‘Her türlü saldırıya örgütlülüğümüzle karşı koyacağız’
Genel-İş 2 No’lu Şube Başkanı Taner Şanlı, son yapılan operasyonla birlikte herkesin gerçekleri biraz daha gördüğü bir süreç yaşandığını ve her yerde kullanılan ortak bir dilin oluştuğunu belirtiyor. “Sürekli demokrasiden bahseden, Avrupa’lara giden gelen bir Hükümet var. Ama yaptıkları ile söyledikleri arasında korkunç bir çelişki var” diyen Şanlı, İzmir’de yapılmak isteneni İzmir kamuoyunun da kendilerinin de bildiğini belirtiyor. Sendikalara baskı kurmak isteyen çalışamaz hale getirmek isteyen bir yapının olduğunu belirten Şanlı, “Bu mücadeleyi biz kaldığı yerden arkadaşlarımızla sürdüreceğiz” dedi. Şanlı, yaşanan sürecin herkesin birleşmek zorunda olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirterek, “Herkes yapılarını bir kenara bırakıp emeğe bakış noktasında birleşmeli. Biz de bundan sonra eylemlilik sürecini hızlandırmak, sağlıklı adamakıllı eylem süreçleri başlatmak durumundayız” dedi.
TUTUKLAMALAR SENDİKALARA GÖZDAĞI
Konak Bölgesinin İşyeri Temsilcisi olan Suat Kandemirci de, sendikacıların tutuklanmasının sendikalara ve işçilere bir gözdağı olduğunu belirterek, “Biz bu baskıların karşısında duruşumuzu her zaman koruyacağız. Bu olaylar bizi üzdü ama daha çok güçlendirdi ve hırslandırdı. Herkesin geleceğine güvenle bakabilmesi için elimizden geleni ardımıza koymayacağız” dedi. Sendikalı olduktan sonra hayata biraz daha güvenle ve umutla bakabildiklerini dile getiren Kandemirci, “Taşeronda çalışan bütün arkadaşlarımızın bizim gibi sendikalı olmasını istiyoruz, bunun için elimizden gelen her türlü desteği vermeye hazırız” dedi.
Park Bahçe İşçisi Zafer Bozdağ da, henüz yaralarına çok merhem olmasa da sendikalı olarak çalışmanın kendilerine güven verdiğini belirtiyor. İhale sisteminin sürekli işçinin aleyhine olduğunu belirten Bozdağ, “Sözleşmelerde bir şey talep edemiyoruz şu anda. Biz isterdik ki şu kadar zam istiyoruz, şu şartları iyileştirin falan ama ne oldu falanca şirket girdi, yüzde sıfır zamla ihaleye teklif sundu. Mecbur olarak bizim şirketimiz de onunla aynı teklifi sundu. Ne oldu ucu bize dokundu. Herkesin ağzında, dilinde, aklında olan şey AKP tabanlı şirketler bu ihaleyi kurcalıyor. İzmir olarak buna karşı koyuyoruz ama yarın ne olacağı belli değil” dedi. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından beri işçileri, emekçileri kölelik sistemine, açlığa sefalete taşımak için elinden gelen politikayı uyguladığını belirten Bozdağ, “Biz bunlara karşı park bahçe işçileri olarak her zaman dik duracağız” dedi.
İbrahim Toprak isimli işçi de, KCK olsun, kendine muhalefet yaptığını söyleyen birçok gruba karşı AKP’nin operasyon yaptığını belirterek, “Bu ne kadar sürecek ve bunun karşısında ne yapılması gerekiyor? Tartışılması gereken bu” dedi. Toprak, “Bu sadece İzmir’le sınırlı bir şey değil. Sendikacılar alındı, yeşil sermayenin giremediği her yerde bunlar yapılıyor. Sendikacının ne yapması gerektiği bellidir. Biz burada örgütlüyüz ama alın sizin olsun diyecek değiller” dedi.
(İzmir/EVRENSEL)
SOKAĞA İNİP HAKKIMIZI ARAMALIYIZ
Rıza Öz (İşçi): Herkesi asgari ücretle çalışmaya mahkum etmek istiyorlar. Asgari geçim sınırı 960 bin lira olan bir ülkede asgari ücretin 659 lira olması çok komik. AKP basın özgürlüğü olsun, işçilerin elindeki hakları almak için elinden geleni yapıyor. Kendilerine en ufacık muhalefet olduğunda hakkını dahi aramadan sormadan içeride buluyorsun kendini. Bu onların bir sistemi, politikası haline geldi artık. Bunu değiştirmek için halkın, işçilerin memurların bütün kesimlerin bir araya gelip sokağa inip hakkını araması gerekir.
Muhammet Eroğlu (İşçi): Bu insan zaten uzun süredir iktidarda. Ne yapmak istedikleri ortada. Biz Türkiye olarak ne istediğimizi şaşırmış durumdayız, ileriye değil geriye gidiyoruz. Arap ülkeleri gibi mi olmak istiyor. Araplar durumlarından şikayetçi ayağa kalkıyor ama biz bu durumdan şikayetçi değiliz onlar gibi olmaya çalışıyoruz. Halkımız bunu anlamıyor mu yoksa gerçekten bunu mu istiyor anlamıyorum.
İsmet Gencer (İşçi): Bunların nerelerden yönetildiği belli. Bir okyanus ötesi lafı var. Tayyip Erdoğan Time dergisine kapak yapılıyor. Türkiye’nin borcu 125 milyar dolardı. Üç dönemdir iktidardalar 550 milyar dolardan daha fazla borç var. Bunlar nereye gidiyor? Nereye kadar bize borç verecekler, bizden geri istediklerinde ne vereceğiz?
Evrensel'i Takip Et