimlik, idari ve mali işler müdürü ile sağlık bakım hizmetleri müdürü, hastane yöneticisine bağlı olacak.
Yönetim Kurulu’nun görevleri arasında; yıllık performans programının hazırlanması, sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve planlanması, tıbbi uzmanlık hizmeti (laboratuvar, görüntüleme vb.), satın alma, onarım, tadilat ve bakım yaptırmak, personel planlaması ve hareketlerini sağlamak, KHB bütçesi, bilançosu, taşınırları satmak, kiralamak, devir ve takas işlemleri sıralanıyor.
Genel sekreterin görevleri arasında; KHB’yi mevzuata, hedef, politika ve stratejilere, Yönetim Kurulu kararları ve performans programına göre yönetmek; birliği temsil etmek, KHB bütçesini hazırlayarak Yönetim Kurulu’na sunmak; sağlık bakım hizmetleri, sosyal hizmetler ile destek hizmetlerinin planlanması ve denetlenmesini sağlamak, muhasebe hizmetlerini yürütmek yer alıyor.
Hastane yöneticisi, hastanede tüm hizmetlerin verimli ve mevzuata uygun şekilde yürütülmesinden genel sekretere karşı sorumlu.
PERSONELİN STATÜSÜ
Personele Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesine göre belirlenen tavan ücretin yarısından iki katına kadar değişen, Yönetim Kurulu’nun tespit ettiği aylık sözleşme ücreti ödenecek. Tavan ücretin; yarısıyla 3.5 katına kadar değişen oranlarda, KHB gelirlerinden ek ödeme yapılabilecek.
Ücret ödemeleri çalışmayı takip eden ay sonunda yapılacak. Personelin haftalık çalışma süresi emsali devlet memurları ile aynı olacak ve personelin izinleri hakkında; kanunun 4/B maddesine göre istihdam edilen sözleşmeli personele ilişkin hükümler uygulanacak. Çalışanlar adına işsizlik sigortası primi ödenmeyecek.
Özetle; sağlık alanında düşük ücretli, esnek çalışma modeli tercih edilirken, en üst ve en altta çalışanlar arasında yaklaşık 10 kat ücret farkı olabilecek.
BAKANLIK
PERSONELİNİN
KHB’YE DEVRİ
KHB kapsamına alınan hastanelerdeki personel, sözleşmeli olarak KHB’ye devredilecek ve Devlet Memurları Kanunu geçerli olacak. Norm kadro fazlasına yer değiştirme işlemi uygulanacak ve devredilen personelin aylık, mali ve sosyal hakları 5 yıla kadar devlet tarafından, sonrasında KHB tarafından karşılanacak. KHB gelirlerinden personele gayri safi hasılanın yüzde 40’ını geçmeyecek şekilde, aylık ücret toplamının yüzde 150-800 arasında değişen oranlarda ek ödeme yapılabilecek.
Devredilen hastanelerin, başhekim ve yardımcısı, hastane müdürü ve yardımcısı ve başhemşire kadroları iptal edilecek. Görevliler uygun başka kadrolara atanacaklar.
Kamu kurum ve kuruluşlarının memur kadrolarında çalışanlardan uygun niteliklere sahip olanlar, sözleşmeli statüde istihdam edilebilecek. Bu şekilde istihdam edilenler, kurumlarından aylıksız izinli sayılacaklar. Söz konusu personel, SSGSS Kanunu’na tabi olmaya devam edecek. Sözleşmeleri herhangi bir suretle sona eren personel, aylıksız izinli sayıldığı görevine veya münhal bir kadro bulunmaması durumunda uygun bir kadroya ataması yapılacak.
Yeni istihdam “Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması Hk. Kanun” hükümlerine göre yapılacak. İş güvencesi olmaksızın ücretler döner sermaye gelirinden ödenecek. KHB sermayesi, devredilen taşınır ve taşınmaz sermaye ile hizmet satışı sonrasında edineceği kârlardan oluşuyor. Devlet, gelirlerden yüzde 5-10 oranında pay alırken, “gerektiğinde” hastanelere yardım edecek.
Celal Emiroğlu
ÖNCEKİ HABER

İş güvenliği rafa kalktı ölümlere tam yol devam

SONRAKİ HABER

15 kilometre uzaklıktaki hastaneler birleştirildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...